1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Gençlik ve Sivil Toplum
Gençlik ve Sivil Toplum

Gençlik ve Sivil Toplum

Siyaseten bağımsız ve bağlantısız çalışmak, eğriye eğri, doğruya doğru diyebilmek ve buna yönelik faaliyetler yürütmek Kuzey Kıbrıs’ta gençlik sivil toplumunu oldukça özel kılıyor ama bir o kadar da sorumluluk hissi yaratıyor.

A+A-

Oğuz Ufuk Haksever
[email protected]

Sivil toplum, modern çağda sosyal ve siyasal hayatın önemli aktörlerinden biri hâline gelmiş durumda. Hatta öyle ki, kendi namına politikalar üretiyor, kendine özgü bir kamusal alan yaratıyor ve de siyasal hayatta aktif rol oynuyor. Sivil toplumun önemindeki yükselişi, artan niceliği ve niteliğinin yanı sıra, kamu kurumlarında ilgili birimler oluşturulmasından, üzerine eğitim alınacak üniversite programlarının varlığına kadar gözlemleyebiliriz. Sivil toplum tüm dünyada yükselen bir trend ile gittikçe daha aktif hâle geliyor. Kuşkusuz, bu durum Kuzey Kıbrıs için de geçerli. Bu yazımda, sivil toplum alanında çalışmalar yürüten çevre, kültür, sanat, spor, bölgecilik sivil toplum örgütlerinden ziyade, gençlik üzerine çalışan sivil toplum örgütlerine değineceğim. Bunun esas nedeni ise gençlik alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin üzerine düşen büyük bir görev olması ve toplumsal ilerleme kaydedebilmek adına yürüttükleri çalışmalarda ne yazık ki Kuzey Kıbrıs’ta yalnız bırakılıyor oluşlarıdır.

 Özellikle yirminci yüzyılın sonuna doğru sayılarında artış görünen sivil toplum örgütlerini sosyal bilimler alanında eğitim veren bölümlerde (örneğin; siyaset bilimi, sosyoloji, kamu yönetimi, vb.) en iyi Doğu Avrupa ülkelerinde komünist rejimlerin çöküşüne neden oldukları başarılarıyla biliriz. Baskıcı devlet otoritesine karşı alternatif bir kamusal sosyal siyasal hayat yaratmasını ve devletin sivil hayat üzerindeki gücünü kontrol altında tutmasını sivil toplumun birincil görevi ve amacı olarak tanımlayabiliriz. Her ne kadar dilimize doygunluğu sivil toplum “örgütleri” olarak gelse de, sivil toplum sadece örgütlü/kayıtlı kurumlarını değil, aynı zamanda, örgütlü ve örgütsüz sivil hareketleri de içinde barındırmaktadır. Bu nedenle, genel bir atıfta bulunabilmek için tümünün adından sivil toplum olarak bahsetmek daha kapsayıcı olacaktır. Değindiğimiz üzere, sivil toplumun devlet üzerindeki izleyici gözü, onu, siyasetin geleneksel üç kurumu olan; yasama, yürütme ve yargı ile dördüncü kurum olarak bilinen basının ardından, beşinci kurum hâline getirmektedir. Bu durum ise, sivil topluma önemli bir sorumluluk yüklemekte ve onu sosyal ve siyasal hayatın önde gelen aktörlerinden birisi hâline getirmektedir.

Dünyaya paralel olarak, Kuzey Kıbrıs’a geldiğimizde ise, sivil toplumun oldukça geniş ve kapsamlı olduğunu gözlememek mümkündür. Bunun nedeni, sivil toplumun bir hayli örgütlü olması ve sayısının (en azından kayıtlı olarak) yüksek olmasından anlamlandırabilir. Ancak, niceliğin yanı sıra, niteliği de bakıldığı zaman Kuzey Kıbrıs’ta yer alan sivil toplumun, özellikle alanında oldukça aktif olan örgütlerin veya derneklerin, toplumu bilgilendirme, hareketlendirme, örgütleme ve devlete hesap sorabilme konularında başarılı olduğu kanısına varılabilir.

Peki, gençlik alanında çalışmalar yürüten sivil toplum örgütleri bu resmin tam olarak neresinde?  Daha yakından analiz edecek olursak, neredeyse tüm ilçelerde faaliyet gösteren en az bir gençlik derneği veya örgütlenmesi bulunmakta ve yeni oluşumlar da takip etmektedir. Hatta, ilçe bazında örgütlenmenin ötesine de taşarak, yurt dışında farklı coğrafi bölgelerde eğitim alan Kıbrıslıtürk gençleri de örgütlemek adına kurulan oluşumlar mevcuttur. Sivil toplumun gençlik alanında faaliyet gösteren oluşumlara/örgütlere, sanat, kültür, çevre, spor gibi alanlarda çalışanlardan daha büyük bir görev düşmektetir. Bunun sebebi ise gelecek. Bu sivil toplum örgütlerinin gelecek ile gelecek için çalışıyor olmalarıdır. Üyelerinin/katılımcılarının/aktivistlerinin büyük bir çoğunluğu genç olan bu örgütlenmeler, öncelikli olarak “gençleri ilgilendiren” konularla çalışıyor gibi görünseler de aslında her şey gençleri ilgilendirdiği için tüm alanlarda, bir ucundan dokunarak olsa da faaliyet yürütmeye, hak savunuculuğu yapmaya, farkındalık yaratmaya ve gençleri hareketlendirip, örgütlemeye çalışmaktadırlar. Bunun esas nedeni ise odak gruplarının “insan” yani gençler olmasıdır. Gençlerin ilgi duyduğu alanlar arttıkça, gençlik sivil toplumunun da faaliyet ve söz alanı genişleyecek, daha fazla konuda çalışmalar yürütüp, devleti gözetleme ve devlete hesap sorma hakkına sahip olacaklardır.

Kuzey Kıbrıs’ta gençlik sivil toplumu oldukça aktif bir şekilde çalışmaktadır. Az önce bahsettiğim üzere, bir çok örgüt/dernek/hareket, farklı bir çok konu ve alanda aktiviteler düzenlemekte, farkındalık çalışması yapmakta ve hak savunmaktadır. Özellikle son yıllarda alanda öncü çalışmalar yapan dernek ve oluşumların da bir araya gelmesiyle iki kez düzenlenen Kıbrıs Türk Gençlik Kongresi gibi büyük bir organizasyon bu toplumun gençlerinin bir ada yarısına sıkışmış olmalarına rağmen dünyaya açılmış olduklarını ve dünyadaki akranları ile rekabet edebilecek düzeyde bilince, eğitime, farkındalığa ve söz hakkına sahip olduklarının en büyük göstergesi olmuştur. İki organizasyonda dört yüzden fazla gencin katılımıyla ülkenin ve dünyanın öncelikli sorunları hakkında konuşup, karar ve fikir üreten gençlerin sesi; sadece Kuzey Kıbrıs sınırlarında değil, ada genelinde ve Birleşmiş Milletler nezdinde de duyurulmuştur.

Yazıyı yazarken ve okurken kulağa ne de hoş geliyor. Gençlik alanında çalışan genç bir sivil toplum aktivisti olarak, “Yürüyün be gençler!” sözünü bir çok kez duydum ve bu yazıyı okuyan bazı okurlardan da duyar gibiyim. Ancak ne yazık ki o iş öyle olmuyor. “yürü ya kulum” denilince gençler yürüyemiyor. Çünkü Kuzey Kıbrıs’ta gençlik sivil toplumu önemli sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Bunun en başında yetersiz fon sağlama ve finans eksikiği geliyor. Yani kısacası para yok. Sadece küçük etkinlikler için değil, az önce değindiğim ada geneli kongre gerçekleştirmek için bile kamu kurumlarından maddi veya teknik bir destek yok. Hatta devlet yetkililerinden konuyu arz edebilmemiz adına randevu bile yok. Neyse... Diğer bir sorun ise politika yoksunluğu. Kuzey Kıbrıs’ta gençlik politikası yok. Eleman ve fon azlığı ile çalışmalar yürüten (veya yürütmeye çalışan) bir daireden dahası yok. Her ne kadar son hükûmette adında “gençlik” olan bir bakanlık olsa da, adından fazlası yine yok. Aynı anda dört farklı konuyla çalışan bir bakanlığın gençlerle de ilgilenmesini kim bekleyebilir ki?

İşte Kuzey Kıbrıs’ta gençlik sivil toplumu böyle bir ortamda güçlükle faaliyet göstermeye, farkındalık yaratmaya ve hak savunmaya çalışıyor. Farklı ülkelerde de bizimle aynı sorunu yaşayan gençlik alanında çalışan aktivistler vardır elbette. Ancak böylesine küçük bir toplumda, siyasal partilerin güven yaratamadığı, gençlerin büyük çoğunlukla siyasal partilerin gençlik örgütlenmelerinden uzak durmaya özen gösterdiği bu sosyal ortamda, sivil toplum gençler için bir nefes oluyor. Siyaseten bağımsız ve bağlantısız çalışmak, eğriye eğri, doğruya doğru diyebilmek ve buna yönelik faaliyetler yürütmek Kuzey Kıbrıs’ta gençlik sivil toplumunu oldukça özel kılıyor ama bir o kadar da sorumluluk hissi yaratıyor.

Sivil toplum, günümüz demokrasilerinde siyasal ve sosyal hayatın sarsılmaz bir yapı taşı hâline gelmiş durumda. Böylesi bir ortamda, Kuzey Kıbrıs’ta da gençlerin sivil toplumda daha görünür, aktif, söz sahibi ve hatta icraat eden olması, Kuzey Kıbrıs’ta sorgulanmaya başlayan demokrasiye biraz olsun denge sağlayacak ve gençleri bir bütün olarak sosyal ve siyasal hayatta aktif rol oynayan tam bağımsız bireyler hâline getirecektir.

Bu haber toplam 3146 defa okunmuştur
Etiketler :
Gaile 494. Sayısı

Gaile 494. Sayısı