1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Girne, Lefkoşa ve Mağusa’da seçmenin yarısı ‘kayıp’
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Girne, Lefkoşa ve Mağusa’da seçmenin yarısı ‘kayıp’

A+A-

Girne belediye sınırlarında 9 bin 579 seçen kayıp!
Seçmenin yüzde 50’si sandığa gitti.
Yarısı oy vermedi.

Lefkoşa belediye sınırlarında 41 bin 383 seçmenden, 21 bin 898’i oy kullandı.
Sandığa gidenlerin oranı yüzde 52.

Mağusa belediye sınırlarında ise seçmenin yüzde 55’i sandığa gitti.
11 bin 718 seçmenin kaydı var, kendisi yok.

Hemen şu notu da düşelim,
bir önceki yerel seçimlere kıyasla, Lefkoşa, Girne ve Mağusa ilçelerinde seçime katılım oranları arttı. 

Girne, Lefkoşa ve Mağusa belediye sınırlarındaki “anomali” yine de dikkat çekici…

“Kayıtlı Seçmen” gerçekten ülkede var mı, yok mu bilmiyoruz.
Görüyoruz ki Girne, Lefkoşa ve Mağusa belediyelerindeki “katılım oranı”nı çok fazla mesele eden de yok!
İlginçtir her üç seçim bölgesinde de “atanmış hükümet ittifakı” seçimi kaybetti.

Geçitkale, Değirmenlik ve Mesarya gibi bölgelerde seçimlere katılım oranı yüzde 80’leri aşarken, özellikle Girne-Lefkoşa-Mağusa özelindeki durum mutlaka masaya yatırılmalıdır.

Mesarya’da her 100 seçmenden 80’i sandığa gidiyor; Girne, Lefkoşa, Mağusa özelinde ise 50’si…
Ne yapıyor gerisi?
 


 

 

BELEDİYE

Kayıtlı Seçmen

Oy Kullanan Seçmen

Seçime
Katılım Oranı

1

Geçitkale Serdarlı

5,287

4,300

% 81.33

2

Değirmenlik Akıncılar

9,640

7,794

% 80.85

3

Beyarmudu

3,964

3,205

% 80.85

4

Tatlısu

1,123

902

% 80.32

5

Mesarya

8,236

6,309

% 76.60

6

Lefke

7,021

5,371

% 76.50

7

Yeni Boğaziçi

6,504

4,856

% 74.66

8

Mehmetçik Büyükk.

4,771

3,497

% 73.30

9

Çatalköy Esentepe

6,391

4,606

% 72.07

10

Erenköy Karpaz

7,474

5,383

% 72.02

11

Dikmen

7,407

5,201

% 70.22

12

Güzelyurt

15,125

10,443

% 69.04

13

Gönyeli Alayköy

15,841

10,930

% 69.00

14

Lapta Alsancak Çmbl

12,991

8,963

% 68.99

15

İskele

8,630

5,939

% 68.82

16

Mağusa

26,572

14,854

% 55.90

17

Lefkoşa

41,383

21,898

% 52.92

18

Girne

19,476

9,877

% 50.71


 

‘Hayat Pahalılığı Mücadele Planı’ nedir?


Yeni senenin en önemli sorunu “fakirleşme” olacak.
Hayat Pahalılığı ile mücadele için bir eylem planı hazırlanmadığı sürece asgari ücreti istediğiniz kadar artırınız sonuç göz yanılmasından öteye geçmeyecek.

***

İki anekdot vermek istiyorum.
Birisi bizim Hüseyin’in (Özbarışçı) sitemi…
Lefkoşa’ya her gün Akçay’dan gelip gidiyor ve asgari ücret düzeyinde kazanıyor.
“Asgari ücret 5 bin lirayken ayda üç gece meyhaneye çıkabilirdik, 8 bin lira oldu, bir defa çıkabiliyoruz” dedi.
Yanındaki arkadaşları bu sözleri onayladı.

Asgari ücret arttığı an hayat da pahalı oluyor, her işletme personeline ödeyeceği maaş farkını anında mal ve hizmetlere yansıtıyor. Böylece katmerlenmiş bir hayat pahalılığı ortaya çıkıyor.

***

Özelde çalışan emekçilerin maaşı artarken, alım gücü azalıyor.
Cebine daha fazla para evine daha az ürün giriyor.
Cüzdanı genişlerken alışveriş sepeti daralıyor.

Kamu görevlisi ile özel sektör çalışanı arasında uçurum büyüyor.
Sermaye sahipleri ile işçiler arasında gerilim çoğalıyor.
İşsizlik katlanarak artıyor.
Kayıt dışılık iyice köpürüyor.

***

İkinci anekdotum BRT’de çalışan teknik bir personelle yaptığım sohbet.
“Eşim iyi bir işletmede yönetici pozisyonda çalışıyor ve geçmişte, ikimizin maaşı arasında çok az fark olurdu. Şimdi ben 22 bin lira alıyorum, o 11 bin! Tam iki kat farkımız var.”

Bunu çok iyi bilenlerdenim.
Kendi evimde de yaşıyorum böylesi bir durumu, hem de aynı meslek grubunda özel-kamu uçurumunu bizzat görüyorum.
Üstelik sorumluluğum, çalışma saatim, riskim çok daha fazlayken iş maaşa geldi mi kamu özel arasında “iki kat fark” hakikatiyle yüzleşiyorum.

 

***

“Hayat Pahalılığı ile mücadele için bir eylem planı var mı” diye sormayacağım.
En temel sorumumuzu biliyorum: Geleceğimize dair kararları biz veremiyoruz!
Oyun kurucu, karar verici, gelecek belirleyici değiliz kendi yurdumuzda…

Önce ipleri elimize almalıyız!
O ipleri boynumuza asmak isteyenlere karşı ayağa kalkarak.
Bir yandan bu düzene karşı çıkarken, bir yandan da bu düzeni beslemekten vazgeçerek.


 


250 milyon TL'den 700 milyon TL'ye çıkan ek mesailer

Meclis'te Fikri Toros anlattı.
Yeni senenin bütçesinde hayat pahalılığı oranı yüzde 59 olarak ön görülüyor.

Türkiye'de "seçim yılı" olduğunu da düşünürsek...
Hem Türk Lirası'nın değer kaybı...
Hem de pahalılık karşısında bu oran fazlasıyla iyimser kalıyor.
Üstelik de bütçede 3 milyarın üzerinde "açık" var.
Yine ve yeniden "fakirleşme" anlamına geliyor bu!
Bir de "Türkiye'ye mutlak bağımlılık."

Yıllar içinde gördük ki aslında Türkiye de ada yarısında "kendi ayakları üzerinde duran bir yapı" istemiyor. "İplerin kendi elinde olduğu bir model"i önceliyor.

***

Bütçenin  % 77'si yine "personel maaşlarından" oluşuyor.
Ek mesailer için geçen sene bütçede ayrılan 250 milyon TL kaynak da 700 milyon TL'ye çıkarılmış.

Ah keşke kalem kalem açılımı yapılsa ve şeffaflıkla yayınlansa bu ek mesailer…
Hangi hizmetler üretiliyor “fazladan” görebilsek…

***

Böylesi bir yaklaşımla ne fakirleşme sonlanır ne de müdahale!
 

Bu yazı toplam 2610 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar