Gittiler, Geldiler, Hikayeye Devam…
UBP-HP Koalisyonu oluşturulurken siyasi pazarlama stratejisi, Türkiye’nin Dörtlü Koalisyon Hükümeti’ni benimsemediğini ve dolayısıyla da KKTC’ye mali taahhütlerini yerine getirmeyip, Mali ve Ekonomi Protokol da imzalamak istemediği ögesi üzerinde kurgulanmıştı. Yeni hükümet kuruldu, para akışı seller gibi gelecekti ; hikaye bu idi…
Henüz daha paranın kokusu bile gelmedi, nakit akışı ile ilgili siyasi reklamlara da ara verildi. Üç gün önce hükümetin başkanı ve yardımcısı ile maliyeden sorumlu bakan Türkiye’ye gitti; resmi karşılamalar, ziyaretler, basın önünde konuşmalar, mesajlar… Para akışı?! Hikayeye devam… Ama nasıl devam?! 20 Temmuz’da imzalanan ve kimsenin aslını göremediği bir protokol vardı ya, imzalanmazdan önce mali katkının 750 milyon TL olacağı söyleniyordu ve fakat imzalanan protokolde ise 1,215 milyon TL olarak kaydedilmişti ya, gene 750 milyon TL’den söz edilmeye başlandı… Hikaye bu ya…
Protokol kapsamında 1,215 milyon TL kaynağın nerelere harcanacağına dair de bir dağılım vardı; şimdi 750 milyon TL kaynağın dağılımı da değişti… İlginçtir, altyapı için önemli bir meblağ ayırmışlar; bunun büyük kısmı daha önce devam eden ve ödemesi yapılmayan ihale uygulamalarına gidecek, kalanı da yeni altyapı projelerine imiş… Bu para gelene kadar, ihaleleri açılıp, sonuçlandırana kadar geçecek süreçte mevsim koşulları altyapı işlerini tatil etmeye neden olacak… Yani uygulama yapılamayacak, yani para doğal olarak kullanılamayacak ama reklamlarda büyük laflarla öne çıkarılacak… Hikayeye devam…
20 Temmuz’da imzalanan protokolde KKTC tarafının üstlendiği ve aslında süresi içinde yapması hiç de mümkün olmayan projeler ve reformlar vardı; şimdiki 750 milyon TL’de reform destek paketlerine kaynak yok… Örneğin Ağustos ayı içinde Koop Bank yeniden yapılandırılacaktı; Yönetim Kurulu profesyonelleşecek, iştirakler elden çıkarılacak, devletin Koop Bank’a borçlarını geri ödeme planı çıkarılacaktı… Buna mukabil olarak ayrılmış önemli bir mali kaynak vardı… Ne yapılması gereken yapıldı, ne de yapılsaydı bile karşılığı olan kaynak vardı… Hikaye bu ya…
Gene protokole göre, yılın geriye kalanı içinde KKTC tarafının yapmayı taahhüt ettiği 16 konu vardı; başlamadılar bile… Başlamış olsalardı dahi, örneğin Kıb-Tek’te personel maliyetlerinin azaltılması, bunun karşılığında destek ödemesi yapılması yeni açıklamada yok… Yeni açıklamada «TC ile ticaretin TL cinsinden olması için çalışmalar başlatılacak» konusundan da haber yok. Hikaye berdevam…
KKTC Hükümet heyeti Ankara’ya gitti, geldi; Kıbrıs’a dönüşlerinde kabine üyelerinin de hazır bulunduğu basın toplantısı da yapıldı ve hikaye anlatmaya devam. Türkiye’den mali kaynak akışının başlaması için talimat verilmiş… Hani protokol imzalanınca akış başlayacaktı, hani protokol TC Resmi Gazete ’de yayınlanınca akış başlayacaktı?! Şimdi talimat verilince başlayacakmış… Başlangıç olarak da gelse gelse, ödeme yapılmadığı için durdurulan ihale işlerinin ödemeleri gelecek ; onun da bir miktarı, ihalesi Ankara’da açıldığı için Ankara’da ödenecek… Hikaye bu ya…
Yeni hükümeti kuranlar ve hele ki eski hükümeti bozup da yenisini UBP ile kuranlar hala daha «Türkiye’den kaynak gelecek çünkü Türkiye hükümeti UBP-HP hükümetini seviyor» hikayesini anlatmaya devam ediyor. Bir para gelecek ama yaraya merhem bile olmayacak; dostlar alış-verişte görsün babından gelecek… Bir kaynak sızıntı halinde akacak, «Tren arızalandı, gitmiyor; treni sallayan da yolcular gidiyor sansın» babından gelecek… Türkiye’den gelecek olan, sarsılan ekonomisinde kendi bütçesinin elverdiği kadar olabilecek, kıt-kanaat olacak… KKTC’ye vereceği katkı Türkiye için devede kulak diyenler var, rakamsal olarak öyledir ama deve çok hasta ve kulağının üstüne yattı…
KKTC toplam siyaseti Türkiye’den para alabilenler ve alamayanlar ayrışmasından çıkıp, Kuzey Kıbrıs ekonomisinin kendi getirileri ile kendi ayakları üstünde durma yarışına girse, hem kendi insanlarına hem de ciddi ekonomik darboğazda olan Türkiye’ye yardımcı olacaktır. Var mı bunun oluru diye hala daha sorgulamanın anlamı da yok, Dörtlü Koalisyon Hükümeti mümkün olabileceğinin deneyimini yaşadı ve yaşattı, hem de döviz kurlarındaki ani ve keskin düşüşlerin olduğu bir dönemde …
Türkiye ile protokol imzalanacaktı, kaynak akışı başlayacaktı, Türkiye şu KKTC siyasi partisinin hükümetini sevmez, şunu sever hikayelerini Kuzey Kıbrıs insanı artık dinlemek istemiyor; onlar artık kendi ayakları üzerinde durabilen ekonomisinin başarı hikayesini yazmak istiyor. Toplam siyaset bu isteği görmediği sürece mevcut hikayeler «Büyüklere masallar» seansları ile yeniden ve yeniden anlatılacak.
Usandık… Uslanalım…