“Gelecek hükümet reformları korkusuzca yapmalı”
Redborder Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Direktörü, Siyaset Bilimci Dr. Salih Egemen, seçimden sonra oluşacak hükümeti çok zor günlerin beklediğini söyledi
Ödül Aşık ÜLKER
Redborder Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Direktörü, Siyaset Bilimci Dr. Salih Egemen, zor bir dönemden geçildiğini ve seçimden sonra oluşacak hükümeti çok zor günlerin beklediğini söyledi.
Seçimden sonra göreve gelecek hükümetin reformları korkusuzca yapması gerektiğini vurgulayarak, “Reform, değişim çok güle oynaya olmaz. Çünkü kurulu statükolar vardır. Her alanda statükolar oluşmuştur, tarımdan eğitime, eğitimden sağlığa, sağlıktan ekonomiye kadar... Bu statükoları sarsacak, akıllıca hareket edecek, toplumun desteğini sağlayacak reform hükümetlerine ihtiyaç vardır. Gelecek olan hükümet bunları yapmazsa, seçimden sonra oluşacak parlamento da işlevsiz hale gelecek” diye konuştu.
Dr. Salih Egemen, mevcut hükümetin seçime odaklandığını, sorunların çözümü için seçimden sonra kurulacak hükümetin bekleneceğini belirtti.
Devlet patronajı denen sistemin sürdürülebilir bir sistem olmadığına dikkat çeken Dr. Salih Egemen, “Her şeyi devletin üstlendiği, istihdamın büyük çoğunluğunu devletin yaptığı, bütçenin %85’nin oraya gittiği ve hala daha da istihdam yapıldığı, yapılmaya çalışıldığı bir düzen sürdürülebilir bir düzen değildir, bunu sürdürmeye çalışan hükümetler de yıkılmaya mahkumdur” diye konuştu.
Uzun bir zamandır partizan oyların azaldığını kaydeden Dr. Salih Egemen, daha adayları görmeden karma oy kullanacağını söyleyen %20’ye yakın bir kitle olduğunu belirtti.
Dr. Egemen, “Vatandaşın siyasetçiden birinci beklentisi, dürüst siyasetçi dediğimiz kendisi için değil, toplum için çalışmasıdır” dedi.
Dr. Egemen, siyasi partilerin hepsinin aynı olmadığını, toplumdaki “hepsi aynıdır” algısını değiştirmek için parti kadrolarının çalışması gerektiğini vurguladı.
“Son bir yıl kayıp bir yıldır”
- Soru: UBP kurultayı bir yıl ertelendi, sonunda yapıldı ve yeni bir hükümet kuruldu. Meclis uzun süre toplanamadı. Geçtiğimiz bir yıllık dönemi Kıbrıs Türk siyaseti açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Dr. Egemen: Meclis bir yıldan fazla bir zamandır işlevini yitirmiştir. Seçim kararının alınması gerekiyordu ancak hepimizin bildiği gibi UBP içerisindeki kurultay belirsizliği böyle bir karar alınmasını engelledi. O yüzden o belirsizliğin giderilmesi gerekiyordu, iyi kötü o belirsizlik giderildi ve giderildiği anda da erken seçim kararı alındı. Bu noktadan sonra oluşacak parlamentonun çok köklü reformlar yapabilecek bir parlamento olması gerekiyor.
Bir yıl belirsizlik dönemi olduğu için, kilitlenmiş bir parlamento sorun çözecek yerde kendi sorun yaratan bir parlamento ve hükümet oldu. Eski hükümet başkanı bütün adımlarını kurultaya yönelik attığı için, o belirsizliğin üzerine belirsizlik ekledi. O yüzden son bir yıl kayıp bir yıldır.
“İdealler yerine çıkarlara dayalı siyasette kirli oyunlar oynanabiliyor”
- Soru: Kıbrıs Türk siyaseti açısından yaşadığımız çalkantıları, UBP içinde hesaplaşma olarak gösterilen skandalları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunlar hiç alıştığımız bir düzeyde değildi...
- Dr. Egemen: UBP içerisinde çok ciddi bir yarış olduğunu görüyorduk. Bu aslında uzunca bir süredir doldurulamayan bir mevki için bir yarıştı. O yüzden, biraz da centilmenlik dışı şeyler yaşandı. Siyasetin böyle de bir yönü var. Yani siyaset her zaman ideallerle gitmiyor maalesef. Bizim ülkemizde bu çok daha fazla kendini belli ediyor. Yani idealler yerine çıkarlara dayalı siyaset olduğu için daha da kirli oyunlar oynanabiliyor. “Keşke olmasaydı” demek lazım ama oluyor.
Dijital seçim...
- Soru: Seçim tarihi belirlendi, mecliste de karma oy konusunda çalışma yapmak üzere bir Ad-Hoc komite kuruldu ancak partiler bu konuda bir konsensüse varamadı. Diğer taraftan YSK’nın endişeleri var, son seçimde yaşanan sıkıntılara dikkat çektiler. Nasıl bir seçim olacak? Karma oyun aynı kalmasını nasıl değerlendirirsiniz?
- Dr. Egemen: Paradigmayı kırmamız lazım. 1976’dan beri manuel yani elle veya gözle sayım yapılıyor. Bu iletişim çağında, bu dijital çağda artık bundan vazgeçmemiz lazım. Dijital ortamda, YSK’nın da kendini yormayacağı bir şekilde seçimleri yapmalıyız. Bu daha adil olur. Kimse mevcut sistemin adil olduğunu söylemesin. Elle veya gözle sayım bir çok oyun boşu boşuna yanmasına da neden olabiliyor.
Teknolojiye geçmeme konusunda maddi bir açıklama olamaz, bir devletin bunu yapması gerekir. Bu bir ihtiyaçtır. Bütçeye de konabilirdi. Tartışmaları yaşayacağımıza, buna yönelmemiz lazımdı.
Mevcut sistem oy kullanan için de yorucu. Özellikle karma oy kullanmayı tam bir uzmanlığa çevirdiler, seçmenin uzman olması gerekiyor. Bir an önce teknolojik olarak yenilenerek, bundan sonraki seçimleri öyle yapmalıyız.
“Adayları görmeden karma oy kullanacağını söyleyen %20’ye yakın bir kitle var”
“Daha adayları görmeden karma oy kullanacağını söyleyen %20’ye yakın bir kitle varsa, bu tanıdığına oy verme değil, her partiden iyi olduğunu düşündüğü adaylara oy verme niyetidir. Bu, bağımsız seçmenin artışını gösteriyor. Eğer karma oy kaldırılsaydı katılım oldukça düşerdi”
- Soru: “Uzmanlık gerektiriyor” dediğiniz durum ve mevcut siyasi ortam katılımı etkiler mi?
- Dr. Egemen: Uzunca bir süredir partizan oylar azalıyor, insanların karmaya yönelimi artıyor. Partiler arasındaki dünya görüşlerindeki makas neredeyse tamamen yok oldu, gelen hükümetler çok radikal değişiklikler de yapmayınca, farkı ortaya koymayınca, insanlar, “partiler değil kişi önemlidir” diyor. Daha adayları görmeden karma oy kullanacağını söyleyen %20’ye yakın bir kitle varsa, bu tanıdığına oy verme değil, her partiden iyi olduğunu düşündüğü adaylara oy verme niyetidir. Bu, bağımsız seçmenin artışını gösteriyor. Eğer karma oy kaldırılsaydı, katılım oldukça düşerdi. Şimdi de düşebilir, çünkü insanlar konuyu çok iyi anlamıyorsa, zaten sandığa girdiğinde heyecanlanıp yanlış da yapabiliyor. Mecliste bu konuyu iyileştirmeleri lazımdı ama maalesef iyileştirmediler. Bu YSK’nın dikkate alınmaması demektir ama ondan daha da önemlisi seçmenin eğilimlerinin dikkate alınmaması demektir.
“Devlet artık bu şekilde yönetilmemeli”
- Soru: Bütçe seçimden önce meclisten geçti. Bütçeyi tartışırken, TL değer kaybetti ve eridi. Bu bütçe aslında seçimden sonra yeni gelecek hükümetin bütçesi olacak. Bu bütçe ile ne yapılabilir?
- Dr. Egemen: Uzunca bir süredir bütçe cari harcamalar bütçesidir, yani %85’i maaş ve maaş nitelikli harcamalara gidiyor. Bizim buna odaklanmamız lazım, bu sistem böyle devam etmemelidir. Bu devlet patronajıdır. Bu sistemi ayakta tutmanın ya da tutmaya çalışmanın bir anlamı yoktur. Ben her gelen Başbakan’a bunu söylerim, “bu sistem sizi götürmez, en fazla 15- 16 ay götürür, onu da çok uykusuz gecelerle geçirirsiniz.” Her ay uykusuz geceler geçirirler, “maaşlar ödenecek mi? ödenmeyecek mi?” Maaşların ödenmesi haber oluyor...
Bu bütçenin anlamlı, verimli kullanılabilmesi gerekiyor, maalesef kullanılamıyor. Eğitime, sağlığa ayrılan para aslında personel harcamalarıdır. Örneğin devlet okullarında bir klima bozulursa onu tamir edecek para yoktur, o bölgenin işadamlarından rica edilir. Bu böyle olmamalı. Devlet artık bu şekilde yönetilmemeli. Uygulama tamam değil. Anayollar yıllardır durmuş durumda, atıl kalmış vaziyette.. Bütün bunlar bütçe yapısından kaynaklanan sorunlardır. Gelecek olan hükümetin bunları çözebilmesi lazım.
“Sorunların çözümü için şu anda bir şey beklemek mümkün değil”
- Soru: Bir yandan pandemi, diğer taraftan ekonomik sorunlar varken, üstüne seçim geldi, siyasi partiler seçime odaklandı. Seçime kadar olan süreç nasıl geçecek? Sorunlar çözüm için seçimden sonra hükümetin kurulmasını mı bekleyecek?
- Dr. Egemen: Evet, beklemek durumundayız. Çünkü mevcut hükümet seçime odaklanmıştır. İcraat dedikleri çoğu zaman istihdamdır, o da bitmiştir çok şükür. Geriye adayların tespiti kalıyor, partiler açısından bir heyecan... Önce onun ortaya çıkması lazım. Partiler şu anda ciddi bir hazırlık içerisinde, aday bulma, seçim çalışmalarını finanse etme gibi. Dolayısıyla sorunların çözümü için şu anda bir şey beklemek mümkün değil.
“Vatandaşın siyasetçiden birinci beklentisi toplum için çalışmasıdır”
- Soru: Vatandaş siyasilerle ilgili ne düşünüyor, siyasilerden ne bekliyor?
- Dr. Egemen: Vatandaşın siyasetçiden birinci beklentisi, dürüst siyasetçi dediğimiz kendisi için değil, toplum için çalışmasıdır. İkincisi, gündemimize çok hızlı bir şekilde bir ekonomik sorun geldi. Biz devalüasyon etkilerini doğrudan doğruya, makro boyutta değil, mikro boyutta, hane halkı boyutunda yaşayan bir toplumuz. Toplumun %37’sinin döviz üstünden bireysel borcu vardır, bu borçlar bir anda arttı, toplum buna odaklandı. Piyasada hayat pahalılığı başladı, bu daha da artacak. Partilerin bunu önlemek için ne yapılması gerektiği konusuna odaklanması gerekiyor. Partiler bunları tartışmalı. Adaylar kadar program da önemlidir. En azından güncel, yakıcı sorunlara çözüm üretmeleri gerekiyor.
Partiler programlarda genel ifadelerle bir şeyleri söylüyorlar ama neyi nasıl yapacaklarını anlatmıyorlar. “Pahalılığı engelleyeceğiz” diyorlar ama nasıl, önemli olan bunu nasıl yapacaklarını anlatmalarıdır.
“Reform, değişim çok güle oynaya olmaz”
“(Kurulacak hükümet) Reformları korkusuzca yapmalı. Reform, değişim çok güle oynaya olmaz. Çünkü kurulu statükolar vardır. Her alanda statükolar oluşmuştur, tarımdan eğitime, eğitimden sağlığa, sağlıktan ekonomiye kadar... Bu statükoları sarsacak, akıllıca hareket edecek, toplumun desteğini sağlayacak reform hükümetlerine ihtiyaç vardır”
- Soru: Seçimden sonra nasıl bir hükümet olmalı? Gelen hükümet nasıl bir yol izlemeli?
- Dr. Egemen: Reformları korkusuzca yapmalı. Reform, değişim çok güle oynaya olmaz. Çünkü kurulu statükolar vardır. Her alanda statükolar oluşmuştur, tarımdan eğitime, eğitimden sağlığa, sağlıktan ekonomiye kadar... Bu statükoları sarsacak, akıllıca hareket edecek, toplumun desteğini sağlayacak reform hükümetlerine ihtiyaç vardır. Başka bir şeye değil. Gelecek olan hükümet bunları yapmazsa, seçimden sonra oluşacak parlamento da işlevsiz hale gelecek.
“Nasıl bir hükümet çıkacağı adaylar belli olduktan sonra çok netleşecek”
- Soru: Seçimden nasıl bir hükümet çıkar?
- Dr. Egemen: Nasıl bir hükümet çıkacağı adaylar belli olduktan sonra netleşir. İki tane mensubiyet oyu olan parti var. Diğerlerinin öyle bir şansı yok, diğerleri çıkaracakları adaylarla kendilerini ikiye, üçe katlayabilecek potansiyeldedir. Doğru adaylarla, doğru programlar olması önemli. Nasıl bir hükümet çıkacağı adaylar belli olduktan sonra çok netleşecek.
“Elbette hepsi aynı değil”
- Soru: Zaman zaman partiler için “hepsi aynıdır” deniyor, böyle düşünenler oy kullanmaya gitmiyor, bu da katılımı etkiliyor...
- Dr. Egemen: Elbette hepsi aynı değil, ama önemli olan bunun gerçekten çok algıda nasıl olduğudur. Seçmenin algısı “hepsi aynıdır” şeklindeyse, o zaman parti kadroları bunu düşünerek aynı olmadığını göstermek zorundadır. Bunu söylemden çok, eylemle de göstermek lazım. Demokraside hiçbir zaman seçmene kızılmaz. Yani iddia “biz farklıyız ama seçmen bunu algılamıyor” şeklindeyse, o zaman anlatamama sorunu var demektir.
“Seçilecek parlamentoyu zor günler bekliyor”
“Devlet patronajı dediğimiz sistem sürdürülebilir bir sistem değil. Yani her şeyi devletin üstlendiği, istihdamın büyük çoğunluğunu devletin yaptığı, bütçenin %85’nin oraya gittiği ve hala daha da istihdam yapıldığı, yapılmaya çalışıldığı bir düzen sürdürülebilir bir düzen değildir, bunu sürdürmeye çalışan hükümetler de yıkılmaya mahkumdur”
- Soru: Son olarak ne eklemek istersiniz?
- Dr. Egemen: Zor bir dönem yaşıyoruz. Seçilecek parlamentoyu zor günler bekliyor. Oluşacak hükümeti, hükümet modellerini de çok zor günler bekliyor. Mevcut düzen, statüko bu şekilde yürümeyecek. Devlet patronajı dediğimiz sistem sürdürülebilir bir sistem değil. Yani her şeyi devletin üstlendiği, istihdamın büyük çoğunluğunu devletin yaptığı, bütçenin %85’nin oraya gittiği ve hala daha da istihdam yapıldığı, yapılmaya çalışıldığı bir düzen sürdürülebilir bir düzen değildir, bunu sürdürmeye çalışan hükümetler de yıkılmaya mahkumdur.
Aslında politikacılar sorunları biliyorlar ama gerekli adımları atamıyorlar. Ortada olan realitemiz budur. Politikacıyla bire bir konuştuğumuz zaman, o da devlette istihdam yaparak bu işin yürüyemeyeceğini biliyor. Onlar da “seçmenin böyle bir talebi var” diyor ama aslında seçmen değil, parti tabanını oluşturduğunu düşündüğü insanlar bunu talep ediyor. Aslında liderlik biraz da onlara doğruyu anlatmaktır. Bir siyasi figür bunları kendi partisine anlatamıyorsa lider değildir.