Gene Aitken; “Engeller müzik sayesinde ortadan kalkıyor”
Gene Aitken; “Engeller müzik sayesinde ortadan kalkıyor”
Simge Çerkezoğlu
2016, Kıbrıs Caz Çalıştayı, 9-11 Temmuz tarihlerinde Kıbrıs Avrupa Üniversitesi’nde yapılıyor. ABD Yurt Dışı Caz Eğitimi tarafından Ada’da ilk kez düzenlenecek bu projede dünyanın farklı ülkelerinden 10 caz sanatçısı altı gün boyunca katılımcılara eğitimler verecek ve kendi performanslarını sergileyecek.
Müzisyenler için farklı deneyimler içeren ve iki toplumlu olarak gerçekleşecek bu projeyi Amerika’nın önde gelen müzik eğitmenlerinden, organizatör Dr. Gene Aitken’le konuştuk. Müziğe dair deneyimlerini ve onun için ifade ettiği anlamı konuştuk.
“ÇALIŞTAYLA KISA ZAMANDA ÇOK YOL KAT EDİLİYOR”
Öncelikle Kıbrıs Caz Çalıştayı’na katılım koşullarını Dr. Gene Aitken’le konuşuyoruz. Öyle görünüyor ki enstrüman çalan herkese bu çalıştayın kapıları açık olacak.
“Evet Kıbrıs Caz Çalıştayı’nın kapıları tüm müzisyenlere açık. Katılım 13 yaşından, 18 yaşına otuzlu yaşlardan 65 yaşına kadar geniş bir kitleyi kapsıyor. Altı, yedi kişilik küçük gruplar yanında profesyonel, caz gruplarımız da kendilerini yaratıcılık anlamında bu kursa katılarak geliştirebilirler. Usta müzisyenlerden eğitimler alabilirler. Eğitimler Güney Kıbrıs’ta bulunan Kıbrıs Avrupa Üniversitesi’nde veriliyor. Geçen yıl da benzer bir çalıştay yapmıştık. Ona katılanlar da yeniden bir üst sınıfa devam ederek bu yıl da katılabilirler. Ayrıca Kıbrıslı Türk müzisyenler için de özel burs ve indirimlerimiz söz konusu. Her gece biz eğitmenler biraya gelip öğrencilerimize kendi performansımızı sergiliyoruz. Böylece bir yandan eğitim alıyorlar öte yandan bizleri gözlemliyorlar. Ayrıca şunu samimiyetle söylemek istiyorum ki katılanlar her günün sonunda kendilerini biraz daha gelişmiş bulacaklar ve çalıştay tamamlandığında, kısa zamanda çok yol kat ettiklerini fark edecekler.”
“CAZ MÜZİĞİNİN TEMEL BAKIŞ AÇISI SINIRLARININ OLMAYIŞI”
Zamanının çoğunu Asya ve Orta Doğu’ya caz eğitimi vererek geçiren Dr. Aitken, hayatını neden böyle bir amaç üzerine inşa ettiğini anlatıyor;
“Özellikle farklı yaş grubundan insanları bir araya getirmek için bu misyonu üstlendim. Caz müziğinin temel bakış açısı zaten sınırlarının olmayışı. Farklı ülkelere de gittiğim zaman cazla ilgilenen on üç yaşında, on yedi yaşında, yirmi veya yetmiş beş yaşında insanlarla karşılaşıyorum. Tüm bu insanlarla birlikte çalıyor, müzik yapıyorum. Küçük gruplarla farklı kuşaklara ulaşıyoruz. Birlikte üretiyoruz. Değişik sonuçlar ortaya koyabiliyoruz. Sanırım birlikte çalışabilmek aslında müziğin özü. Ben de müziğin bu parçasıyla, eğitimle toplumları ve insanları bir araya getiriyorum. Bunun bir diğer nedeni ise müzisyenler zamanlarının çoğunu müzik eğitimi alarak, nota okuyarak geçirir. Hayatım boyunca ben de bunu yaptım ve edindiğim bilgileri başka müzisyenlere de aktarmak istedim. Mesela birçok insan müziği sadece kulaklarıyla duyarak, bazıları ise kulaklarını hiç kullanmadan çalmaya çalışıyor. Böylece bu tip çalıştaylarla farklı müzisyenler bir araya gelme, birlikte çalışma fırsatı yakalıyorlar. Müziği duyarak uygulamayan, müzikte duyu organlarını kullanmayı, nokta okumayı bilmeyip müziği sadece duyarak çalanlar ise nota okumayı öğreniyorlar.”
“FARKLI KÖKENDEN İNSANLARIN BİRLİKTE ÇALIŞMASINI SAĞLIYORUM”
Dr. Gene Aitken’nin web sayfasına baktığımda onun eğitimcilik yanında pek çok farklı unvanı daha ismiyle birlikte taşıdığını görüyorum. Solist, besteci, müzisyen, maceraperest ve eğitimci ve organizatör… Bunlardan bazıları. Bu durumda merak ediyorum acaba hangisi onun için daha ağır basıyor. Gülümseyip biraz düşünüyor.
“Elbette eğitim çalışmaları organize etmek. Çünkü ancak bu şekilde insanlarla bir araya geliyorum ve insanları da bir araya getirebiliyorum. Düşünün ki böyle bir çalışma sayesinde Amerika’daki ve dünyanın farklı ülkelerinden eğitmenleri Kıbrıs’a getiriyorum. Onların Kıbrıslı müzisyenlerle ve eğitimcilerle bir araya gelmelerine imkân sağlıyorum. Farklı ülkelerle işbirliği yaparak farklı kökenden insanın birlikte çalışmasını sağlıyorum. Böylece ben de gençlerle, genç öğrencilerle biraya gelerek yeni şeyler öğreniyorum. Yeni fikirler, kavramlar ve kavrayışlar geliştirerek yeni çıkarımlara ve fikirlere ulaşıyorum.”
Müziğe olan ilgisinin çocuk yaşta fark edildiğini söyleyen Dr. Aitken bir eğitimci olma fikrinin ise kendisine bir öğretmeni tarafından aşılandığını söylüyor.
“Müziğe olan ilgim ilk olarak ben henüz 5 yaşındayken fark edilmiş. Kız kardeşim o yıllarda Slovakya’ya gidiyor ve bir nedenden trompet alıyor. Ben ansızın karşımda bulduğum bu trompeti hemen keşfediyor ve uyumlu sesler yakalamaya başlıyorum. Trompet bende bir bağımlılık haline geliyor. Ancak kariyer olarak müzisyenliği ve profesyonel olarak müzisyen olmayı insanların bana neden müzik eğitimcisi olmuyorsun diye sormalarının ardından düşünmeye başladım. Daha sonra öğretmenimin sen çok iyi bir müzisyensin, eğitimci olmalısın demesiyle de bu fikir aklıma yatıyor. Elbette bu kararı hayatımın ileri dönemlerinde, otuzlu yaşlarımda aldım. 1989 yılına kadar müzisyenlik yaptım. Sahneye de çıktım. Şarkı söyledim. Ancak bir tercih yapmak durumundaydım. Eğitimci olacaksanız her gün, her gün çalışmak zorundasınız. Sahneye çıkıyorsanız da ona göre repertuarınızı geliştirmeniz, bunun üzerinde çalışmanız ve saatlerce sahnede kalmanız gerekiyor. Dolayısıyla ben bir tercih yaptım. Kalbim bana eğitimci olmam gerektiğini, müziğin eğitim yönüyle ilgilenmem gerektiğini söyledi.”
PAYLAŞIM
Müziğin kendisi için ne ifade ettiğini sorduğumda ise bu soru çok hoşuna gidiyor.
“Benim için müzik bir paylaşım, birlikte çalışma ve yaratıcılık unsuru. Hayatımın amacı, tecrübelerimi paylaşma ve genç müzisyenlerle buluşma olanağı sağlamak üzerine kurulu. Özellikle farklı, ülkelerde farklı dinden ve etnik kökenden insanlarla bir araya gelme olanağını müzik sayesinde buluyorum.”
Caz müziğe neden yöneldiği konusunda da açıklamalarda bulunan Aitken nasıl müzik yapılırsa yapılsın temel ilkelerin önemli olduğuna vurgu yapıyor.
“Müziğe klasik alandan baktığımızda müzik aslında bir altyapı meselesi. Mesela klasik müziği öğrenirken aynı zamanda müziğin tüm temel ilkelerini de öğreniyorsunuz. Caz, Rock, Latin veya diğer tüm stiller buna dahil oluyor. Bu nedenle çoğu caz müzisyeni klasik müzik eğitimi almış iyi temel prensiplere sahip ve bu prensiplerini bir stile dönüştürmeyi başaran insanlardır... Özellikle öğrenciler arasında pop rocka çok ilgi var. Ancak ne tarz müzik yaparsak yapalım dönüp dolaşıp müzikteki temel ilkelere geri dönüyoruz. Ben öğrencilerimin tarzlarını geliştirmek için uğraşıyorum. Bu caz da olabiliyor, rock da, pop da…”
Kıbrıslı müzisyenlerle ilgili fikrini sorduğumda ise çok güzel yorumlar duyuyorum…
“Kıbrıslı müzisyenler etkileyici. Buradaki bazı müzisyenlerin seviyesi dünya müzisyenleriyle aynı. Çok etkileyici müzisyenleriniz var. Amerika’nın önde gelen basçılarından biri bana Kıbrıslı Türk müzisyen Cahit Kudrafalı’nın videosunu gösterdiğinde ilk sözüm onunla çalmak istiyorum olmuştu. Buradaki bazı müzisyenlerin seviyesinin çok çok yüksek olduğunu gözlemledim. Ayrıca çok da iyi eğitimciler. Bu müzisyenler özel dersler de veriyorlar. İnanıyorum ki onlar tarafından eğitilen yine çok iyi yetişecek genç müzisyenler büyüyor. Özellikle de çok iyi caz müzisyenleri yetişiyor diye düşünmekteyim.”
“MÜZİK İNSANLARI BİRLEŞTİRİYOR”
Son olarak müziğin evrensel gücü sayesinde farklı toplumları ve Kıbrıslıları nasıl bir araya getirdiğini Aitken’den dinliyoruz…
“Burada geçen yıl gerçekleştirdiğimiz çalıştayda, iki topluma bir arada eğitim verdik. Müziğin insanları birleştirdiğine, arkadaşlık edip, iletişim kurmalarına olanak sağlandığına ve arada engeller olsa da müzik sayesinde bunun ortadan kalktığına şahit oldum. Aslında benzer şeyleri Suriye veya Afganistan’da da yaşadım. İnsanlar bu ortamlarda iletişim kurmaya, müzik yapmaya ve birlikte bir şeyler üretmeye konsantre oluyor. Bence bu çok güzel bir duygu. Diğer her şey unutuluyor ve ikinci planda kalıyor. ”