Geri bıraktırılmışlığın yalanlarının ifşası!
İfşa, gizli bir şeyin açığa çıkarmadır…
Bugün, KKTC’de veya Kuzey Kıbrıs’ta geri bıraktırılmışlığın gizlenmeye çalışılmasının yorumlarını yazmaya çalışacağım…
-*-*-
Önce, geçtiğimiz Cuma günü Mesarya Belediye Başkanı Ahmet Latif’in basın toplantısı sırasında, meslek büyüğümüz Akay Cemal’ın bir sorusu üzerine aklıma gelen konudan başlayayım…
-*-*-
Akay cemal, Mağusa Lefkoşa anayolu üzerindeki Ulukışla Kavşağı’nın “ölüm kavşağı” olduğunu hatırlatan bir soru sordu…
Başkan Ahmet Latif, “… sadece o kavşak değil ki, yol boyu hepsi aynı” gibisinden bir cevap verdi!
-*-*-
Girne – Lefkoşa, Mağusa – Lefkoşa anayolları üzerinde, köylerden, ara yollardan ana yollara çıkışların tümü, geri bıraktırılmışlığın ve haliyle artan araç ve sürücü sayısıyla birlikte de “ölümlü kaza riski yüksekliğinin” bir ifşasıdır!
-*-*-
Bu ülkede yollar, çok ciddi anlamda geri bıraktırılmıştır…
Elbette sadece şu andaki ilgili bakanın tek başına sorumluluğu söz konusu değildir ama aynı bakana, “en başarılı bakan ödülü” vermek de, aslında geri bıraktırılmışlığın veya geri kalmışlığın en basit göstergelerinden biridir…
-*-*-
Yine aynı basın toplantısında, “futbol sahalarımız” genelinde, Lisi ya da 1974 sonrası değiştirilmiş ismiyle Akdoğan köyündeki “stadyuma” bakalım…
-*-*-
Bu saha, 1974 öncesinden ışıklandırılmıştı; çimlendirilmişti…
Şu anda spor dairesi kontrolünde, çöplük!
-*-*-
Spor tesisleri anlamında, 1971 Kıbrıs’ının gerisindeyiz!
-*-*-
Ve ne acıdır, bırakın dış temas zavallılığını; okul sporlarında, kulüpler arası basketbol, voleybol ve atletizm gibi geçmişin çok takımlı, çok katılımlı ulusal müsabakalarında da ciddi anlamda gerileme söz konusudur…
-*-*-
Çok övündüğümüz turizm mi?
Şu anda, Türkiye, Güney Kıbrıs gibi ülkelerle rekabet edemiyoruz ve gayet nettir; Türkiye’den özellikle hafta sonu kumara gelenler dışında, “turist” olarak gerçekten kabul edilebilecek “özellikle Avrupalı”ların sayısı, bir elin, hadi bilemediniz on elin parmaklarını geçmez…
-*-*-
Haaa, gelenlerin de Larnaka ve Baf’ı kapı olarak kullanıyor olması, ayrı bir yenilgi, ayrı bir geri kalmışlıktır!
-*-*-
Ersin Tatar, turizm yanında inşaatta da çok ciddi ilerlediğimizle övünür!
Acın da genne!
-*-*-
Hangi inşaat?
Neredeki inşaatlar?
Girne’nin ve İskele’nin betona gömülmesi mi başarı?
Yoksa, yılardır Girne’de, birkaç yıla kadar da İskele’de, denize akıtılan kanalizasyondan dolayı yüzememek mi başarı?
-*-*-
Narenciye üretimi ve ihracatı!
Nereden nereye geldik!
Londra’da Cyprfurvex’in ofisinin olduğu, Asil Nadir’in sattığı portakalları Mağusa Limanı’na taşıyan kamyonların bir ucu limandayken, öteki ucunun Angastina’da olduğu günleri de gördü bu memleket!
-*-*-
Haaa Rum – Yunan ambargosunu mu anlatacaksınız?
Defalarca söyledim; eğer biri size ambargo uyguluyor ve bunu kaldırmayı başaramıyorsanız, siz yenik, onlar galiptir!
-*-*-
Su yönetimi…
1974 sonrasının “en salya” yönetimini su konusunda sergiledik…
Suyu yönetemedik…
Türkiye’den çok önemli ve çok değerli bir projeyle su getirdik ama “ya koparsa!” endişemiz asla bitmeyeceği gibi; getirdiğimiz bu suyu da doğru bir şekilde yönetemiyoruz; içemiyoruz, tarımda da kullanamıyoruz!
-*-*-
Eğitim mi?
Eğitimde, parmakla gösterilen bir toplum, şu anda sahte diplomalarla, insan kaçakçılığında aracı olarak kullanılan üniversitemsi ahlaksızlıklarla anılıyor…
Ve ilginçtir, sahte diploma verenlerin de; üniversitemsi ahlaksızlıkların sahipleri de, 1974’teki kurtarıcının ülkesinden geliyor!
Aaa Serhat ayrımcılık yaptın, baksana tutuklananlar hep Kıbrıslı!
-*-*-
Dün de yazdık; gerek tutuklananalar, gerekse yönetenler; onurunu ve gururunu, çoktaaaan çıkara teslim etmiş işbirlikçiler olmanın ötesinde değildir!
-*-*-
Sağlık mı?
Lütfen anlattırmayın!
Sağlık dedik mi, bir türlü bitmeyen ya da 68 milyon TL’ye bitecekken, şu ana kadarki masrafı 500 milyon TL’ye çıkmış Yeni Girne Hastanesi, tamamen terkedilmiş Güzelyurt Hastanesi, atıl durumdaki AMATEM binası ve Lefkoşa’ya yapılacağı söz yıllardır edilmiş 500 yataklı yalan aklıma gelir!
-*-*-
Hastanemiz yok, okullar Rum’dan kalma ve çöküyor, yollar malumunuz ama Külliyemiz tam gaz!
O külliye bile, ahlaksızlığın, geri bıraktırılmış cehaletin en görkemli ispatından başka bir şey değildir!
Ayran yokken içmeye, atla gitmektir kişnemeye!
-*-*-
Neymiş?
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bizi Türk Devletleri Teşkilatı’nın toplantısına davet etmiş!
Bu mu?
Başarı bu mu?
-*-*-
Yoksa “Türkiyeli anne veya babası olanlarımızın Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu almak için parçalanıyor olması mı” başarı?
-*-*-
KKTC’nin Cumhurbaşkanı, İngiliz vatandaşı!
Bu mu başarı?
KKTC’nin Cumhurbaşkanı’nın da kabinesinin de (Herhalde Erhan Arıklı ve Dursun Oğuz hariç) tamamının Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu taşıması mı başarı?
-*-*-
Peki, bütün bu “inkar edilemez” gerçekler ya da milliyetçi gazla savunulan yalanların Türkiyeli yöneticiler ve Tatar gibi yetkili kişiler tarafından abartılı bir şekilde “başarı” gibi propagandasının yapılmasının sebebi nedir?
-*-*-
Gayet basittir bu sorunun yanıtı!
Bahsettiklerim, Kıbrıs’ta çözüm istemiyor!
Çünkü olası çözüm…
Lütfen cümleyi siz tamamlayın, yazmaktan usandım!
-*-*-
Kuzey Kıbrıs, bilerek ve isteyerek geri bıraktırılmıştır…
Bilerek ve isteyerek, önce nüfusu, sonra kültürü yok edilmiştir ve şu anda işbirlikçi çıkar gruplarının da işbirliği ile “toplumsal varlığı” yok edilmek üzeredir…
-*-*-
Siz hala bütün bunlara “başarı” diyorsanız, diyeceğim bir şey yoktur!
Bir şekilde başımızın çaresine bakacağız!
Ya bazıları gibi satılanlarımız olacak; ya bazıları gibi kaçmaktan başka çözüm bulamayanımız olacak; ya da gidip Güney’de ozmosis!
Peki, bunca şehidimiz?
Niye ölmüşlerdi?
Evlatları, torunları, torun çocukları uğruna öldükleri topraklardan kovulsun diye mi?