1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. Gitti...Gidiyor
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

Gitti...Gidiyor

A+A-

 

Ayrıldığım 1994 yılında bu yana, neler olup bittiğini kesintisiz yakından izlediğim BRT’mizde kazan fokur fokur  kaynıyor. Diyeceksiniz ki  “Kaç yıldır öyle değil miydi ? Şimdi mi kaynamaya başladı  ?”. Haksız da sayılmazsınız. Yıllardır kaynayan bir kazan gibi BRT Kurumumuz. Ama şimdilerde, galiba,  hızla  ‘son’a yaklaşılıyor.

*  *  *

Sanki BRT Kurumu defterini topyekün kapatma operasyonu var gibi bir yerlerde. Yeni değil,  “Böyle bir operasyon var mı gerçekten” sorusunu yüzlerce kez sordum kendi kendime.  Ama kabul etmedim, edemedim her seferinde. “Olmaz, olamaz...Bu kadarını da yapamazlar...” deyip durdum. Ama umutlarım suya düşmek üzere artık.  BRT’miz de eriyip gidecek kaynar suların içinde. Ve galiba, sonunda  ‘İkinci Kuşak’ olan bizler ve özellikle de ilk kuşak  “Bir zamanlar.....” diye başlayıp anlatacaklar Bayrak Radyosu’nu, BRT Kurumu’nu...

Acı verici haller

Tesadüf, geçtiğimiz hafta iki kez yolum düştü BRT Kurumu’na... Birincisi, gereken özel  bir evrak için, ikincisi de bir belgesel çekimi için.  Her ikisinde de, daha arabamı park ettiğim anda sardı etrafımı çok sayıda, eski-yeni BRT’li.

“Erdinç Abi...Nereye gidiyoruz ? Ne olacağız ?”

“Erdinç Abi, bildiğin gibi değil. Bildiklerini,  on’la yüz’le çarp....”

“Erdinç Abi... Emekliliğime kaç ay, kaç gün kaldığını  saymaya başladım rüyalarımda bile... Rüya bile değiler artık. Kabus...”

“Erdinç Abi... Ne yapmamızı önerirsin ?”

“Erdinç Abi... Sabahları mesaiye gelirken, adımlarım geri geri çekiyor beni....”

“Erdinç Abi... Ek ödenekler bir yana. Önümüzdeki ay maaşlarımızı alıp alamayacağımızı bile bilmiyoruz....”

“Erdinç Abi.... BRT’de mevki sahibi olacağıma, gider mandrada koyun-keçi beslerim daha iyi....”

Ve daha neler neler..... İçim burkuldu.  Tıkandım kaldım... Teselli etmeye çalıştım. Ama neyle nasıl teselli edecektim ki....Yalanlarla mı ? Zaten yıllardır süren yalanlarla tıka basa doluydular.

Nereden nereye...

Açık ve net olarak, tekrar söylüyorum. Her şey 1990’lı yıllarda başladı. O yıllara kadar, politikacılar,  zaman zaman yayınlara müdahale ediyorlardı ama personel alımı konusunda birazcık çekingendiler. 90’lı yıllardan sonra kırdılar çekingenliklerini.  Oğlum, kızım, yeğenim teyzem, dayım diyerekten başlayan personel tıkıştırması, daha sonra ‘partililer’e, ‘oy avcılığına’  dönüştü.  Personel sayısı  çoğaldıkça çoğaldı. Baktılar ki,  resmi kadrolar yetersiz.  Artırmak da olası değil. İsimler uydurdular hemen. ‘Geçici’ veya ‘Sözleşmeli’ şapkaları altında. Ve doldurmaya devam ettiler.  Sonunda öyle bir noktaya gelindi ki,  ‘Geçici’lerin sayısı kadroluların sayısını aştı, geçti.

Şimdi BRT, yirmi yılı aşkın bir süredir bir türlü kadrolu olamayan, umutla bekleyen ama hep hayal kırıklıkları ile karşılaşan ‘kadrosuz’ personelle dolu.  350-400 kişinin yeterli olabileceği sayı şişirile şişirile 550 küsurlara ulaşmış. Kadrolar doldurulamıyor; yönetici kademelerine atayacak adam bulunamıyor;  bulunanlar da kısa sürede pes edip kenara çekiliyor. Ve daha neler neler....

*  *  *

Yıllardır ‘oy kapanı’ olarak kullanılan efsanevi BRTK kaynıyor da kaynıyor fokur fokur. Geleceğinden umutlu bir tek kişi bulamazsınız Kurum’da.  Sebep olanlar kimler ? Politikacılar.... Sorunu çözecek olanlar kimler ? Politikacılar... Ama nerdeyse kılını kıpırdatmıyor hiç kimse.  “Biz beceremedik, becerecek birileri gelsin çözsün sorunu..” mu diyecekler sonunda ?

*  *  *

Acı, ama söylemek zorundayım..Bugünkü BRT Kurumu’nun hali, bana, Sanayi Holding’in, ETİ’nin, CYPRUVEX’in, KTHY’nin düşürüldüğü durumu hatırlatıyor. Hatta ve hatta Elektrik Kurumu ve Telekomünikasyon’nun getirilmek istendiği noktayı...

Ben yanılmaya ve iddialarım nedeniyle ‘utanmaya’ hazırım. BRT’yi bu hale getirenler de bir gün gelip  utanacaklar mı acaba ?

Bu yazı toplam 3157 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar