“Gidişatla ilgili sorunu vardı”
Raif Denktaş, 39 yıl önce bugün hayata gözlerini yummuştu. Siyasetçi, yazar, akademisyen Raif Denktaş’In kızı Pınar Denktaş, babasının ölüm yıldönümünde YENİDÜZEN’e konuştu...
Tünay MERTEKÇİ
Denktaş ailesi hiç kuşkusuz ki, Kıbrıs Türk halkı için önemli bir yere sahip… Kıbrıs ve Kıbrıslı Türklerin tarihini inceleyeceğinizde Rauf Raif Denktaş’ı atlamak, konuşmamak imkansız. Denktaş ailesinin birçok bireyi de siyasete ister istemez girmiş. “Baba Denktaş” sonrası siyasete giren ilk Denktaş, Raif Denktaş olmuştu. Mücadeleci ruhuyla bilinen, her siyasi görüşten insanın sevdiği Raif Denktaş, geçirdiği trafik kazası sonucu 26 Aralık 1985’te hayata gözlerini yummuştu. Raif Denktaş’ın kızı Pınar Denktaş ile, babasının ölüm yıldönümünde Raif Denktaş’ı konuştuk. Besteci, akademisyen, siyasetçi, yazar Raif Denktaş’ı, kızından dinledik. Hayatını İstanbul’da sürdüren Pınar Denktaş, kendi Avukatlık bürosu olan “Denktaş Hukuk Bürosu’nda” avukatlık mesleğine severek devam ediyor.
İlkokulu Lefkoşa’da Şehit Ertuğrul İlkokulu’nda okuyan Pınar Denktaş, daha sonra eğitimine sırasıyla Robert Kolej’de, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde ve University of Manchester’da devam eder. Pınar Denktaş kendini, “Genlerinde adalet ve savunma duygusunu yoğun olarak barındıran vatansever biri” olarak tanımlıyor. Söz konusu tanımlamanın, meslek seçmesinde de etkili olduğunu söylüyor Avukat Pınar Denktaş. Özellikle hukukun danışmanlık değil dava avukatlığı yanı ile ilgilendiğini söyleyen Denktaş, “Avukatlığın insana dokunan kutsal bir meslek olduğuna inanıyorum. Duygusal ve disiplin olarak kendimi feminist olarak tanımlıyorum. Aktif, soğukkanlı, ılımlı, mücadeleci, doğru bildiğini savunmaktan geri durmayan bir yapım var. Bu yönümü babamdan aldığımı düşünüyorum” diyor.
“Yürüdükleri yol inşallah bir gün nasip olur”
“Denktaş ailesindeki siyasi ve toplumsal sorumluluklar, sizin hayatınızı ve kariyerinizi nasıl şekillendirdi?” diye sorduğumuzda, “Önceki nesilin bir yol haritası çizmiş olmasının, sonradan gelenler için kolaylık sağladığını” söylüyor Pınar Denktaş ve şöyle devam ediyor: “Hem toplumsal olarak hem de ailevi olarak dedemin ve babamın inandığı değerler benim de her zaman önceliklerim arasında yer aldı. Devlet işlerine olan merakım ailenin siyasi ve toplumsal sorumluluklarından filizlenmiş olabilir. Öte yandan hem dedemin hem de babamın yaşam boyu verdiği mücadele, politikanın ne denli fedakarlık gerektirdiğini anlamam için iyi örnekler oldu. Onların adımlarını takip ederek yürüdükleri yolda ilerlemek istemiş olsam da bu büyük bir sorumluluk; hafife alınacak bir mesele değil. İnşallah bir gün nasip olur.” “Tanıştığım her Kıbrıslı Türk, ‘Rahmetli Raif’in kızı’ olduğumu öğrendiğinde babamı ne kadar sevdiklerini, yaşasaydı her şeyin ne kadar farklı olabileceğini ve onu kaybetmenin derin üzüntüsünü dile getirdi” diyor Pınar Denktaş ve Raif Denktaş’ın yerinin dolamadığına işaret ederek “Sanırım Kıbrıs Türkleri babam gibi bir değerin hala yerinin dolmayışının verdiği yalnızlıkla derin bir hüzne bürünüyor” ifadelerini kullanıyor.
“Raif Denktaş’ın gidişatla sorunu vardı”
Babasının erken yaşta ölümünün, toplumda da derin bir yara açtığına vurgulayan Pınar Denktaş, söz konusu durumu küçük yaştan itibaren hissettiğini belirtiyor. “Karşılaştığım, Raif’in kızı olduğumu öğrenen bir çok kişi onu kaybetmenin üzüntüsünü, babam yaşasaydı her şeyin farklı olacağı inancını dile getirdi. Ağabeylerimin tecrübesi de aynıdır” diyen Denktaş, duyduğu yorumlardan yola çıkarak babasının yazılarını, konuşmalarını derinliğiyle incelemeye başladığını ifade ediyor. Pınar Denktaş babasını anlatmaya şu şekilde devam ediyor: “Bunun neden böyle olduğunu aslında insan hemen anlıyor. 1980’lerin ilk yarısında bugün Kıbrıs Türkünün karşı karşıya bulunduğu, ancak emareleri daha o zamandan apaçık ortada olan toplumsal sorunlarla derdi vardı. Okuyan, düşünen ve iyi tahsilli bir Kıbrıs Türk genci olarak gidişatla sorunu vardı. Geldiğimiz noktada bunların ne kadar haklı endişeler olduğunu tasvip etmemek mümkün değil. Gücü ve ömrü yettiğince bunlara karşı eyleme geçti. Ancak sanırım o dönem konforumuz yerinde olduğundan hak ettiği ölçüde önemsenmedi. Toplum olarak deniz bitince ve işler bu noktaya geldiğinde anladık. Bugün hayatta olsaydı, tam ihtiyacımız olan görüşlere ve bunlarla mücadele edecek cesaret ve birikime sahip olacaktı.”
“Kıbrıslı Türkler rehavet içerisinde”
“Denktaş soyadı babam ve dedemin bana tek ve en değerli mirasıdır” diyen Pınar Denktaş, Türkiye’de avukatlık nedeniyle bir çok akademisyen, avukat, hakim ve müvekkille iletişim kurduğunu ifade ediyor. Denktaş sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Sadece soyadımdan dolayı beni tanımayan kişilerin bana hemen güvenmeleri, dürüstlüğüme beni hiç görmeden dahi inanmaları, inançlarıma yürekten bağlı olacağıma duydukları güven ve işi layığıyla yerine getireceğime dair kanaatlerinin beni ne kadar gururlandırdığını kelimelere dökmek mümkün değil. KKTC’nin bağımsızlığının tanındığını görmek en büyük dileğim. Şu an Kıbrıs Türklerinin rehavet içerisinde olduklarını düşünüyorum. Her birimiz dünyanın en iyi okullarında okuyoruz. İlköğretim sistemimiz parmakla gösterilir. İmkanlarımızın çok daha büyük başarılara fırsat tanıdığına inanıyorum. Buna rağmen vatandaşlarımızın yılgınlık içerisinde olduklarını düşünüyorum. Oysa dijital dünyada artık ülke sınırlarını aşmak çok kolay. Siyasi mücadelemize dünyada her alanda başarılara imza atarak destek vermemiz gerektiğine inanıyorum. Gelecek nesillere sosyal devlet yapısının kuvvetlendiği, şeffaf ve demokratik düzenin yerleştiği, siyasi ve ekonomik olarak bağımsız bir KKTC bırakmayı ümit ediyorum.”
“Çok üretken ve yaratıcılığı yüksek biriydi”
“Babamın kendi değerlerini oluşturması, doğru bildiğinden şaşmaması ve inandığı değerleri ne pahasına olursa olsun savunması beni kendi benliğimi sorgulamaya itmiştir. Babam dedem üzerinden var olmadığı gibi, ben de ne babam ne dedem üzerinden var olmaya çalıştım. O, Denktaş’ın oğlu değil, Raif olduğu için hala her Kıbrıslı Türkün kalbinde yeri vardır. İşte ben de Denktaş’ın torunu veya rahmetli Raif’in kızı olarak yaşamaktansa, kendimi kendi hamurumda mayalamaya çalıştım. Bunun yanında, babamın, dedemin deyişiyle hiç durmadan arı gibi çalışması, zamanının hiçbir kısmını boşa harcamaması beni her zaman daha iyi olmaya iten bir kuvvet oldu” diye konuşan Pınar Denktaş, ne zaman yavaşlasa, zamanın ne kadar değerli olduğunu, babasının zaman kaybetmemek adına sohbeti bile birebir değil de kalabalık gruplar halinde etmeyi sevdiğini hatırladığını söylüyor. Raif Denktaş’ın zamanı oldukça verimli kullandığının altını çizen Pınar Denktaş, “Hayattaki kısa zamanını ne kadar verimli kullandı ki hem siyasi hem de diğer alanlarda birçok eseri halen yol göstericidir. Babam çok üretken ve yaratıcılığı yüksek biriydi. Yaratıcılık yönünü ben de genetik olarak aldım sanırım. Babam hayatta olsaydı onunla en çok yaratıcılığımızı kullanarak Kuzey Kıbrıs’ı daha iyiye taşıyacak yeni projeler hakkında konuşmak isterdim” diye konuştu.
Raif Denktaş kimdir?
Raif Denktaş (26 Ocak 1951 – 26 Aralık 1985), Kıbrıslı Türk besteci, siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve yazardır. KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu olan Raif Denktaş, hem siyasi hem de kültürel alanda önemli izler bırakmıştır. Kamu yönetimi eğitimi aldıktan sonra Oxford Üniversitesi’nde siyaset bilimi üzerine yüksek lisans yapmış, ancak akademik kariyer yerine Kıbrıs’a dönerek siyasete atılmıştır. 1976’da Ulusal Birlik Partisi’nden (UBP) milletvekili seçilen Denktaş, daha sonra Sosyal Demokrat Parti’yi kurarak siyasi yaşamına bağımsız bir çizgide devam etmiştir. Babasına karşı sert muhalif bir tutum sergilese de 1985’te Cumhurbaşkanı Siyasi Danışmanı olarak atanmıştır. Denktaş, Kıbrıs barış sürecini desteklemiş, toplumlar arası diyalogda aktif rol almıştır. Siyasi kimliğinin yanı sıra müzik alanında da tanınan Raif Denktaş, Sıla 4 grubunun kurucularından biridir ve Kıbrıs Türk müziğinde önemli bir yere sahiptir. "Gariban" ve "Ayrılık" gibi eserleriyle dönemin kültürel yaşamında iz bırakmıştır. Raif Denktaş, 1985 yılında askeri bir araçla çarpıştığı tartışmalı bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Ölümü, dönemin siyasi atmosferinde çeşitli tartışmalara yol açmıştır.