1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Geleceği Kurtaracak 17 Ders
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Geleceği Kurtaracak 17 Ders

A+A-

Bu yıl ilkokul birinci sınıfa başlayan çocuklar 2009 doğumlulardır… Bu çocuklar bize çok yakın ve önemli gelen birçok olgu ve olaydan haberdar bile değildirler. Ancak gelecekte, geçmiştekinden çok daha farklı sorunlarla ilgilenmeleri gerekeceği aşikar…

Bu çocukların; mektup ya da dilekçe yazma, uzun yıllar önce olmuş savaşlarda kimin kaç tane tüfeği, kaç tane atı, kaç tane tankı olduğunu bilme,  eğik atış, yatay atış ya da havuz problemlerini çözmekten çok daha önemli sorunlarla uğraşması gerekiyor. Bu çocukların; küresel ısınma, kıtlık, yoksulluk, kitlesel sağlık sorunları, genel olarak dünya nüfusunun hızla artıyor olması, göçmenlik ve belki de hâlâ daha çözememişsek Kıbrıs Sorunu gibi küresel sorunlara çözüm bulmaları gerekecek…

Bu bireylerin eğitiminden resmen sorumlu olanlar; “Kendinizi bu sorumluluğu almaya zihinsel ve yaklaşımsal olarak hazır hissediyor musunuz?” Çünkü dünya bu sorumluluğu üstlenenlere yeni dersler, yeni görevler veriyor…

New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nde 25-27 Eylül tarihleri arasında düzenlenen BM Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde insanlık için büyük amaçlara yönelik sürdürülebilir kalkınma hedefleri resmen kabul edildi.

Kabul edilen hedefler kapsamında, 2030'a kadar tüm dünyada açlık ve aşırı yoksulluğu yok etme, insanlar, bölgeler ve ülkeler arasındaki eşitsizliği azaltma, iklim değişikliğiyle etkili mücadele, çevrenin korunması, cinsiyetler arası eşitlik, ekonomik büyüme, kaliteli eğitim ve herkese ulaşılabilir enerji sağlama gibi 17 genel konu bulunuyor.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, 2030 kalkınma hedeflerinin kabul edilmesinin ardından yaptığı konuşmada, "İnsanlık tarihinde önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Yeni kalkınma hedefleri liderler tarafından tüm insanlara verilmiş bir söz" olarak ifade ettiği hedefleri; “Bu hedefler insanlar ve gezegenimiz için yapılacaklar listesi ve başarı için bir çerçeve. 2030 gündemi bizi ülke sınırlarının ve kısa dönemli çıkarların ötesine bakmaya ve dayanışmaya zorluyor" diye konuştu. İşte o, 17 hedef;

1- Aşırı yoksulluğun tüm dünyada sona erdirilmesi
2- Açlığın yok edilmesi ve tüm insanların yeterli besine ulaşabilmesi
3- Küresel olarak bebek ölüm oranının 100 binde 70'in altına indirilmesi
4- Tüm çocuklarının hür, eşit ve kaliteli temel eğitim almalarının sağlanması
5- Her türlü ayrımcılığın ve şiddetin sona erdirilmesi
6- Herkese güvenli ve ulaşılabilir içme suyu ve hijyen imkanlarının ulaştırılması
7- Tüm dünyada güvenilir ve ulaşılabilir enerji imkanlarının sağlanması
8- Ülkelerde yıllık en az yüzde 7 ekonomik büyüme
9- Herkes için kaliteli, dayanıklı, sürdürülebilir altyapının kurulması
10- En az gelir elde eden yüzde 40'lık kesimin, ülke ortalamasının üzerinde ekonomik büyümeye ulaşması
11- Herkesin yeterli, güvenli ve maliyetini karşılayabileceği konut, ulaşım ve toplu taşımaya erişebilmesi
12- Doğal kaynakların etkili kullanılarak üretim-tüketimin sürdürülebilir hale getirilmesi. Gıda israfının yarıya indirilmesi
13- İklim değişikliği ve sonuçları ile mücadele konusunda acil eyleme geçilmesi
14- Okyanus, deniz ve su kaynaklarının korunması
15- Ormanlar, toprak ve ekosistemin korunması ve iyileştirilmesi
16- Huzurlu ve katılımcı toplumlar için adaletin sağlanması ve her seviyede kurumların verimli ve hesap verebilir hale getirilmesi
17- Sürdürülebilir kalkınma için küresel işbirliği ve az gelişmiş ülkelere kaynak sağlanması.

Ancak ne yazık ki okullarımız, yukarıda saydığımız sorunları çözecek nitelikleri kazandırmada da, bunların dışındaki temel işlevlerini yerine getirmede de oldukça yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Belki de bir an önce yapmamız gereken şey okullarımıza temel işlevlerini kazandırmak olmalıdır… Sınavlara yarışmacı hazırlayan bir anlayıştan kurtarıp, 21. Yüzyıla nitelikli birey hazırlan birer kurum haline getirmeyi başarmalıyız… unutulmamalıdır ki bu sorumluluğun vebali eğitimi yönetenlerin boynuna asılmıştır…

---------------------------------------------------------------------------


Aklınızda Bulunsun

 

Çocuğunuzun Evde Unuttuklarını Okula Siz Götürmeyin

Eğitim yazılarını büyük bir keyifle okudum “egitimpedia” sitesinde “evet, ben de bunu yaptım” diyeceğinizden emin olduğum bir yazı okudum. Kısa özetini size aktarmak istiyorum.

“Hatanın Hediyesi: En İyi Ebeveynler Çocuklarının Başarılı Olması İçin Kontrolü Bırakmayı Nasıl Öğreniyor?” kitabının yazarı Jessica Lahey, bir keresinde oğlunun unuttuğu ödevini, işe ondan geç gittiği halde nasıl okula götürmeyip masada bıraktığını anlatıyor: “Nasıl bir ödevi sadece yapmanın yeterli olmadığını konuştuk oğlumla. Ödevi çantasına koymak ve okula götürmek onun göreviydi” diyor Lahey. Lahey’e göre bu oğlu için önemli bir dönüm noktası oldu: Sabahları okula giderken yanına alması gerekenleri ona hatırlatan bir liste yaptı ve bu liste hala buzdolabının üzerinde asılı duruyor.

Bence burada sormaya değer önemli bir soru var: “Acaba her seferinde ailelerinin kurtardığı çocuklar mı daha avantajlı yoksa aileleri bunu yapmayan çocuklar mı? Uygun olduğu sürece bunu yapmayacağını söylemek ve sonra da bir şekilde kendini bunu sıkça yaparken bulmak çok olasıdır… Açıkçası, unutulanı geri götürmeme veya çocuğunu kurtarmama politikasını ben sevdim ve memnuniyetle karşılıyorum. Ya siz?

----------------------------------------------------------


Biliyor muydunuz?

 

Çürük Temele Gökdelen Dikmek

“Tarih öncesi” ne demektir? Tarih dediğimiz yaşanmış olaylar, bilimsel olarak yazının icadından sonraki dönemi kabul eder. Bundan önce yazı olmadığından, “tarihi” bir durum yoktur. Yazının icadı, tarihin belgeye dayanan kısmı için başlangıçtır. Aynı zamanda insanlığın da bugünkü kültürünün de temelidir. İşte tam bu noktada çok değer verdiğim önemli tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı hocanın şu sözünü hatırlatmak isterim: Yazılı kültürün, okumaya dayanan eğitimin verilemediği bir toplumda hiç kimse, bilgisayarların ve videokasetlerin mucizeler yaratmasını beklemesin. Bu çürük temele gökdelen dikmeye benzer…”

Durum gerçekten böyledir. Yazılı kültürün önemini veremediğimiz bir eğitim sisteminde teknoloji kullanmak, çürük temeller üzerinde bir şeyler yapıyorsunuz demektir… Dahası o teknolojiyi asla siz geliştiremeyeceksiniz sadece kullanıcısı olmaktan öteye gidemeyeceksiniz demektir…

Bu yazı toplam 2805 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar