Gıdada, eğitimde ve sağlıktaki pahalılık ateşi, halkı cayır cayır yakıyor
KKTC’de 2024 yılı toplam enflasyon oranı yüzde 53.29 olarak gerçekleşti. Geçen yıla göre, daha az olsa da, yine son yılların en yüksek enflasyon oranlarından biri ile yılı kapadık.
Yıllık gıda enflasyonu da yüzde 51,62 olarak gerçekleşti. Genel enflasyon oranına yakın bir oran. Gıda enflasyonunun yüksekliğini, 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını kapsayan açlık sınırında da görüyoruz.
Açlık sınırı, Aralık ayı sonunda, aylık 27 bin 567 TL’ye yükseldi. Gıda harcamalarına bile yetmeyen asgari ücretle, dar gelirliler nasıl geçinecek acaba?
Öte yandan, sağlık ana grubundaki ürünlerin yıllık ortalama fiyat artışı da yüzde 73.13’ e, eğitim ana grubunda ise yıllık fiyat artışı yüzde 99.32‘ye yükselmiş durumdadır. Eğitim ve sağlık ana grupları enflasyonu, genel enflasyon oranının çok üstündedir.
1 yıl içinde, eğitim ana grubundaki en yüksek artışlar, özel üniversite ücretinde yüzde 147, özel lise ücretinde yüzde 112 ve özel ilkokul ücretinde yüzde 115 olarak görülmüştür… Bunlar yanında, roman, öykü kitapları fiyatları da yüzde 95 artmıştır.
Sağlık ana grubunda, 1 yıl içindeki en yüksek artışlar, yüzde 201 ile şeker hastalığı ilaçları, yüzde 180 ile sağlık sigortası ve yüzde 116 ile özel hastane ameliyat ücretinde görülmüştür.
Yaşanan pahalılığı önlemek için özellikle; gıda, ilaç, eğitim ve temizlik malzemelerinde KDV ve fon indirimleri yapılması gerekmektedir. Ancak bu indirimler gerçekleşmediği için, son yıllarda yüksek enflasyon ortamında yaşamak zorunda kalıyoruz.
Buna rağmen, Hükümet’in, KDV oranlarını yükseltmeye kalkması, ayrıca, ithalatta alınan fonların artırılması da, tam anlamıyla hayatı daha da pahalılaştırmaya ve çalışanlarla, emeklilerin satın alma gücünü düşürmeye yönelik icraatlardır.
Bu uygulamalardan vazgeçilmezse, atılan taş, ürkütülen kurbağaya değmeyecek; elde edilmesi düşünülen gelirler maalesef gerçekleşmeyecek, piyasa daha da pahalı olacak, talep azalacak, dar gelirlilerin satın alma gücü düşecek ve alışverişler daha da fazla güneye kayacaktır.
Yaşanan yüksek enflasyon oranları karşısındaki temennim, sağlıkta ilaç eksikliklerinden ve devlet okullarında konteyner sınıflardan ve okullardaki eksikliklerden kurtulmamızdır.
Ülkemizdeki gıda ürünlerinin fiyatlarının aşırı yükselmesi, özellikle, patates, domates ve et fiyatlarının çok artması halkın tepkisini çekmiştir. Zira, bu ürünlerde kendi kendine yeten ve geçmişte bu ürünleri ihraç eden bir ülkeydik.
Et fiyatlarındaki yükselişten dolayı, tüketim Güney’e kaymış durumdadır. Halbuki, Güney’den veya başka ülkelerden karkas et ithalatı yapılsa ve kaçakçılık önlense, devlet de vergi geliri elde edecektir. Ayni zamanda, hayvancılara teşvikler de artırılıp, et fiyatlarının dengeye gelmesi sağlanabilir.
Ülkemizde yetiştirilen tarımsal ve hayvansal ürünlerin fiyatlarının aşırı yükselmesinin temel nedenleri, üretim miktarının düşmesi, girdi maliyetlerinin yükselmesi, devlet desteklerinin yetersiz kalması ve üreticiden makul fiyatlarla alınan ürünlerin, tüketiciye ulaşana kadar geçen süreçlerde fiyatlarının aşırı derecede yükselmesidir.
Öte yandan, Tarım Bakanlığı bütçesinin geçen yılki tadil bütçeye göre, yaklaşık 70 milyon TL küçüldüğünü ve bunun olumsuz etkilerinin sektörde yaşanacağını düşünüyorum.
Hayvan hastalıkları ile mücadele titizlikle sürdürülmeli, hastalıklar konusunda üreticilere destek verilip, hastalıklarla ilgili halk da bilgilendirilmelidir.
Hal Yasası geçmesine rağmen, tüzükleri geçmediği için maalesef uygulamaya geçilememiştir. Sağlıklı, güvenilir gıda ürünlerine ulaşım için çok önemli bir yasadır. Süratle, eksiklikleri tamamlanıp, uygulamaya başlamalıdır.
Gıda üretimi, bütün dünyada, yoğun bir şekilde devlet teşvikleri ile desteklenmektedir. Zaten, gıda üretiminin bir ülke için önemini, Pandemi döneminde bütün Dünya görmüştü.
Ülkemizde, pek çok üreticinin ağıllarını, hayvanlarını, bahçelerini, tarlalarını satmaya çalıştığını duyuyoruz... Hayvancılarımızın ve çiftçilerimizin üretimden kopmasına engel olmalıyız.
Sonuç olarak, Halkın temel ihtiyaçları olan, özellikle gıda, sağlık, eğitim alanlarındaki pahalılık, vatandaşların bütçesini darmadağın etmekte ve harcamalarının önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Hükümet, bu konuda daha fazla duyarsız kalmamalıdır.
Enflasyon, pahalılık ateşi, dar gelirlileri ve yoksulları cayır cayır yakmaktadır. Türkiye eski cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’ in dediği gibi ‘’boş tencerenin önünde hiçbir siyasi iktidar duramaz’’.