Gizli Oy, Gizlidir
KKTC Anayasa’sının birinci maddesi “Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir cumhuriyettir” demektedir.
UBP her fırsatta “bu devleti biz kurduk, biz yaşatacağız” nakaratını tekrarlıyor. Ama bu devletin bırakın yasalarına, Anayasa’sına bile saygı duymuyor. Her fırsatta Anayasa’yı da, yasaları da çiğnemekten geri durmuyor.
Son meclis başkanlığı seçimi buna örnektir. Aklı başında hiç kimsenin geçerlidir diyemediği çift mühürlü oylar geçerli sayılarak yeni meclis başkanı seçtiler ve dün devir teslim töreni de yaparak yasa dışı biçimde meclisi seçilmemiş birine devrettiler.
Ana muhalefet lideri dün mecliste basın toplantısı yaptı. Mecliste görevli üç hukukçunun görüşünün önemine vurgu yapan Tufan Erhürman “Meclis mevzuatını uygulamak bu üç hukukçunun görevi” dedi. Meclisin 3 hukukçusu da çift mühürlü oyların geçersiz olduğu görüşünü verdi.
Buna rağmen UBP-DP-YDP hükümeti kimseyi dinlemedi. Seçim sonucunu istediği gibi resmi gazetede yayınlattı ve seçilmemiş Ziya Öztürkleri meclis başkanı ilan etti.
Bu hükümet bir kere daha “ben yaparım olur” mantığıyla mecliste açıldığı günden bu yana yine kendi iç çekişmeleri sayesinde yaşanan rezaleti sonlandırdığını sanıyor.
Anayasa’nın 83 üncü maddesi “meclis başkanı ve başkan yardımcısı seçimi 10 gün içinde tamamlanır ve gizli oyla yapılır” demektedir.
Gizli oy ne demektir?
Adı üstünde “gizli” yani kimsenin görmeyeceği, kimsenin bilmeyeceği, oy kullanacak olanın hür iradesi ile sandığa atacağı oy demektir.
Peki cumhurbaşkanlığı seçiminde, milletvekilliği genel seçimlerinde ve yerel yönetim seçimlerinde geçersiz sayılan çift mühürlü oylar, milletvekillerinin, yani bizim gizli oyla seçtiğimiz temsilcilerin çift mühürlü oyları nasıl geçerli oy olarak nitelenebilir?
Bunun akıl ve mantıkla izahı olabilir mi?
Üzerinde işaret sayılabilecek en küçük bir belirti varsa o mühür gizli olmaktan çıkar. Çift mühür, ya da birden fazla mühür de işaret sayılıyor. O nedenle geçersizdir.
UBP hukukçu genel sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu geçenlerde seçim yasası çift mühürlü oyları cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği ve yerel seçimler için geçersiz sayar, meclis başkanlığı seçimi yazmaz gibi bir yorum yaptı.
Yazıklar olsun. Hukuku bu kadar zorlamayın, zorlarsanız kimse sizin yaptığınız yasalara, sizin koyduğunuz kurallara uymaz.
Devlet kurduğunuzu iddia ediyorsunuz ama o devletin Anayasasını da yasalarını da dilediğiniz gibi yorumlayarak istediğiniz sonucu almaya çalışıyorsunuz.
Bu devletin yasalarına uymamayı alışkanlık haline getirirseniz, devlete saygı ortadan kalkar.
Siz kendi içi çekişmelerinizi bir kenara bırakarak doğru dürüst bir seçimle yeni meclis başkanı seçmeyi beceremediğiniz için geçersiz oyları geçerli ilan ederek kaosu bitirdiğinizi sanıyorsunuz.
Aslında şimdi yaptığınız kaosu bitirmek değil, daha da derinleştirmektir. Bugünden sonra artık bu meclis çalışamaz. Çıkaracağı hiçbir yasanın, alacağı hiçbir kararın yasal olmayacağı ve hukuken yok hükmünde olacağı açıktır.
Bu yanlış krizi daha da büyütecek, muhtemelen bütçe görüşmeleri yapılamayacak ve bütçeyi bile geçiremeyeceksiniz.
O zaman da hükümet düşecek ve erken seçime gideceksiniz.
***
Son olarak bir yanlış anlaşılmaya değinmek istiyorum. Bazı çevreler “CTP’nin meclisten çekilmesi ile erken seçime gidileceği” inancındadır.
Bu doğru değildir.
CTP’nin meclisten çekilmesi hükümete dikensiz gül bahçesi sunmak demektir.
CTP meclisten çekilirse, hükümet Haziran 2025’te ara seçim yaparak CTP milletvekillerinin boşaltacağı koltukları doldurur ve 2027’ye kadar ülkeyi istediği gibi idare eder.
Buna fırsat verilmemelidir. Bunun yerine meclise sahip çıkmalı, yasadışılıkla mücadele etmeli ve Anayasanın değiştirilemeyecek 3 maddesinden birinci maddesinde belirtilen demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkesini öne çıkararak hukuk devleti olmamız için mücadele etmelidir.
Bu mücadele sokakla da birleştirilebilirse bunun önünde hiçbir güç duramaz.
Gücünü halktan değil, başka yerlerden alanlar ne yaparlarsa yapsınlar ayakta kalamazlar.