1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. “Gezi” eylemleri sıkıştırılmış korkutulmuş kedi tepkisi
Fatma Azgın

Fatma Azgın

“Gezi” eylemleri sıkıştırılmış korkutulmuş kedi tepkisi

A+A-

Hayatım boyunca hep “kendi gelen” kedilerim olmuştu.. ilk kez özel bir kediye sahip oldum. Her şeyin bir ilki varmış, bu güne nasipmiş..

Çarşamba akşam üzeri, eczanemin önünde park edilmiş arabamın altına küçücük bir kedi sığındı. Ciyak ciyak ağlıyordu..Onu almaya çalıştık gelmedi..Bir ara kaçtı sandık..Eczaneyi kapayıp eve doğru yol alınca arabanın içinden haykırır şekilde kedi miyavlaması geldi. Biraz sürüp, gençlerin durduğu bir market önüne park ettim..Yardım istedim..Arabanın altındaki bazı boşlukların içine girmişti. Makinede değildi ama nerede olduğunu göremiyorduk. Eve kedi ağlamaları içinde zor gittim..Arabayı bahçeye park ettim..Ağlıyor ama dışarı çıkmıyordu..
Sabah kalkıp işe gitmek için arabayı çalıştırdığımda kedinin miyavlamasını duydum. Hala arabadaydı..Araba servisine gidip yardım istemeyi düşündüm. Randevularım vardı, işe geldim arabanın kapağını açtım, ses var görüntü yok..Sonra bir arkadaş geldi. Tertemiz giyinmiş..Belli ki havyansever birisiydi..Gazete serdik, arabanın altına yattı, kediyi bulup çıkardı. Acele süt ve kedi maması aldık tam yemeye başlamıştı ama korkup kaçtı gitti.. Peşinden gidip mamasını götürdük..Bir süre sonra arabama dönüp altına yerleşti..Öğlen ayrılırken kara-kara düşünürken kedisever Hüray geldi. Arabayı açtık, eliyle aldı çıkardı.. Ona yuva olacak bir kutu hazırladı. Eve giderken ona mamalar aldım, götürüp yuvasını bahçeye koydum..
Bu kedi bana gönderilmişti..Kaçtı kaçtı, tekrar yuva bellediği arabama döndü. Yanacak, açlıktan ölecek sanmıştım..Kurtulmasını istiyordum..Onu alıp bakmaya söz verdim. Hikayemiz şimdilik “mutlu son” ile bitti. Adını Gezi koydum..Hüray kurtardığı için soy ismi yaptım..

Bugünkü yazımı, İstanbul Taksim Gezi eylemleri ile sivil toplumun patlaması konusunu işlemeye karar vermiştim.
Tıpkı bizim kedicik gibi, korku, endişe ve baskı sonucunda isyan eden, salim bir liman arayan insanların başkaldırısı. Üst üste gelen emirlerden, kurallardan, özel yaşamı kısıtlayıcı öğüt ve yasalardan sıkılmış insanlar..
Tayyip Erdoğan’ın Türkiye için yaptığı atılımları kimse inkar etmiyor. Ama insan ve toplumu memnun etmek otomatik ya da mekanik bir şey değildir. İnsanların özel yaşamları, duyguları, istekleri ve özgürlükleri de önemlidir.. Genç Türkiye nüfusu, kendilerinden kaç kuşak büyük insanların, zamanın ruhunu ve tavrını anlamayıp eski usullerle yönetmesine bir süre tahammül edebilirler ama sıkıntı doyum noktasına ulaşınca patlama başlar. Bir odaya sıkışmış kedi gibi camlara tırmanır, perdeleri yırtar, vazoları, eşyaları kırar..Kapıdan veya pencereden atlayıp özgürlüğe kavuşmak ister..

“Yalancı” demokrasinin hüküm sürdüğü ülkelerde yöneticiler, uzlaşma, orta yolu bulma ve halkı anlama diye bir kültüre sahip değildirler. Politikayı, kavga, saldırı ve iktidar saltanatı olarak görürler. Halka hep emir vermeyi severler.
Halen devam eden tepki ve eylemlerin belki bir hükümet değişikliğine kadar gitmeyecek ama AKP hükümeti, başbakan ve kurumları aynı sertiğe devam ederse, özgürlüğü Gezi parkında tatma provası yapan insanları kontrol etmek mümkün olmayacaktır. 

Bizim buralardaki durum da “anaya” benzer şekilde gidiyor. Başbakan, kendi partisindeki milletvekillerini önemsemedi, dinlemedi, orta yol bulmadı. Başbakan partisindeki muhalif milletvekillerini partiden atacaktı, onlar da muhalefetle birleşip hükümeti devirdi.
Bizim başka temel sorunlarımız vardır. Ülkemizde “azınlık” haline düştük..Belki bu aralar patlama olmaz ama er veya geç, buranın yerlileri, Gezi Parkı eylemlerinde olduğu gibi barışçı bir özgürleşme provasına girişebilir.
Bu eğilimi hissetmeyen, anlamaya çalışmayan ve nüfusa her gün müdahale eden  buranın ve Türkiye’nin politikacıları bir gün bu deneyimi tadabilirler..

Bu yazı toplam 2365 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar