1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Geleceğimizin garantisi Kıbrıs sorunun çözümü!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Geleceğimizin garantisi Kıbrıs sorunun çözümü!

A+A-

Yazıyorsun yazıyorsun, çözüm önermiyorsun!

Öyle dedi bir mesaj!

Veya bana gönderilen mesajda böyle bir yorum vardı...

-*-*-

Mesaj geldiği sırada, Yenidüzen’de, Tünay Mertekçi’nin, Rum avukat Ahilleas Dimitriadis ile yaptığı söyleşiyi okuyordum...

Ne diyor Dimitriadis?

Özetle diyor ki, “Kıbrıs sorunun çözümü, geleceğimizin garantisidir”...

-*-*-

Hakikat Komisyonu kuralım...

Evet, bir hakikat komisyonu kurulmalı ve “her iki tarafın suçluları da suçları da, masumları da” bilinmeli... aklanırsa aklanmalı, paklanırsa da paklanmalı!

-*-*-

Meseleye, “kahramanlık” gözüyle bakmamak lazım!

Şu canlı örneği verebilirim; Hamas’ın saldırısını “başka çare kalmamıştı” diye yorumlayan çok kişi var...

Ama bu şekilde “desteklemek” başkadır, “hey maşallah aslanlar” deyip alkışlamak başka!

Bu arada belirtelim, tüm Dünya’da sadece iki lider “alkışladı”...

-*-*-

Daha açık yazmak gerekirse, Dünya’daki bazı sol kesimler bile, İsrail kuruldu kurulalı yaşanan en büyük acı olan 7 Ekim 2023 tarihli Hamas saldırısını, Hamaney ve Erdoğan ile birlikte “kahramanca...” diye niteledi!

-*-*-

Bazı sol gruplar, 7 Ekim için, “Filistin Direnişi adına tarihi bir zafer” dedi...

Ve acıdır, arkasının geleceği de kesinlikle biliniyordu ve geldi!

Birinci gün bin 200 kadar İsrailli öldürüldü; 25’inci günde neredeyse öldürülen Filistinli sayısı 10 bini geçmiş oluyordu!

Ve İsrailli ölü sayısı bin 400’de durdu!

-*-*-

"Yaşanan tüm şiddet olaylarından tamamen İsrail rejimini ya da hükümetini sorumlu tutabiliriz...”

Kısmen doğrudur bu iddia ama tam doğru değildir!

Çünkü, Hamas da sorumludur...

Ciddi sorumluluğu vardır...

Haaa “Hamas’ı da İsrail yönlendiriyor” iddiası mı?

“Buna inananlardanım” ama açıkçası bu bir komplo teorisi olmanın ötesine geçemez!

-*-*-

Nasıl çözüm?

Evet, soru buydu!

-*-*-

İsrail karşıtı tüm eylemlerde, "insanlar işgal edildiğinde direniş meşrudur" benzeri sloganlar atılıyor...

-*-*-

Ersin Tatar diyor ki, “... 1963 – 1974 arası bizim yaşadıklarımız, tıpkı Filistinlilerin yaşadığı gibiydi...”

Abartı var bunda çünkü zaiyat açısından rakamlar çok farklı ama “mantık”, aynı çözümsüzlük ve düşmanlık mantığı!

-*-*-

Çözümsüzlük ve düşmanlık içeren – kahramanlık saçan açıklamalardan kaçınmak lazım!

-*-*-

Tatar’ın bu gereksiz propaganda ve çözüm düşmanlığı içeren saçmalamasının benzerini Rumlar da yapıyor!

Onlar da sorunu çözmek yerine, “aynı jargon” ya da “benzer jargon” üzerinden yürüyüp, “igal edilen topraklarımız” diyebiliyor!

Ama aynı toprakları “bizimle” paylaşmaktan çok az söz ediyor!

-*-*-

Hamas’ın ilk gün yaptığı çok ciddi bir yanlıştı ve ister “solcu” olsun ister “dinci” olsun, kimse, sivillerin katledilmesi üzerinden kahramanlık şiiri yazmamalıydı!

Çözümcü olmak bunu gerektirirdi!

-*-*-

Ammma velakin, kimse İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın dediği gibi, "Biz insan görünümlü hayvanlarla savaşıyoruz ve buna göre hareket ediyoruz" da diyemezdi!

Veya Amerikalı bir geri zekalı faşist senatörün (Lindsey Graham) dediği gibi, “Gazze’yi dümdüz edin” diye de açıklama yapamazdı!

-*-*-

Çözüm mü?

Ahilleas Dimitriadis’e geri dönelim...

Ne diyor Dimitriadis?

“Çocuklarımıza refah ve güvenli bir Kıbrıs bırakma görevimiz var” diyor...

-*-*-

Daha yeşil, daha kalkınmış, daha zengin, daha mutlu bir Kıbrıs!

Çözüm budur!

-*-*-

Ama yok ben petrolünü, doğal gazını, toprağını dilediğim gibi kullanacağım, dilediğimi de yapacağım derseniz; bunu sağlamak, barışı ve çözümü sağlamaktan çok daha kolaydır!

-*-*-

Bulursunuz bir Hamas; saldırtırsınız “kendi kendinize”; sonra da “hakkımdır” deyip saldırana saldırırsınız!

-*-*-

Çözüm mü?

Çözüm, paylaşmayı bilmek ve insanı sevmekle mümkündür!

Parayı, bayrağı, camiyi, sinagogu, makamı veya buna benzer her türlü “milliyetçi ve dinci” “sloganı”,  “insan sevgisinin” önüne koyduğunuz anda, mesele kan gölüne döner!


Pasaport çok önemli!

Gazetelerde dün iki haber dikkatimi çekti...

Bir tanesi Kıbrıs Bugün adlı bizim internet gazetelerimizden birindeydi...

Ve bu haberde deniyordu ki, “... Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu, Dünya’nın en değerli 21’inci pasaportu”...

-*-*-

Bu ne demektir?

Bu demektir ki, “Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu sahibi olmak, Dünya’nın en değerli vatandaşlıklarından birine de sahip olmaktır”...

Rahatlıktır, kolaylıktır, seyahat özgürlüğüdür falan...

-*-*-

TC Pasaportu mu?

Çok vize uygulanan bir pasaport ve haliyle vatandaşlığının “rahatlık, kolaylık” sağlamadığı gayet net!

-*-*-

KKTC Pasportu mu?

O, “yok” hükmünde!

-*-*-

Neyse, ikinci pasaport haberi, İsrail’den...

The Times of Israel adlı İngilizce yayın organında, Hamas’ın, “yabancı ülke pasaportu taşıyan bazı tutsakları önümüzdeki günlerde serbest bırakacağı”yla ilgili bir haber yayınlandı...

-*-*-

Pasaport – vatandaşlık çok önemli!

Sadece seyahat özgürlüğü için değil, bazen yaşamak için bile değerli!

-*-*-

Düşünün, Kıbrıs Cumhuriyeti bize vatandaşlık hakkı ve tabii ki pasaport vermese; doğru dürüst seyahat özgürlüğümüz olmaz...

Vize kuyruklarında çürürüz!

-*-*-

Ama binlerce hatta belki de 300 binden fazla “KKTC Vatandaşı”nın, “Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlığğı ve pasaportu hakkı” yok!

Ayrımcılık içeren karışık bir durum!

Veya “Kıbrıs sorununun çözümüne muhtaç bir konu”...

-*-*-

Ve düşünün, KKTC’nin Cumhurbaşkanı’nın aynı zamanda İngiliz vatandaşlığı ve Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı var; pasaportları ile birlikte!

-*-*-

Ersin Tatar İsrailli olsaydı ve Hamas tarafından tutsak edilseydi; belki de bir kaç güne serbest bırakılabilirdi!

Absürt bir örnek değil mi?

Ama yazmış bulundum!

Anlayan, ne anlattığımı anlamıştır!

(İpucu vereyim; KKTC egemen ve eşit bir devlet olsaydı, Tatar sadece o devletin vatandaşıydı... Bilmem anlatabildim mi?)
 


Tamam Hamas terör örgütüdür, peki İsrail?

Teröre, terörle kaşrılık vermek doğru mu?

Hamas bir terör örgütüdür!

Doğru!

Ama Hamas’ın yaptığı terör hareketlerine veya saldırılarına, aynı yöntemlerle karşılık vermek de terördür!

-*-*-

İsrail diyor ki, Gazze’deki hastaneler, Hamas tarafından, karargah olarak kullanılıyor...

Hatta İsrail’e göre, Hamas’ın komuta merkezi, Gazze’deki Shifa Hospital (Şifa Hastanesi) bodrumunda...

-*-*-

Evet, Hamas, masumları kalkan olarak kullanmakla doğru yapmıyor!

Ama Hamas bir terör örgütü değil mi?

Yöntemi bu!

Hamas doğru yapmıyor diye, bu örgütün militan ya da üst kademesine “aynı yöntemle” saldırmak doğru değildir!

-*-*-

Hamas’ı bitireceğim diye saldırmak; sadece katliamdır...

İsrail, büyük bir katliam yapmaktadır ve tüm Dünya devletlerinin yöneticileri sadece izlemektedir...


gazze-al-jazeera-muhabiri-dahduh-2-xncz.jpg

Abluka ve yoğun bombardıman altındaki Gazze Şeridi'nde 7 Ekim'den bu yana İsrail saldırıları sonucu hayatını kaybeden basın mensuplarının sayısının 38'e yükseldiği belirtildi. Filistin Gazeteciler Sendikasının Facebook sayfasından yapılan açıklamada, 7 Ekim sonrasında İsrail saldırıları sonucu 25 Filistinli gazeteci ve 13 medya çalışanının hayatını kaybettiği duyuruldu. En az 35 gazetecinin evinin bombardımana maruz kaldığı belirtilen açıklamada, söz konusu gazetecilerin onlarca yakınının öldüğü kaydedildi. Sendika, bu saldırılarda eşi ve iki çocuğu öldürülen Al Jazeera çalışanı gazeteci Vail Dahduh'un (Fotoğrafta ortada) evinin bombalanması olayının maksatlı olduğuna dikkati çekti

Bu yazı toplam 2007 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar