Gençlik “Gücü” MTG’ye yetmedi…
Puan sıralaması itibariyle 15 maçta sadece Mormenekşe karşısında aldığı galibiyetle topladığı üç puan ile son sıraya yerleşen Gençlik Gücü, dün de bu geleneği bozmadı ve kendi sahasında Mağusa Türk Gücü’ne 2-1 yenilerek, son sıraya demir attı.
Bu saatten sonra da, oradan çıkması beklenemez. Çünkü en yakın rakibinden yedi puan geride bulunuyor. Belki erken ama Gençlik Gücü bugünkü kadro yapısı ve gücü ile Süper Lig’de tutunamaz. Bu nedenle, kendisini gelecek yıl muhtemelen yer alacağı Birinci Lig’e hazırlasın diyorum.
Zaten zamana direnmeye çalışan, her bir-iki yılda asansör takım haline gelen ve camiası tarafından terk edilen 63 yıllık tarihi Gençlik Gücü’nün bu direnişi sona ermek üzere.
Gençlik Gücü’nün bir alt lige düşmesi ile yine aynı senaryo vizyona girecek. Birileri Gençlik Gücü’nü yeniden Süper Lig’e taşımaya çalışacak. Eğer başarırsa Süper Lig’e yükselecek ama ardından tekrar bir alt lige düşecek.
Aslında, bu maç yazısına böyle başlamak istemezdim. Ancak tanıdık bir sima olan Gençlik Gücü’nün bu terk edilmişliği beni çok üzüyor. Neyse, bu yakarışları bırakıp, Gençlik Gücü’nün “Gücü”nin yetmediği Mağusa Türk Gücü maçına dönelim.
Atatürk Stadı’nda, seyircileri tarafından terk edilen iki takımın mücadelesi bir orta saha mücadelesi şeklinde başladı.
Puana acil ihtiyacı olan Gençlik Gücü genç ve deneyimsiz kadrosu ile Mağusa Türk Gücü üzerine gitmeye çalıştı. Ahmet Can Tokmak gibi, gelecek vaat eden, sol tarafı çok iyi kullanan bir genç, ona ayak uydurmaya çalışan orta sahada eski bir yıldız olan Debola ve hücumda golcü Koffi ile bir şeyler yapmaya çalışan bir Gençlik Gücü vardı sahada.
Özcan Saygı, Orhan Çokbekler ile Volkan Ortakçı güçleri yettiğince mücadele ederken, defansın ortasında olan Tuğra takımı toparlamaya çalıştı.
İlk yarı itibariyle, Gençlik Gücü’ne ayak uyduran Mağusa Türk Gücü’nde bu yarıda solda Sami Ergazi, orta sahada Erol Aksunlar, Osman Çobanoğlu, defansta Kadir Hakel, Reşat Özbilgen, Lewis oyuna ağırlıklarını koymaya çalıştı.
Çalıştı da, zaman zaman düzenledikleri bir-iki kontra atak hariç, ilaç niyetine organize bir atakları yoktu.
Ne var ki, golsüz sona eren ilk yarının ardından ikinci yarıya hızlı başlayan Mağusa Türk Gücü, maçın adamı Sami Ergazi’nin soldan getirdiği ataklarda etkili olmaya başladı.
İkinci devrede, daha izleyiciler yerine oturmadan, Ergazi’nin soldan geliştirdiği atakta mükemmel ortasına oyuna Uğur’un yerine giren genç Hasan Göray’ın golü MTG’yi kendine getirdi.
Ancak, bu golün coşkusu ile defans güvenliğini unutan MTG, gelişen Gençlik Gücü atağında Kadir ile kaleci Fikri’nin hatasından Debola’nın kafa golü ile yine eşitliğe düştü.
Ama MTG’nin durmaya niyeti yoktu. Yine, Ergazi’nin soldan getirdiği bir atakta bu kez öne çıkan deneyimli Kadir kafa ile MTG’yi bir kez daha öne geçirdi.
Bu golden sonra, “ya herro, ya merro” diyen Gençlik Gücü, 83.dakikada beraberliğe bir kez daha yaklaştı. Kadir’in, Koffi’yi ceza sahası çizgisi üzerinde düşürmesi ile kazandığı penaltı atışını, yediği hatalı gole nazire yaparcasına kurtaran kaleci Fikri, Gençlik Gücü’nün “Gücü”nü bitirdi.
Bu dakikaya kadar hakemden bahsetmedim. Çünkü sahada mükemmel bir hakem vardı. Hakan Muhtaroğlu verdiği kararlarda yüzde doksan doğruyu yakaladı. Sadece, gösterdiği kartlarda, futbolcuları diğerlerinden ayırarak, gösterse bizde kime kart gösterdiği konusunda işkence çekmezdik.