“Girne yaşanmaz hale geldi”
Kıbrıs sorununda, “bu sefer tamam mı?” şeklindeki bir soruyu değerlendiren Talat, ne Eroğlu’nun ne de Anastasiades’in “tamam” dediğini belirterek, henüz liderlerin bile tamam demediği bir durumda değerlendirme yapmanın isabetsiz olacağını kaydetti.
2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat katıldığı bir TV programında çeşitli konuları değerlendirdi.
Kıbrıs sorununda, “bu sefer tamam mı?” şeklindeki bir soruyu değerlendiren Talat, ne Eroğlu’nun ne de Anastasiades’in “tamam” dediğini belirterek, henüz liderlerin bile tamam demediği bir durumda değerlendirme yapmanın isabetsiz olacağını kaydetti.
Hakemlik konusunun ortak metinde dışlanmasına değinen Talat, bu tutumu doğru bulmadığını, tarafların her konuda anlaşmalarının neredeyse imkansız olduğunu ve eninde sonunda hakemliğe ihtiyaç duyulacağını kaydetti.
EROĞLU’NA DESTEK
Bir başka soru üzerine Eroğlu ile yakın çevresinin değişik yorumlar yaptığını belirten Talat, ancak bu aşamada Cumhurbaşkanına destek olunması gerektiğini ifade etti.
UMUTLAR YÜKSEK AMA…
Şu anda halkta büyük bir heyecan olduğunu belirten 2. Cumhurbaşkanı Talat, bu büyük heyecandan biraz da endişe duyduğunu, bir çözümsüzlük durumunda umutların çökerek yaratacağı travmanın yıkıcı olabileceğini söyledi.
Bir başka soruya karşılık Talat, ortak metnin başlangıçta Rum tarafının bir oyalama aracı olarak ortaya atıldığını ve kabul gördüğünü, uzun uğraşlardan sonra da metin üzerinde mutabık kalındığını, ancak bunun nihai anlaşma metni olmadığını, nihai anlaşma metninin liderler tarafından yazılacağını hatırlattı.Talat ortak metnin kısa bir yazım olduğunu, ancak uluslararası heyecan yaratarak destek bulduğunu, önemli olanın ise bundan sonraki çalışmalar olduğunu kaydetti.
ÇÖZÜME KİLİTLENMEK
Türkiye’nin konumunu değerlendiren Talat, 2010’dan beri tüm taraflar gibi Türkiye’nin de geri çekildiğini, çünkü Kıbrıs’ta herhangi bir ilerlemenin olmadığını belirtti.
Türkiye’nin çözüme destek çabalarına devam edeceğinin açık olduğunu belirten Talat, esas olanın Kıbrıs’ta çözüme kilitlenmek olduğunu ve bunun da sivil toplum örgütleri düzeyinde başladığını anlattı.
RUMLAR DEĞİŞİYOR
Bir başka soruya karşılık Talat, Kıbrıslı Türklerin gerçekleri 2004 yılında gördüğünü, Kıbrıslı Rumların ise şimdi görmeye başladığını, Kıbrıslı Rumlar arasında geçmişte “Hayır” diyenler arasında bu kez çözüme bir yöneliş olduğunun görüldüğünü kaydetti.
ATİNA-ANKARA ZİYARETLERİ
Temsilcilerin Atina ve Ankara ziyaretleri hakkında Talat, bu temasın olağanüstü ilerleme sağlamayacağını, ancak insanların zihninde “Türkiye ve Yunanistan’ın bu konu ile ilgilendikleri” izlenimi yaratması bakımından önemli olacağını belirtti.
Talat, konu ile ilgili olarak, bu temasların esas görüşmeciler, yani liderler, tarafından yapılmasının daha fazla işe yarayacağını, ama bunun yerine dolaylı yolun seçildiğini, bunun da zaman kaybına yol açacağını anlattı.
HALKA ANLATILMALI
Başka bir soruyu değerlendiren Talat, elektrik fiyatını düşürmek için Türkiye’den elektrik getirilmesi yanı sıra şimdiki elektrik santrallerinin doğal gazla çalışabileceğine, böylece bacalara filtre takılmasına da ihtiyaç kalmayacağına dikkat çekerek, bu konuların üzerinde çalışılması ve halka da anlatılması gerektiğini, böylece insanlarımızın dayanma gücü bulabileceğini kaydetti.
“GİRNE’DE YAŞANMAZ”
Girne’de çok katlı inşaatların yapılmasının sorulması üzerine Talat “çok çirkin” dedi. Talat, 2009 Eroğlu hükümeti döneminde Girne’ye 10 kat bina yapma izni verildiğini hatırlattı ve “Girne’de artık yaşanmaz” dedi. Genel olarak UBP hükümetlerinin hoyratça kararlar aldığına dikkat çeken Talat, şu andaki hükümetin bu kararları düzeltmesinin zor ve zaman alıcı ama çok da gerekli olduğunu belirtti.
GÜVEN ARTIRICI ÖNLEMLER
Başka bir soruya karşılık Talat, Rumların Vasiliko’ya doğal gaz tesisi kurmaya çalıştığını ve elektrik fiyatlarının da bu çerçevede düşeceğini kaydederek, güven artırıcı önlem olarak oradan bizim santrallara da doğal gaz hattı çekilebileceğini, bunun Kıbrıs sorununun çözümü ile doğrudan ilişkisi olmadığı için gerçek bir güven yaratıcı adım olacağını belirtti.
ADIM ADIM
Talat, AB’ye uyum konusunun ekonomik, siyasal ve sosyal olması yanı sıra kültürel bir konu da olduğunu, AB’ye uyumda kent yaşamından çevre sorunlarına, temel insan haklarını hazmetmeye kadar çok yönlü bir süreci yaşamamız gerektiği üzerinde durdu ve bu sürecin adım adım olacağını ifade etti.