Geyik Kenesi
Geyik kenesini bilir misiniz?
Kuzey Amerika’da bulunur. Havalar ısınınca otların uç kısımlarına çıkarak, Alaska geyiklerinin gelmesini beklerler. Geyikler gelir gelmez üzerlerine yapışarak kanlarını emmeye başlarlar. Konakladığı hayvana hiçbir faydası yoktur. Önemli olan kendi çıkarıdır. Ve bu çıkarlar bazen hayvanı zayıflatır, bazen de öldürür. Emecek kan kalmayınca da başka bir geyik bulurlar.
Bu keneler öyle marifetlidirler ki geyiklerin geldiğini nefes alıp vermelerinden anlarlar. Havaya yaydıkları karbondioksit keneleri harekete geçirir.
Bir anda yaşamak için alınan nefes, başkalarının kanını emme müjdesine dönüşür.
Ülkemizde geyik kenesi ya da yakın akrabaları var mı bilemiyorum. Ama yerli kene var.
***
2009’dan beri siyaset sahnesinde neler oluyor!?
Eroğlu, cumhurbaşkanı seçildikten sonra tarafsız kalacağına UBP’nin içine önce burnunu, sonra da elini, kolunu, ayaklarını... soktu; karıştırıyor.
Neden? Tekrardan cumhurbaşkanı olmak için...
Hedef belli 83 yaşına kadar cumhurbaşkanı olmak.
Öte yandan Başbakan, “Silihtar’da oturmakla dava yürütülmez.” diyerek cumhurbaşkanının işlerine karışıyor. Kıbrıs sorununda rol almaya yelteniyor...
Ülke gündemine yansıyan açıklamalara bakalım:
“Kurultay’da bir resmimi bile asmadılar.”
“Önündeki pilava baksın.”
“Elinden tuttum.”
“Hafıza kaybı var.”
Öteki da diyor ki “Tırnaklarımla geldim.” Hedef belli; 75 yaşında cumhurbaşkanı olmak ve 85 yaşına kadar kalmak.
Bu tartışmaların; elinden, ayağından tutmanın, bir yerlere tırnaklarınla gelmenin topluma ne faydası var. Kişisel hayat hikayeleri ve hedefler anlatılıyor. Toplumsal olana dair bir anlam yok. Düşünsel gelişmeye bir katkı yok.
Sekizler hareketi başgösterdi. Kurultaydır, mahkemedir derken şimdi başka bir partiye geçiyorlar ve geride kalanları suçluyorlar. Peki farkınız nedir? Yok... Tümü de seçimlere katılmayı garantiledi. Ama seçilirler mi bilinmez.
Şimdi de “UBP’nin oyları, DP’ye mi, DP’nin oyları UBP’ye mi kaydı?” tartışmasıdır başladı gider... Ne fayda?
Oysa birey düşünceleriyle, fikirleriyle kurumsal ve toplumsal gelişmeye katkı sağlamalıdır. Düşünce önde olmalıdır. Toplumsal ve kurumsal olan önde olmalıdır. Bireysel hedefler ve çıkarlar değil.
2009’dan beri yapılan tartışmalar ülkeye herhangi bir fayda sağlamadı. Zamanımız, emeğimiz ve enerjimiz boşa harcandı.
Bu tartışmalar yerine orta sınıfın sosyal ve ekonomik refahı nasıl geliştirilebilir, eğitimde fırsat eşitliğine nasıl yaklaşılabilir, gelir dağılımında adalet nasıl sağlanabilir, insan gücü ve kaynakları nasıl geliştirilebilir, kültür düzeyi nasıl artırılabilir... gibi konular tartışılabilirdi. Düşünceler, kurumsal ve toplumsal olan ön plana çıkarılabilirdi.
***
Milletvekilliği , belediye başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı seçim sürecine giriliyor. Bu süreç gerek partilerdeki, gerekse devlet kurumlarındaki ve zihinlerdeki ‘koltuk keneleri’nden kurtularak toplumsal değişim ve gelişmenin önünü açacak fırsata dönüştürülmelidir.