1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Gelen Türk, Giden Türk…
Gelen Türk, Giden Türk…

Gelen Türk, Giden Türk…

4 Aralık 2011’de yapılan nüfus sayımı biz burada yaşayan insanlar için inandırıcılıktan çok uzak olsa da, açıklanan sayım sonucu belli kesimleri mutlu etmiştir. Bizim halk olarak ise, bu sayıma inanmamız biraz zordu çünkü gerek kullanılan yöntemler,

A+A-

 

 

Kanunname:

Ne kadar farklı olursa olsun;
Sana ait olmayana tenezzül etme,
Ve ne kadar basit olursa olsun
Senin olandan ASLA vazgeçme.
Che Guevara

 

 


Gelen Türk, Giden Türk…

 

4 Aralık 2011’de yapılan nüfus sayımı biz burada yaşayan insanlar için inandırıcılıktan çok uzak olsa da, açıklanan sayım sonucu belli kesimleri mutlu etmiştir. Bizim halk olarak ise, bu sayıma inanmamız biraz zordu çünkü gerek kullanılan yöntemler, gerekse sayımın tek bir güne sığdırılması ve sadece sayılmak isteyenlerin sayılması düşündürücüydü. Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin bu sayımı onaylamaları ise madalyonun bir başka ilginç yüzüydü. Bildiğimiz gibi bu sayım sonucuna Rum tarafından da ciddi bir itiraz gelmedi. Halbuki bizler, her gün bu ülkenin dinamiğinin içinde yaşayanlar, bu işte bir gariplik olduğunu anlayacak kadar tanığıydık burada yaşayan nüfusun…

Hal böyle olsa da açıklanan nüfus çoğu kesimi memnun eder nitelikteydi. Sayım, görüşme masasındaki verilerin teyit edilmesi için Birleşmiş Milletler tarafından istenmişti. Biz Kıbrıslıtürkler ısrarla Kıbrıs’ın kuzeyine nüfus aktarıldığına dair feryat ediyorduk. Demografik yapımızın değiştirildiğini her fırsatta seslendiriyorduk. Rum tarafı da aynı söylemle görüşme masasına gidiyor ve Türkiye’yi adaya nüfus aktarmakla suçluyordu. Öyleyse bir nüfus sayımı gerekliydi. BM eş zamanlı nüfus sayımını önerdi. KKTC bunu ret etti. Kim bilir belki de ret, kullanılacak yöntemle ilgiliydi. Öyle ya Rum tarafında sayım sokağa çıkma yasağı uygulanmadan tüm verilerin toparlanmasıyla haftalarca sürdü. Hâlbuki bizde tek bir güne sığdırılan sayımla o gün yurt dışında olanları bile sayma zahmetine katlanılmadan, sadece görünürde olan kafalar sayılarak yapıldı.

Aslında amaç temel olarak alınan rakamın tutturulmasıydı. Neydi Birleşmiş Milletler’in dikkate aldığı ve görüşme masasında temel alınan rakam? 1960 Cumhuriyeti sırasında yapılan ve her iki toplumun birlikte sayıldığı nüfus sayımıydı. Bu sayım aşağıdaki gibidir. Yani Türk Toplumu Rum Toplumunun dörtte biri kadardır. İşte tutturulacak rakam buydu. Kuzey Kıbrıs’taki rakam Güney Kıbrıs’taki rakamın dörtte biri kadar olmalıydı. Bu oran korunduğu süre içinde taraflar nüfusa itiraz etmeyecekti.

 

Etnik gruba göre 1960 Kıbrıs nüfus sayımı|1960 nüfus sayımı veriler.

Etnik grup

Nüfus

Oran

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Rumlar

442,138

 %77.1

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkler

104,321

 %18.2

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ermeniler

3622

 %0.6

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Maronitler

2702

 %0.5

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Britanyalılar

17,513

 %3.0

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Romanlar

475

 %0.1

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Diğerleri

2796

 %0.5

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Toplam

573,566

%100

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

Dini inanışa göre 1960 nüfus sayımı verileri.

Dini inanış

Nüfus

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Rum Ortodoks

441,656

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Müslüman

104,942

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ermeni Apostolik

3378

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Maronit

2752

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Roma Katolik

4505

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Diğerleri

16,333

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Toplam

573,566

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu oran korunduğu süre içinde kaç kişinin Kıbrıs kökenli olduğu da önemli değildi. Kaç Kıbrıslıtürkün bu topraklardan göç ettiği, vatanından kopmak zorunda kaldığı ne Birleşmiş Milletler’i, ne Türkiye’yi, ne Rum tarafını ne de buradaki yetkilileri ilgilendiriyordu.

Bu nüfus sayımının gerçek rakamı yansıtıp yansıtmadığı da fark etmezdi. Türkiye rakamdan memnundu. BM ve Rum tarafı için de pazarlık konusu olan rakamın böyle olması uygundu. Aslında KKTC yetkililerinin bu rakamdan memnun olmaması gerekirdi. Çünkü Türkiye’den alacakları yardım bu nüfus oranına göre idi. Ama onların zaten bu rakam üzerine laf söyleme yetkileri yoktu. Kısacası 294 bin 906 rakamı sadece halkı inandıramamakla kaldı.

İnanamadığımız için de mutsuz olduk. Çünkü biliyoruz ki, bir halk gelecek planlarını tamamen ülkedeki nüfus üzerine kurabilir.


 

Hastalığın Çocuğu Neymiş?

Bayıldım…

Yıltan Taşcı’dan elinizden bırakamayacağınız bir derleme. Kıbrıslıtürklerin yetiştirdiği birçok sanatçının bu topluma dair yaşanmışlıkları. Trajik, komik, trajikomik fıkra tadında ama bir o kadar da gerçek anılar; kısa anekdotlar. Hepsi biz Kıbrıslıtürklere dair…

Cahilliğimize, saflığımıza, dost canlılığımıza, birbirimizi çekememezliğimize, kıskançlıklarımıza, siyasi bağnazlıklarımıza, hoşgörü kültürümüze ve daha nice bize dair öylesine muhteşem göndermeler var ki; ben bayıldım.

Bu kitap Kıbrıslıtürk toplumunun yakın geçmişinin kısa ama çok öz bir panoramasıdır.

Ben öneriyorum; henüz okumamışsanız koşa koşa bir kitapevine gidin ve kitabı alın. Göreceksiniz ki, eve gelene dek arabanızı bir kenara park edip, kitabı bitireceksiniz. Benden yazması.

Kaleminize sağlık Yıltan Hoca’m ve yüreğinize sağlık… Gelmiş geçmiş onca Kıbrıslıtürk sanatçı…

Anektodlara anlam katan kitabın bir başka zenginliği ise Serhan Gazioğlu’nun karikatürleri ve Mustafa Tozakı’nın portreleri. Onların da kara kalemlerine ve yüreklerine sağlık.

Kitaptan bir anekdot;

Ben Aydın’ı bile kullanamıyorum!

Neriman Cahit, bir sergide Rauf Denktaş ile karşılaşır. Biraz sohbet edildikten sonra Rauf Denktaş Neriman Cahit’e: “Yahu Neriman Hanım, benimle hiç röportaj yapmıyorsun. Benimle ilgili hiç yazı yazmıyorsun” der.

Neriman Cahit de; “Yazayım da beni kullanasın!” diye yanıtlar Denktaş’ı.

Rauf Denktaş bu söze şu karşılığı verir: “Ben Aydın’ı bile yıllardır kullanamıyorum. Yok seni kullanacağım!”

 


 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2558 defa okunmuştur