1. YAZARLAR

  2. Asım Akansoy

  3. Gerçekleri konuşalım mı?
Asım Akansoy

Asım Akansoy

SİYASET MEYDANI

Gerçekleri konuşalım mı?

A+A-

Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, 12. Büyükelçiler Konferansı’da yaptığı konuşmada, “Bugüne kadar siyasi eşitliği kabul etmediler. Siyasi eşitliğin olmadığı yerde egemen eşitlik olmalıdır. Kıbrıs Türkü artık sırf müzakere etmek için masaya oturmayacaktır. Son seçimlerde de bu mesajı açıkça verdiler.” diyor.

Elbette siyasi eşitlik konusu Kıbrıslı Türkler için oldukça önemli bir konudur. Bugüne kadar görev yapmış tüm Kıbrıslı Türk toplum liderleri bu konuya özel bir önem vermiş.  R.R.Denktaş siyasi hayatı boyunca ağırlıklı olarak ayrı devlet hayalinin karşılığı olan egemen eşitliği savunmuş, görevinin ilk yıllarında ise siyasi eşitlikle ilgili hassasiyetini dile getirmiştir. Kıbrıs sorunu müzakereleri bağlamında yerleşmiş BM parametreleri çerçevesinde siyasi eşitlik tanımı, “tüm federal hükümet organlarında ve yönetimde tam sayısal eşitlik anlamına gelmemekle birlikte, federal hükümetteki tüm organlarda ve karar alma mekanizmalarında iki toplumun etkin katılımı; federal hükümetin bir topluma karşı kararlar almasını önleyecek koruyucu önlemlerin alınması ve iki Kurucu Devletin güç ve yetkilerinin aynı olması ve eşit olmaları” şeklindedir. (Bkz: BM Genel Sekreteri’nin S/21183 rumuz ve 8 Mart 1990 tarihli Kıbrıs raporu). 

Biz siyasi eşitlik derken, yukardaki yaklaşımı dikkate alıyor ve kabul ediyoruz. Sayın Çavuşoğlu’nun görüşü nedir, bilmiyoruz.

İkinci bir konu, Kıbrıslı Türkler çok uzun süreden beridir, “sırf müzakere etmek için” masada bulunmamaktadır. Ne Talat, ne Eroğlu ne de Akıncı bu yönde bir duruş içerisinde olmadı ! Denktaş’ın “oyalamak” adına yani sırf masada bulunmak adına görüşmelere kullandığı, kendi anılarında var.

Özellikle Talat ve Akıncı, karşı tarafı BM kapsamına gelmesi yönünde zorlayan bir strateji ile hareket etmişler, yol almışlardır. Karşılıklı kabul edilebilen ve Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını kapsamlı bir şekilde savunan yegane modelin BM parametreleri üzerinden şekilleneceği gerçeğinden hareketle yoğun bir uğraş içerisinde oldular. O kadar ki, Crans Montana sonrası Sayın Akıncı müzakerelerin sıfırdan başlamasını kabul etmeyerek, pozisyonunu korudu ve müzakereci atamadı. Süreci “3’lü Toplantı”ya taşıdı ve kazanımları bağladı, kayıt altına aldı. Talat da aynı şekilde güçlü bir duruşla masada süreci yönetti, savrulmadı. Eroğlu’nun 11 Şubat 2014 ortak açıklamasını yapmış olması da oldukça önemlidir. 

Dolayısıyla Kıbrıs müzakere tarihini biraz bilenler, “artık sırf müzakere etmek için masada olmayacağız” görüşünün bir karşılığı olmadığını çok iyi bilirler. 

“Siyasi eşitliğin olmadığı yerde egemen eşitlik olmalıdır” görüşünün de bir karşılığı yoktur. Çünkü bugüne dek, Kıbrıs Rum tarafının siyasi eşitliği reddettiğini Resmi olarak duymadık. Doğrudan yapılan görüşmelerde de siyasi eşitlik konusunda asla bir itiraz beyan edilmiyor. BM parametreleri bağlamında siyasi eşitliğe itiraz olduğunu söylemek kanımca doğru değildir. 

Egemen eşitliğe dayalı bir çözüm, iki ayrı egemen yapının eşit ortaklığı demektir. Peki, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin KKTC’yi tanıması nasıl olacak? Böyle bir görüş, irade, düşünce var mı? Güney Kıbrıs’ın sosyo kültürel ve siyasal yapısını bilenler için yoktur. Dolayısıyla egemen eşitlik tartışma dışında bir konudur. Bu tür bir olasılık söz konusu değildir. Ne orta ne de uzun vadede. 

Siyasetin toplumsal karşılık bulması ancak ve ancak gerçeklere dayanması ile mümkündür. 

Sayın Tatar’ın kimlerin yüksek gayreti, müdahalesi ile Cumhurbaşkanı seçildiğini hepimiz biliyoruz ve bunu, kendisinin görev süresi boyunca asla unutmayacağız. Bir halkın iradesi ve haysiyeti, dönemsel tercih ve reflekslerden çok daha değerlidir, unutulmamalıdır. Dolayısıyla, halkımız “son seçimlerde bu yönde bir mesaj” vermemiştir. 

“3’lü Toplantı”da taraflar üç nokta üzerinde anlaşmıştı.

1- BM parametreleri çerçevesinde yürütülen müzakere sürecinde varılan mutabakatlar

2- 11 Şubat 2014 tarihli Eroğlu-Anastasiadis ortak açıklaması

3- 30 Haziran 2017 tarihli Guterres çerçeve belgesi

Kıbrıs sorunu, çözüm ile ilgili BM GK kararları ve yukarıdaki üç madde kapsamında son noktaya gelmiş bulunmaktadır. Bundan sonra müzakere değil karar verilmelidir; eğer üstteki üç maddeye onay veriliyor ise…

Siz bu üç maddeyi kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? 

Soru budur, konu başka birşey değil. 

Bu yazı toplam 2330 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar