Mert Özdağ

Mert Özdağ

'Gırgır'

A+A-

'Her yıl oluyor' diyor Balıkçılar Birliği Başkanı…

Her yıl geliyorlar…
Orkinos avlama döneminde bir bahane üretip Kıbrıs kara sularına giriyorlar.

Geçen sene “hava şartları kötü”  diyerek sığındılar Karpaz kıyılarına…
Bu sene?
Türkiye’den gelen balıkçı tekneleri…
Namı- diğer gırgırlar…
Kıyılara girerken, ya da çıkarken ağ atmadıkları ne malum…
Kimse bilmiyor!
Kimse!
Ancak bilinen bir gerçek var ki, bu teknelerdeki aparat-teknik altyapı bizim balıkçılarımızda yok.
Geçtikleri bölgede ne var ne yok ‘temizledikleri’ (!) biliniyor.

Yine Karpaz açıklarına geldiler.
Bu teknelere lan tepkinin birkaç nedeni var.
Birincisi yabancıların KKTC karasularında avcılık faaliyeti yapması yasak.
Hatta avcılık dışında avcılık sahalarına ve iç sulara girmeleri de yasak.  Peki şimdi ne olacak?
Bu tekneler kıyılarımızda…
Avcılık faaliyeti yapıp yapmadıklarına dair bir denetim yapıldı mı?
Mesela GKK Sahil Güvenlik ne yaptı?

Geçen yıl yine aynı dönemde Tarım Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada  “Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Limanlar Dairesi Müdürlüğü’nün önceden bilgilendirmeleri koşuluyla konu gemilerin ülke karasularında seyir yapmaları, liman ve barınaklarını kullanmaları, akaryakıt, su, kumanya, güvenlik, haberleşme imkanlarından yararlanmalarında herhangi bir sakınca olmadığı” belirtilmişti.
Peki şimdi?
Tarım Bakanlığı'nı aradım sordum.
Bakanlık yetkilisi söz konusu tekneleri 2 hafta önce Karpaz açıklarına geldiğini söyledi.
“2 hafta önce Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'na yazılı şekilde uyarımızı yaptık”
diyen yetkili teknelerin karasularımızda avcılık faaliyeti yapmasının yasak olduğuna vurgu yaptı. Ve herhangi bir izin başvurularının da olmadığını kaydetti.
Peki gerekçeleri nedir diye sordum.
“Fırtına, hava şartları…”
İyi de bu fırtına hep nedense Mayıs-Haziran döneminde mi çıkıyor?
Bunun bir açıklaması olmalı…
Tarım Bakanlığı yetkilisi hem balıkçıların hem de konuya duyarlı herkesin taşıdığı şüpheyi kendisi de taşıyor.
Ancak bakanlık olarak yapılması gerekeni yaptıklarına, bundan sonraki görevin GKK Sahil Güvenlik’e ait olduğuna işaret ediyor.
Haklı!..
Gerekli mevzuat çalıştırılmış, uyarı yapılmış… Doğru...
Bu teknelerin kıyılarımızda balık avlayıp avlamadığını ortaya çıkaracak kurum bellidir.
Şimdi gözler Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndadır.
Gelişmeleri izleyeceğiz.

---

TC Yardım Heyeti konusunda “iki çıkış” yaşadık... Biri Denktaş... Biri Talat... Merak edilen bu çıkışlar “siyasi iredeye” dönüşecek mi?  Yeni dönemin “merak edilenleri” arasında bu konu yer alacak

---

haber

Son dönemlerde duyduğum en güzel haberler LEFKOŞA’YA MERKEZ PARK yapılması kararı ve GSM’in kuzey ve güneyde birleştirilmesi…

Ancak merak edilen detaylar var… Özellikle GSM konusunda... Ben Baf’ta hangi tarifeden konuşacağım? Yurt dışındaki tarifeyle mi? Bunun cevabını kimse vermiyor.

---

Olay siyasi değil, ticari

“Kablo ile TC'den elektrik getirme konusu Kuzey ve Güney şebekelerinin enterkonekte olmaları sonrası finansal, ekonomik, risk ve siyasi açılardan gerekli fizibilite çalışması sonucuna göre ŞİMDİ konuşmaya değer bir konu olmuştur. Uzun zamandır anlatmaya çalıştığımız konu tam da bu idi. Tüm adanın şebekesinin verimliliği ve arz güvenliği artmış bir durumda ORTAK bir kararla başka bir sisteme enterkonekte olması analiz edilmesi gereken bir konu. Her iki toplum liderini de atmış olduldukları özellikle bu adımdan ötürü tebrik ederim” diye yazmış Hasan Ulaş Altıok... Haklı... Ancak bazı “bilinmezler” var. Ve bu bilinmezler önümüzü görmemize engel... Örneğin “alım garantisi” konusu... Şartlar ne olacak?  Kim kime ne kadar verecek? yatırım için ne kadar kaynağa ihtiyaç olacak? Hem kuzey, hem de güney açısından ciddi bir fizibilite çalışması gerekecek... Ve bu iş “siyasi” olmaktan öte “ticari” bir hal alacak... Yaşayıp göreceğiz...

---

Yetkili-yetkisiz…

Bizde işte böyle.
Sorumluluk ha var, ha yok.
Ne fark eder ki?
Havadis manşete taşıdı önceki gün.
Refüjlerdeki kuru ot meselesini.
Olay “ottan öte” aslında...
Karayolları belediyelere, belediyeler de Karayolları Dairesi'ne atıyor sorumluluğu…
Kimse meseleyi çözmek istemiyor.
Kimse elini taşın altına koymak istemiyor.
Adını yetki karmaşası koymuşlar bu keşmekeşin…
Yalnız yollarda mı?
Hayır…
Buna en şaşalı örnek “Organize Sanayi Bölgesi”…
Organize(!)
Hem de ne organize!
Gelin, görün ne halde…
Yolları bakımsız, inanılmaz bir düzensizlik…
Oto tamircisi yanında gıda üretimi, hatta restoran kafe…
Çöp dağlarından bahsetmeme gerek var mı?
Peki kısa süreli yağmurlarda bile boğulma tehlikesine yol açacak kadar yükselen yağmur sularına ne demeli?
Merkezi hükümete sorsanız “belediye baksın”…
Belediye ise “hükümet baksın” diyecek…
İyi de bu yetki karmaşası ne zaman sona edecek?
Ya da yetkisizlik karmaşası demek daha doğru…
Çünkü herkes yetkisiz, etkisiz…
Mesela başkentte ciddi anlamda bir 'aydınlatma' sorunu var.
Bu sorun kimi ilgilendiriyor?
Kim bu konuda yetkili?
Yoksa bunda da herkes yetkisiz mi?
Örneğin Lefkoşa Sarayönü Meydanı, geceleri kapkaranlık.
Lefkoşa Belediye Başkanı “Aydınlatma bizim işimiz değil” demişti.
Peki meydan aydınlatmalarına kim bakacak?
Elektrik Kurumu sokak aydınlatmalarıyla “ilgili”…
Meydanlar karanlığa mahkum mu?
4 tane lamba değişmekten aciz mi bu devlet Allah aşkına?
Avrupa'ya gidip görüyoruz.
Bir kentin meydanları o şehrin en özel mekanlarıdır.
Pırıl pırıldır, özeldir, aydınlıktır, korunmuştur…
Geceleri geçin bir Sarayönü'nden, görün bizim ne halde olduğumuzu…
KKTC'yi anlatan küçük bir örnek bu meydan…
Diğerleri de aynı…
Yetkili-yetkisiz…
Etkili-etkisiz…
Yöneticiler yüzünden her yanımız bakımsız, harap enkaz…
Her yanımız ilgiye muhtaç…
Hem üzücü, hem de düşündürücü…

Bu yazı toplam 2257 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar