'Gerçek eğitimci seyreltilmiş eğitimi hazmedemez'
Eğitim Beklemez İnisiyatifi, seyreltilmiş eğitim kararını kınadı
Eğitim Beklemez İnisiyatifi, seyreltilmiş eğitim kararını kınadı.
İnisiyatif, seyreltilmiş eğitimin pandemi ile mücadele aracı olmadığı görüşünü ifade ederek, “Yarattığınız fırsat eşitsizliğini hazmeden her ‘eğitimci’, gerçek bir ‘eğitimci’ değildir” dedi.
Eğitim Beklemez İnisiyatifi tarafından yapılan yazılı açıklamada seyreltilmiş eğitim kararının Eğitim Bakanlığı ile sendikalar arasında gerçekleşen son dakika pazarlığının sonucunda alındığı savunuldu ve “Tüm yazı ‘eğitim’ adına tek bir politika üretmeyen tüm tarafların, kendi zümresel çıkarları için çocukları heba ettiğini bildiğimizi bir kez daha yüksek sesle dile getiririz” denildi.
Açıklamada, bu kararı benimsemeyen gerçek eğitimcilerin, toplumun geleceğini düşünen politikacı ve bürokratlar ile kendi çocuğu dışında başka çocukların da geleceğini düşünen tüm duyarlı veliler ile beraber, daha iyisi için mücadele edeceği ve gelişmelerin takipçisi olmaya devam edeceğini de bildirdi.
Açıklamanın tam metni şu şekilde:
Üzgünüz çocuklar.
Biz de sizin kadardık seneler önce. Üniversite sınavına hazırlandığımız senelerde, okul yerine dershaneye gitmek zorunda kalırdık; çünkü öğretmenlerimiz sendikasının öncülüğünde “özlük hakları” mücadelesi verirdi. Eğitim Bakanlığı reddederdi. Bir ara yol bulunana kadar bizler evlerde, sokaklarda ya da özel derslerde beklerdik. Eğlenceli gelirdi derslerin kaynaması, oysa zamanımızdan, geleceğimizden ve toplumumuzdan çalındığını göremedik.
Üzgünüz çocuklar,
Büyüdük, bizler yetişkin olduk ama bu toplumda en büyük rant paylaşımlarının “eğitim” üzerinden olduğunu görmemize rağmen bunu değiştiremedik. “Hak” savunusu yapmanın “ele geçirmek” olduğunu, arada ezilenlerin asıl özne olan siz çocuklar olduğunu bile bile, bu çarkların bizler de parçası olduk.
“Kolej” derdine, sizleri dershanelere, özel derslere gönderdik. Ekonomik gücü olan kamudaki öğretmenlerden, mümkünse kendi öğretmenlerinden “özel” ders aldı. Kısa vadeli düşündük. Oysa bunun da bu çarpık sistemin bir parçası olduğunu göremedik.
Üzgünüz çocuklar,
Bazı öğretmenleriniz, gecesini gündüzüne katıp sizler için emek verdi. Dert edindi, mücadele etti, eğitti, okuttu. Bazı öğretmenleriniz ise sadece mesleği “yarım” gün olduğu için tercih etti. Sistemi sizin faydanıza olacak şekilde geliştiremedik. Siyasetçiler işine geldiği gibi davrandı, değiştiremedik.
Derken bir pandemi fırtınası esti tüm dünyada. İlk, okullar kapandı. İşyerlerimiz daha kapanmadan okullarınızdan arandık. Hepimiz korktuk, çok korktuk. Uzaktan yakından eğitimin “e”sini içermeyen bir sisteme mahkum olduk. “Napalım, geçici” dedik, kabullendik. Tüm dünya öğrenirken, biz öğrenmeyi reddettik. Biz çözüm üretmeyi beceremedik. “Bu sefer olmaz, okullar kapanmaz” dedik ve sizi her zaman en güvendiklerimize, öğretmenlerimize emanet ettik. Pandemi fırtınası büyüdü, yönetemedik; sonuçta fatura yine size kesildi. “Aşı yoksa eğitim yok dediler”, bizler sizleri evlere, bilgisayarlara, sokaklara, tamirci çıraklığına, sözde eğitime terk ettik. Gerçek kaynağı bildik, ama susmayı tercih ettik; çünkü bazı öğretmenlerimizin özel dersleri, ek gelirleri, dershaneleri vardı devam etmesi gereken… Okullar kapalı kalsın dedik.
Üzgünüz çocuklar,
Sizleri birbirinize kırdırdık. Ekonomik gücü olanlarımız, özel okullara, ek derslere koştuk. Sizi bir “uzaktan” eğitimden, diğer “uzaktan” eğitime koşturduk. Koşmayı, oynamayı, şakalaşmayı, kavga etmeyi, hata yapmayı, özür dilemeyi unutturduk. Gücü olmayanlar, vakti olmayanlarımız ya seyrettik ya da göz yumduk. Sokağa düştünüz, bir işyerine çırak oldunuz. Çünkü aşı yoksa, sizler yoktunuz. Çünkü aşı yoksa eğitim olmazdı, olamazdı. Olmadı!
Sonra sizlerin gözlerinde sönen ışığı gördük. Okulları açın dedik, dinletemedik. Test yoktu, yetersizdi, dert edinmediler, bir şey olmaz dediler ve her yeri açıp sizi umursamadılar…
Bir etkimiz olur belki dedik. Kapı kapı gezdik. Bize, aşı varsa seyreltilmişe bile gerek yok, dediler. Biz işimizin başında olmak istiyoruz, açılmasından yanayız dediler. Okullar yapıyoruz, her şey yolunda dediler. Olmadığını biliyorduk ama en “eksik” okulun bile sizin gözlerinizdeki ışığı canlandıracağını da biliyorduk. Üzgünüz çocuklar…
Üzgünüz çünkü,
Elimize yüzümüze bulaştırdık!
Üzgünüz çünkü “sendikalar” yüzümüze baka baka yalan söyledi ve bizler de onların samimiyetine inandık. Üzgünüz çünkü yetkililer, son anda yine geri adım attılar ve sizin yenilginizi dert etmediler. Siz yine rant kavgalarının malzemesi oldunuz.
Üzgünüz çocuklar; çünkü, görevleri sizi yetiştirmek olan “eğitimciler”, kendi konforlarına sizleri harcadılar. Siz öğrenmeseniz de, sokakta olsanız da, bilgisayar bağımlısı olsanız da, kilo alıp sağlık sorunu yaşasanız da onlar yarım gün çalışmalıydı. Siyasetçiler koltuklarında oturmalıydı.
Üzgünüz çocuklar, kalbiyle, yüreğiyle, emeğiyle ve özveriyle emek veren o güzel yürekli, eğitimci öğretmenlerinizi ayrı tutarak, bir kısım “öğretmen” ve yetkili sizi kendi politikalarına “meze” ettiler. Bu da siz çocuk ve gençlerin tarihinde dursun. Utanıyoruz, üzgünüz.
Eğitim Beklemez İnisiyatifi olarak, Eğitim Bakanlığı ile sendikalar arasında gerçekleşen son dakika pazarlığının sonucu olarak seyreltilmiş eğitim kararını kınar, tüm yazı “eğitim” adına tek bir politika üretmeyen tüm tarafların, kendi zümresel çıkarları için çocukları heba ettiğini bildiğimizi bir kez daha yüksek sesle dile getiririz. Seyreltilmiş eğitim pandemi ile mücadele aracı değildir; yarattığınız fırsat eşitsizliğini hazmeden her “eğitimci”, gerçek bir “eğitimci” değildir.
Geride kalan GERÇEK eğitimciler, sonraki seçim yerine toplumun GELECEĞİNİ düşünen politikacı/bürokratlar ve kendi çocuğu dışında başka çocukların da geleceğini düşünen tüm duyarlı veliler ile beraber, daha iyisi için mücadele edeceğimizi ve gelişmelerin takipçisi olmaya devam edeceğimizi bildirir; Kıbrıs Türk toplumunun geleceğini yok etme girişiminizi tarihin affetmeyeceğini hatırlatırız!
Amcaoğlu, seyreltilmiş olarak başlayacak ilkokulları açıkladı