1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Gene ‘Elektrikte Enterkonnekte’ Üzerine!.
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Gene ‘Elektrikte Enterkonnekte’ Üzerine!.

A+A-

Bu köşede yayınlanan 22 Ekim 2016 tarihli köşe yazısında, ‘Türkiye’den kablo ile elektrik temini’ konusundaki değişik teknik ve siyasi duruşlar, teknik yaklaşımla ve biraz da siyasi yorumla irdelenmiş ve “… konu Türkiye’den kablo ile elektrik geleceği değil, Türkiye’nin de dahil olduğu çok ülkeli bir elektrik şebekesi sistemine girmek, yani ‘enterkonnekte’ olmaktır.” diye belirtilmişti.

Enerji ve su, bu yüzyılın iki önemli ve stratejik konusu… Kıbrıs adası her ikisinde de sıkıntılı… 1960’lı yıllarda tartışılmaya başlanan Türkiye’den Kıbrıs’a su nakli projesi, öyle veya böyle, geçen yıl tamamlandı; şimdi Kuzey’in kullanımında olan bu su kaynağı adanın birleşmesi halinde tüm Kıbrıs için sunulabilecek. Elektrik enerjisine gelince, kim nasıl düşünürse düşünsün, bu adanın kaderinde Türkiye ile elektrikte bağlantı var; ama şimdi, ama su konusunda olduğu gibi onlarca yıl sonra… Erken olmasında yarar olduğu da izaha muhtaç değildir.

Şu anda fosil kaynaklı akaryakıt kullanarak buhar türbinleri ile elektrik enerjisi üretimi yapılmaktadır. Yarattığı çevre kirliliği ve tükettiği yeraltı su kaynakları açısından iyi bir üretim teknolojisi olduğu söylenemez. Kurulu kapasite yeterli değil, arz güvenirliği yok, maliyet yüksek; yeni yatırımlar gerek ama mali kaynak da kısıtlı… Üretim akaryakıtı olarak doğal gaz düşünülebilir ancak doğal gazın üretimde kullanılabilmesi için gereken depolama yatırımı, tüketim miktarının azlığı nedeniyle ekonomik olamıyor.

Şimdiki statükoda yapılması gereken, arz güvenirliği yüksek, maliyeti düşük sonuçlar yaratacak enerji master planları ve politikaları üretmektir. Kuzey Kıbrıs’ta mevcut alternatif enerji kaynaklarını belirlemek, arz güvenirliği ve sürdürülebilirlik açısından bu kaynakların nasıl kullanılabileceği üzerinde bilimsel araştırmalar yapmak ve uygulama için eylem planı hazırlamak gerekiyor.

Alternatif enerji için yerel ve harici kaynakların kullanımı değerlendirilmelidir. Yerel enerji üretiminde fosil akaryakıt kaynaklı üretimi asgari seviyeye indirmek ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya yoğunlaşmak daha akılcı olacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgar, arz güvenirliği açısından, yetersiz kalıyor. Güneş enerjisi ise kullanıma hazır büyük ve sonsuz ve bedelsiz bir kapasite; bu konuda da teknoloji günden güne gelişmektedir. Akdeniz ülkeleri içinde Kıbrıs adası, İspanya’dan sonra, güneş ışınlarının enerji üretiminde en verimli kullanılabileceği ikinci ülke… Fotovoltaik tekniği ile enerji üretimi Kuzey Kıbrıs’ta çok küçük ölçekte yapılmaktadır ancak depolanabilir enerji olmadığı için fotovoltaik teknolojisin verimliği yüzde yirmi bile değil, mevcut elektrik dağıtım sistemine bağlanmak da teknik sıkıntılar yaratmaktadır; bu teknolojinin geleceği teleks cihazları gibi olacak…

Depolanabilir güneş enerjisi teknolojisi gün-be-gün geliştirilmektedir. Verimliliği ve arz güvenirliği yüzde altmış üzeri olan ‘Kimyasal tuzda depolama teknolojisi’ var. Verimliliği ve arz güvenirliği yüzde doksanları aşan ‘Suda depolama teknolojisi’ üzerinde çalışmalar da yapılmakta, patentler alınmaktadır. Kıbrıs’ta enerji üretimi için bunların izlenmesi ve teknoloji üreten şirketlerle temasa geçip, yatırımlara olanak sağlanmasında yarar var. Konu her iki teknoloji de çevre dostudur; kullanılan su ise çevirim içinde olduğu için, yeraltı su kaynaklarını tüketmemektedir. Dolayısıyla, Kıb-Tek ve Yenilenebilir Enerji Kurumu bu teknolojileri izleyip, enerji master planlarına dahil etmeli…

Güneş enerjisini elektrik üretiminde kullanmanın en ilginç tarafı da maliyetidir. İlk yatırım maliyeti, fosil kaynaklı akaryakıt kullanan buhar türbinleri yatırımından daha yüksektir ancak işletme maliyeti çok daha düşüktür; dolayısıyla tüketime sunum fiyatı daha ucuz olacaktır. Mevcut buhar türbinlerinde üretim maliyetin nerdeyse dörtte üçü akaryakıt gideridir, doğal gaz kullanılmış olsa dahi bu oran çok gerileyecek değildir; akaryakıtın fiyatı da, genellikle, yükselen eğimde ve ayrıca ileride ne olacağı belirsiz, fosil kaynakların tükeneceği de unutulmamalı… Ama güneş, bedelsiz ve sonsuz bir enerji üretim girdisi sunuyor; yani şimdiki üretim maliyetinin dörtte üçü sıfırlanacak… Mevcut üretim sistemine yapılacak yatırımlar sadece güneş enerjisi teknolojisinin ve enterkonnekteye bağlanmanın gerçekleşeceği süreci kapsayabilmelidir. Kıb-Tek bu süreci ve sonrasını yönetecek, uygulayacak ve düzenleyecek kuruluş olarak hep var olacaktır.

Dolayısıyla ve özellikle geleceği emekçi halk yararına kurma iddiasında olan ilerici siyaset için enerji konusunda yapılması gereken, enerjideki statükonun bağnazlığı değil, gelişen teknolojileri şimdiden kullanabilmenin, temiz ve sürdürülebilir ve arz güvenliği olan enerji kaynaklarını Kuzey Kıbrıs insanına sunmanın siyasetini oluşturmaktır. Güneş enerjisi gelecektir, enterkonnekte sisteme bağlanmak da gelecekte olacaktır. Korkarak, korkutarak bunları önlemek olası değildir; hazırlıksız yakalanmak ise mutlak olacaktır. İlerici sol siyaset için maharet, halkı müreffeh geleceğe hazırlamak ve kazasız – belasız taşıyabilmektir.

İlerici siyasi kimlik ve söylemle, enerji konusunda statükoyu savunmak açık bir çelişkidir. İlericiler, korkularına değil umutlarına güvenir; ilericiler, korkutanlara karşı umutları için mücadele eder… İlericiler korku değil umut yayar… Korkutanlar sadece kaybetmiştir; umutları ve bilimsellik ile yola koyulanlar korkutanlardan korkmadan yolunu yürümüş, zafere ulaşmıştır.

Kıbrıs adasının geleceğinde birleşme var, kaçarı yok; bu umudu hiçbir korkutma yenemeyecek… Ama elektrik enerjisinde de, Türkiye’nin de dahil olduğu enterkonnekteye dahil olmak ve enterkonnekte sisteme Kıb-Tek tarafından güneş enerjisi ile üretilen elektriği beslemek de var; bunun da kaçarı yok; geleceğe dair bu gerçeği de hiçbir korkutma engelleyemeyecek…

Bu yazı toplam 2540 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar