Girne Boğazı’nda askeri bölgede ve Afanya’da kazılar sürüyor...
Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu ve gerek 1963-64, gerekse 1974’te “kayıp” edilmiş olan Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerinin aranmakta olduğu kazılara aşırı sıcaklar nedeniyle 15 Temmuz ile 15 Ağustos 2024 tarihleri dönemi için ara verilirken, askeri bölgelerdeki kazılara ve kuyu kazılarına devam ediliyor.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Erge Yurtdaş’tan aldığımız bilgilere göre, Girne Boğazı’ndaki askeri bölgede ve Afanya’da kazılar sürüyor.
Erge Yurtdaş’ın verdiği bilgiler şöyle:
“Kazı çalışmaları 15/7/2024 tarihinden 15/8/2024 tarihine kadar durdurulmuştur.
*** Gaziköy/Afania: 1974 kaybı bir Kıbrıslırum'un kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
*** Boğazköy/Bogazi (Askeri Bölge): 1974 kaybı iki Kıbrıslırum'un bir dere yatağına gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları devam etmektedir.”
Biz de askeri bölgelerde ve kuyu kazılarında, aşırı sıcaklar nedeniyle dönüşümlü olarak çalışmakta olan kazı ekiplerindeki arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz...
ARKEOLOG VE KALİFİYE İŞÇİ İSTİHDAM EDİLECEK...
Öte yandan Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi tarafından açılan münhallerde kazı ekiplerinde çalışmak üzere arkeolog ve kalifiye işçi istihdam edileceği belirtildi. 12 Ağustos 2024 tarihine kadar münhallere başvuru kabul ediliyor.
Arkeolog münhali için adaylarda aranan nitelikler arasında “Arkeoloji bölümü diplomasına sahip olmak, iyi derecede İngilizce bilmek, kazı/arazi deneyimine sahip olmak, takım çalışmasında tecrübeli ve uyumlu olmak, raporlama/arkeoloji belgeleme becerilerine sahip olmak, Kıbrıs’ın güneyine sehayat edebilmek için gerekli belgelere sahip olmak, D sınıfı araç sürebilecek ehliyete sahip olmak, düz ve/veya otomatik vites çift kabin araç sürebilmek ve KKTC vatandaşı olmak” bulunuyor. “Adli arkeoloji kazı tecrübesine sahip olmak, Antropoloji/Osteoloji bilgisine sahip olmak, dijital belgeleme teknikleri (GNSS, DRONE vs.) bilmek avantaj sayılacak” deniliyor münhal duyurusunda. Müracaat etmek isteyen kişilerin 12 Ağustos 2024 tarihi mesai bitimine kadar [email protected] mail adresine başvuru yapmaları gerekiyor. Bu mail adresine elektronik başvuruda kimlik kartı fotokopisi, diploma, ehliyet fotokopisi, polisten alınacak karakter belgesi, Kıbrıs’ın güneyine geçiş için belge, askerlik terhis belgesi, fiziki kuvvet isteyen işlerde çalışabilme konusunda yeterliliği olduğuna dair sağlık raporu ve bir A4 sayfasını geçmeyen özgeçmişleri ile başvurmaları gerekiyor adayların.
Münhalde “Adaylar ön eleme sonrası mülakata çağrılacaklardır. Mülakat, iki toplumlu Kayıp Şahıslar Komitesi özel seçici kurulu tarafından gerçekleştirilecektir” deniliyor.
Kalifiye işçi münhalinde “Kayıplar Komitesi kazılarında kalifiye işçi görevini yürütecek bir çalışma arkadaşı istihdam edilecektir” denilerek, şu özelliklerin arandığı belirtiliyor:
“En az ortaokul mezunu olmak, D, H ve K sınıfı araç sürebilecek ehliyete sahip olmak, düz ve/veya otomatik vites çift kabin araç sürebilmek, iş araçları ve çift kabin araçların bakım ve onarımı ile ilgili bilgi sahibi olmak, fiziki kuvvet isteyen arazi işlerinde çalışabilmek, takım çalışmasına yatkın olmak, Kıbrıs’ın güneyine sehayat edebilmek için gerekli belgelere sahip olmak, askerliğini tamamlamış olmak ve KKTC Vatandaşı olmak...”
Münhalde, “Ayrıca, Mesleki teknik lise motor bölümü mezunu olmak, F sınıfı ehliyete sahip olmak, yabancı dil (İngilizce ve/veya Rumca bilmek) avantaj sayılacaktır” deniliyor.
Kalifiye işçi münhaline müracaat etmek isteyen kişilerin 12 Ağustos 2024 tarihi mesai bitimine kadar [email protected] mail adresine başvuru yapmaları gerekiyor. Bu mail adresine elektronik başvuruda kimlik kartı fotokopisi, diploma, ehliyet fotokopisi, polisten alınacak karakter belgesi, Kıbrıs’ın güneyine geçiş için belge, askerlik terhis belgesi, fiziki kuvvet isteyen işlerde çalışabilme konusunda yeterliliği olduğuna dair sağlık raporu ve bir A4 sayfasını geçmeyen özgeçmişleri ile başvurmaları gerekiyor adayların.
Münhalde “Adaylar ön eleme sonrası mülakata çağrılacaklardır. Mülakat, iki toplumlu Kayıp Şahıslar Komitesi özel seçici kurulu tarafından gerçekleştirilecektir” deniliyor.
Afanya'daki kuyu kazıları devam ediyor...
*** GEÇMİŞTEN HATIRALAR...
“Girit Kandiye, dedem İbrahim’in evi...”
“Giritimizin Tatları – Kritis Mas İğlika” başlıklı sosyal medya grubunda, Vedat Akman Kandiye’deki (İraklion) dedesi İbrahim’in evi hakkında şöyle yazıyor:
“GİRİT KANDİYE DEDEM İBRAHİM’İN EVİ...
Girit Kandiye’de 15 yaşına kadar yaşamış babam Hasan Akman evimizi bana anlattı.
Ben de size aynen anlatıyorum.
“Evimiz çarşıya çok yakındı. Bir komşuluk mesafe.
Çarşı başındaki sokak üzerinde evimiz tek katlı, taştan örülerek yapılmış.
Evimizin etrafı taş duvarlarla örülmüş. İki kanatlı giriş ahşap kapı, at arabası geçecek şekilde yapılmış.
Evimizin bahçesinde atın özel odası vardı.
Araba bahçede dururdu. Evin diğer yanında tavuk kümesi vardı, bir de tuvalet vardı. Babam zeytinlikten kestiği odunları istif yapardı. Boş zamanlarında balta ile sobaya atılacak boyuta getirirdi.”
ZEYTİNYAĞI KÜPLERİ...
“Evin arka kısmında zeytinyağı küpümüz vardı. Bir de siyah zeytin koymak için küçük küpler vardı.
Taştan örme evimizin çatısı ahşap tomruklardan ve tahtadandı. Üzeri kiremit kaplı idi. Kapısı pencereleri ahşaptan yapılmıştı. Kapı ve pencere çevreleri taş bloklardan yapılmıştı. Pencerelerin kapakları (panjurları – S.U.) vardı. Gece oldu mu kapatırdık. Eve girdiğimizde bir antre bizi karşılar. Ayakkabılar orada çıkarılır ve ahşap rafa konur.
Bir basamak yükseklikte tam karşıda mutfak ve büyük bir ocak. Bacalı ateş yanan maltızda yemek yapılan Ocak. Yanda ahşap raflarda bakır tencereler, tepsi, tava, kazan, ibrik, tabaklar vs. bulunurdu.
Yanında düz bir banko, yemek hazırlarken kullanmak için.”
ODUN KÖMÜRÜNDE YEMEKLER...
“Üçayak maltızda odun kömürü yakılır. Sonra yemek tenceresi üzerine konur, yemek pişirilir. Sonra o yanmış kõmür mangala konur ve oturma odasına götürülür. Yemeklerimizi oturma odasında yerde yerdik.
Oturma odasında her iki köşede ahşap kanepe ve üstlerinde yün yataklar vardı. Sırt kısımları da aynı idi. Annem üstüne güzel örtüler sererdi. Oda tabanı ahşaptı, üstü dokuma kilimlerle kaplı idi.
Oturma odasının yanıda banyo idi. Ocakta kazanla su kaynatılır. Banyoda soğuk suyla karıştırılır. Sabunu kendi yağımızdan yapardık. Banyonun yanında kiler vardı. Bazı yiyeceklerimizi orada saklardık. Su testimizde orada dururdu. Evin diğer kısmında iki oda vardı. Birisi baba ve annemin, diğeri abimle benim odamdı.”
“TEKİR KEDİMİZ BİZİ ISITIRDI...”
“Babamızın odasında ahşap bir yatak, üzerine kilimden örme bir yatak, içi yün doldurulmuş. Annemin yatağının örtüsü sakız gibi parlardı. Boydan boya tek yastık. Üzeri el işi motiflerle süslenmişti. Köşede bir ahşap dolap, bir de yüklük vardı.
Bizlerin odası ise iki köşede birer yatak ve bir dolap.
Evimizde bizlerin çok sevdiği tekir kedimiz vardı. Gece yatarken babam yatağın içine kediyi koyar, bizi ısıtırdı. Erken yatar, erken kalkardık.
Babam zeytinliğimize giderken, at arabasını hazırlarken biz de yardım ederdik.”
“HANIMELİ VE YASEMİN MİS GİBİ KOKAR...”
“Evimizin kapısının sağında solunda çiçek saksıları ve teneke saksılar vardı. Annem çiçekleri çok severdi. Onları her gün itina ile sular, bakımlarını yapardı. Hanımeli ve yasemin mis gibi kokar.
Annem gündüz tavukları dışarı çıkarır, dolaşmalarını sağlardı. Folluktan yumurtaları biz toplardık. Annem her gün sabah bize yumurta ve süt içirirdi. Ekmek üzerine yaptığı reçelleri sürerdi. Sabah aç karınla bizi okula göndermedi.”
“ELA PAYE HASAN, BABASU ERŞETE...”
“Mahalle mektebine giderdik. Okul dönüşü öğle yemeği hazır olurdu. Öğle sonrası akşama kadar arkadaşlarımızla oynardık.
Babamın gelmesine yakın “Çabuk eve gelin” diye annem bize kızardı. “ELA PAYE HASAN, MEHMET TO BABASU ERŞETE. GELİN BURAYA HASAN, MEHMET BABANIZ GELİYOR” derdi.
Annem çok hamarattı, yaptığı yemekleri, tatlıları, börekleri, kuluraçaları unutamam.Turunç reçeli, incir reçeli, vişne reçeli, daha neler neler.”
“MİSAFİR AZ GELSİN, REÇEL BİZE KALSIN...”
“Eve misafir geldi mi, tepsinin bir kenarına vişne reçel tabağı konur. Tepsinin diğer tarafına iki su bardağı. Biri su dolu diğeri tatlı kaşığı. Misafir bir kaşık alır reçel doldurur ağzına atar, sonra o kaşığı su dolu bardağa bırakır. Teşekkür eder ve bütün misafire bu takdim yapılır. Annemin reçelleri meşhurdu. Şunu unuttum tepsinin içine koyduğu dantel örtüyü unuttuk. Biz kardeşler o gün misafir az gelsin de reçel bize kalsın diye dua ederdik.
Annemin yaptığı hamur işleri, KULURAÇALAR iki mahalle öteden kokusu gelirdi.”
“HİÇ KİMSEYE KİNİMİZ YOK...”
“Babam ve annemin birbirlerine kötü laf söylediklerini hiç duymadım. Babam sevgisini çok belli etmezdi. Annem şöyle demişti: “Siz uyuduktan sonra baban sizi seviyor. SEVMİYOR ZANNETMEYİN...”
Abim ve ben, babamın annemizin istemediği şeyleri yapmamaya çalışırdık. GİRİT KANDİYE’deki evimizi hiç unutmadık. Orada güzel yıllar yaşadık. Kısmette TÜRKİYE İZMİR GÜZELBAHÇE’de yaşamak da varmış. Yüce Allah’ın bize gösterdiği yol buymuş. HİÇ KİMSEYE KİNİMİZ YOK. BABAM GİRİT KANDİYELİ HASAN AKMAN. BEN VEDAT AKMAN BABAMIN ANLATTIKLARINI BAZ ALARAK EVLERİNİ KARA KALEMLE ÇİZİP SİZE ANLATTIM. SÜRÇİ LİSAN ETTİMSE AFFOLA.
HERETİZMATA OLLO SAS. HEPİNİZE SELAMLAR.
VEDAT AKMAN.”