1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. GERİ DÖNÜŞ YOK: KÜRESEL BİR EĞİLİM OLARAK SUYUN YENİDEN BELEDİYELERİN YÖNETİMİNE GEÇMESİ
GERİ DÖNÜŞ YOK: KÜRESEL BİR EĞİLİM OLARAK SUYUN YENİDEN BELEDİYELERİN YÖNETİMİNE GEÇMESİ

GERİ DÖNÜŞ YOK: KÜRESEL BİR EĞİLİM OLARAK SUYUN YENİDEN BELEDİYELERİN YÖNETİMİNE GEÇMESİ

GERİ DÖNÜŞ YOK: KÜRESEL BİR EĞİLİM OLARAK SUYUN YENİDEN BELEDİYELERİN YÖNETİMİNE GEÇMESİ

A+A-

Feminist Atölye (FEMA)
[email protected]


Dünya çapında şehirler, bölgeler ve ülkeler suyun özelleştirilmesi meselesine artık bir son vermeyi ve su ve hıfzıssıhha yönetimi üzerindeki kontrolü geri alarak bu hizmetleri “yeniden belediyeleştirmeyi” seçiyorlar. Birçok durumda bu, özel işletmecilerin vaatlerini yerine getirmemelerine ve önceliklerinin insan değil kâr olmasına verilen bir yanıt olma niteliği taşıyor. Son 15 yılda, hem Kuzey hem de Güney’de bulunan 35 ülkede, en az 180 adet suyun yeniden belediyeleştirilmesi olayı gerçekleşti. Bunların arasında Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’dan kamuoyu tarafından da iyi bilinen örnekler yer alıyor. Bu hizmetlerin yeniden belediyeleştirildiği büyük şehirler arasında Accra (Gana), Berlin (Almanya), Buenos Aires (Arjantin), Budapeşte (Macaristan), Kuala Lumpur (Malezya), La Paz (Bolivya), Maputo (Mozambik), ve Paris (Fransa) bulunuyor. Buna karşın, aynı dönemde az sayıda büyük şehirde su ve hıfzıssıhha hizmetlerinin özelleştirilmesi olayı da yaşandı: Örneğin büyük eleştiri ve muhalefetle karşı karşıya kalan Nagpur (Hindistan) ve Jeddah (Suudi Arabistan). Özelleştirmenin ve kamu-özel işbirliklerinin (PPPs) otuz yıldan daha uzun bir zamandır uluslararası finans kuruluşları ve ulusal hükümetler tarafından acımasızca teşvik ediliyor olmasına rağmen, suyun yeniden belediyeleştirilmesi, artık bir daha ortadan kaybolmayacak bir politik seçenek haline gelmiş görünüyor. Özelleştirilen su yönetiminin yarattığı ortak sorunlar – altyapı yatırımlarının yapılmamasından, fiyatların yüksek olmasına veç evresel zarara kadar – ile ilgili doğrudan deneyimler, toplulukları ve politika yapıcıları, kamu sektörünün yurttaşlara daha kaliteli hizmet verdiğine ve suyu bir insan hakkı olarak teşvik ettiğine ikna etti. Biçimi ve çapı ne olursa olsun, yeniden belediyeleştirme genel olarak suyun özelleştirilmesine ve kamu-özel işbirliklerinin (PPPs) sürdürülemezliğine verilmiş kolektif bir yanıttır. Özelleştirme rağbet görmediği için, özel su şirketleri pazarlama propagandalarını halkın, bayilik, uzun sureli kira sözleşmesi ve kamu ile özel sektör arasındaki diğer işbirliği biçimlerinin özelleştirme ile bir ilgisi olmadığına inanmalarını sağlayacak şekilde kullanmaya başladılar. Ancak bu doğru değil. Aslında bütün bu terimler hizmetlerin yönetiminin kontrolünün özel sektöre geçmesi anlamına geliyor. Politika yapıcılar, suyun özelleştirilmesinin yüksek maliyetinin ve risklerinin farkında olmak zorundalar. Dolayısıyla suyun yeniden belediyeleştirilmesini seçen, demokratik bir şekilde hesap verebilir ve etkili bir kamusal su yönetimi geliştirmek üzerine çalışan kamu otoritelerinin deneyiminden öğrenecekleri çok şey var.

1) Suyun yeniden belediyeleştirilmesi gelişmekte olan bir küresel eğilimdir
Ekim 2014 itibariyle, 2000 ile 2014 yılları arasında, dünya çapında bilinen suyun yeniden belediyeleştirilmesi vakalarının sayısı 180’e ulaştı. Gelir düzeyi yüksek ülkelerde – yerel otoritelerin yararlandığı yönetim kaynaklarının daha fazla olduğu ve çok taraflı kalkınma bankalarının koşullu olarak borç verme muamelesine daha az maruz kalan – şimdiye kadar 136 örnek bulunurken, düşük ve orta gelirli ülkelerde 44 vaka tespit edildi. Küresel Kuzey’de su hizmetlerini yeniden belediyeleştiren şehirlerin arasında Paris (Fransa), Berlin (Almanya) ve Atlanta, Indianapolis gibi büyük ABD şehirleri yer alıyor. Paris gibi sembolik gücü yüksek şehirlerin ötesinde, çok sayıda daha küçük belediye de kamu kontrolünü tercih ediyor: Örneğin, sadece Fransa’da 50’den fazla belediye özel şirketlerle olan kontratlarını iptal etti ya da bunları yenilememeye karar verdi. Küresel Güney’de de yeniden belediyeleştirme, önceden suyun özelleştirilmesine öncülük eden Buenos Aires (Arjantin), La Paz (Bolivya), Johannesburg (Güney Afrika), Dares Salaam (Tanzanya) ve Kuala Lumpur (Malezya) gibi yerleri içeriyor.

2) Yeniden belediyeleştirme hızı çarpıcı biçimde artıyor
Gelir düzeyi yüksek ülkelerdeki vaka sayısı belirgin bir hız artışını gösteriyor: 2005-2009 arasında sadece 41 yeniden belediyeleştirme olayı gerçekleşirken bu sayı 2010- 2014 arasında 81’e çıktı. Dolayısıyla geçtiğimiz son beş yılda yeniden belediyeleştirme hızı iki kat arttı. Bu eğilim Fransa gibi ülkelerde daha da güçlü: Fransa’da 2005- 2009 arasında 8 yeniden belediyeleştirme olayı yaşanırken, 2010’dan bu yana, bu rakam 33’e çıktı. Özellikle 2010 yılında Paris’te yaşanan ve çok gündeme gelen yeniden belediyeleştirme vakası, hem Fransa’nın içindeki hem de İspanya gibi ülke dışındaki belediyeleri çok etkiledi.

3) Yeniden belediyeleştirme nedenleri evrensel
Suyun özelleştirilmesinin yerine getirmeyi başaramadığı ve dolayısıyla yeniden belediyeleştirmeye neden olan faktörler arasında şunlar yer alıyor: Özel şirketlerin kötü performansı (örn. Dar es Salaam, Accra ve Maputo’da), yetersiz yatırım (örn. Berlin, Buenos Aires), işletme maliyeti ve fiyat artışı konusundaki anlaşmazlıklar (örn. Almatı, Maputo, Indianapolis), giderek artan su faturaları (örn. Berlin, Kuala Lumpur), özel işletmecileri izlemenin zor olması (Örn. Atlanta), mali şeffaflığın olmaması (örn. Grenoble, Paris, Berlin), işgücü kesintileri ve hizmet kalitesinin düşüklüğü (örn. Atlanta, Indianapolis).

4) Yeniden belediyeleştirme su hizmetlerine erişimi ve bu hizmetlerin kalitesini arttırıyor
Suyun yeniden belediyeleştirilmesi, özel sektörün vazgeçilmez şartı olan kâr maksimizasyonunu ortadan kaldırarak su hizmetlerine erişimi kolaylaştırıyor ve bu hizmetlerin kalitesinin artmasına yol açıyor. Kamu su hizmetlerinin kalitesinin, özel sektörün verdiği su hizmeti ile eşit ya da ondan daha iyi ve fiyatların daha düşük olması durumu Paris (Fransa), Arenys de Munt (İspanya) ve Almatı (Kazakistan) gibi çok çeşitli örneklerde görülebilir. Grenoble (Fransa), Buenos Aires (Arjantin) ve Arenys de Munt (İspanya) örneklerinde olduğu gibi, bazı durumlarda da yeni kamu işletmecilerinin su sistemlerine yapılan yatırımları büyük ölçüde arttırdığı görülüyor. Suyun yeniden belediyeleştirilmesinin toplumsal faydaları Arenys de Munt (İspanya) örneğinde izlenebilir. Burada, yerel yönetim ve yeni kamu işletmecisi, düşük gelirli hanelerin de suya erişimini sağlamak için fiyat sistemini yeniden yapılandırdı. Buenos Aires’de (Arjantin) suya herkesin erişimini sağlamayı başarmak, yeni kamu operatörü AySA’nın birinci önceliği ve AySA, altyapı yatırımlarını büyük ölçüde arttırmış durumda. Yeniden belediyeleştirmeden bu yana AySA, hizmete erişimi geliştirmek amacıyla, şehrin yoksul bölgelerine hizmet veren çalışanlara yönelik eğitim programlarını arttırdı.

5) Kamu-kamu işbirliği yeniden belediyeleştirme çabalarını destekleyebilir
Kamu su işletmecileri ve ulusal ve bölgesel ortaklıklar, yeniden belediyeleştirme süreci yoluyla, giderek birbirlerine daha çok yardımcı olmaktadırlar. İspanya’da, bölgesel kamu şirketi Aguasdel Huesna (Andalusia) 22 belediyedeki yeniden belediyeleştirme işlemini gerçekleştirdi. Paris ve Grenoble’de yeniden belediyeleştirilen su işletmeleri, su hizmetlerini yeniden belediyeleştirme ve geliştirme konusunda Fransa’daki diğer yerel yönetimlere yardımcı oldular. Fransa’daki yerel yönetimler ve kamu su işletmecileri, yerel yönetim ve kamu girişimi ortaklıkları tarafından gerçekleştirilen yeniden belediyeleştirme konusunda karşılıklı bilgi ve deneyim paylaşımından faydalandılar. Katalonya’daki yerel kuruluş CONGIAC da, Arenys de Munt’un yeniden belediyeleştirilme sürecinde, kararın alınmasından uygulamaya kadar önemli bir rol oynadı. Dünyanın başka yerlerinde de buna benzer örnekler var: Kamu-özel işbirliğinin başarısız olmasının ardından Mozambik hükümeti, Hollandalı bir kamu su şirketiyle kâr amacı gütmeyen ve yerel kapasite geliştirmeye odaklanan bir ortaklık kurdu. Kamu-kamu ortaklığının bir parçası olarak kamu su şirketleri ile işbirliği yapmak, oldukça maliyetli olan kamu-özel işbirliğine karşı uygun bir alternatif ve kamu su otoritelerine hizmetleri geliştirmede yardım etme noktasında en verimli yol.


(Kaynak: Public Services International Research Unit (PSIRU), Transnational Institute (TNI) ve Multinational Observatory)

 

------------------------------------------------------------------

SISTER SPEAK TO ME 3

Feminist Atölye olarak her yıl 8 Mart haftasında düzenlediğimiz Sister Speak to Me söyleşi dizisinin bu yılki konuğu Erato Kozakou Markoulli. Kıbrıslırum kız kardeşlerimizin Kıbrıs Sorunu başta olmak üzere, ortak olarak yaşadığımız ve deneyimlediğimiz sorunlara dair düşüncelerine ve görüşlerine ses vermek amacıyla düzenlediğimiz Sister Speak To Me söyleşisinin bu yılki başlığı “Birleşik Kıbrıs’ta Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Kadınlar Geleceği Kuruyor”. Söyleşinin çevirisini FEMA aktivisti ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Teknik Komitesi üyesi Doğuş Derya’nın yapacağı bu söyleşimize hepinizi bekleriz.
Tarih: 7 Mart 2016
Saat:19.00
Yer: KTAMS

Bu haber toplam 2118 defa okunmuştur
Gaile 357. Sayısı

Gaile 357. Sayısı