Gökaşan: SANATI SINIRSIZ DÜŞÜNMEK GEREK
Gökaşan: SANATI SINIRSIZ DÜŞÜNMEK GEREK
Simge Çerkezoğlu
Gürkan Gökaşan akademisyen, yazar ve sanatçı... O aynı anda birçok alanda çalışmalar yaparken hızına yetişmek çok zor görünüyor. Grafik tasarım alanında yaptığı yüksek lisansın ardından, Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde doktora eğitimine devam eden Gürkan yaklaşık on yıldır farklı reklam ajanslarında da çalışıyor. Şu an Cherry Red reklam ajansında çalışan ve bugüne kadar iki kişisel sergisi yanında karma sergilere de katılan Gürkan’la bir araya gelmemizin esas sebebi ise yeni kitabı, “O” oldu.
İLK KİTAP VE “O”
“İstedim ki hayattaki en büyük aşkımız kime ya da neye karşıysa boşluğu O’nunla dolduralım”
Yazmak için iki yılını verdiği kitabını bir yıl da yayına hazırlamakla geçiren Gökaşan, günün sonunda hem şekil hem de içerik olarak çok keyifli bir kitabı okuyucularıyla buluşturdu. “Yaklaşık bir ay önce kitabımı tamamlayarak yayınladım. “O” aslında üçüncü tekil şahıslar için kullandığımız tanım. Ben bu ismi seçerken istedim ki hayattaki en büyük aşkımız kime ya da neye karşıysa boşluğu O’nunla dolduralım.” Aslında kitaptaki şiirler özünde bireysel çelişkileri ele alıyor ve sanki burada yaşanmış bir aşk öyküsü anlatılıyor. “Kitapta yaşanan bir aşk anlatılıyor doğrudur ve zaman içinde aşkın nasıl şekillendiği ve nereye ulaştıkları sorgulanıyor. Bana öyle geliyor ki bireyler bir ilişkiye başlıyor ve zamanla ilişki kişinin kendiyle verdiği kavgaya dönüşüyor”
AŞIK OLACAĞINIZ KİŞİYİ SEÇEMEZSİNİZ
“İnsan da kime aşık olacağına karar veremez. Bu kendinden bağımsız olarak gelişen, duyguların sürüklediği bir süreç”
Kitap ilk anda şekli ve tasarımıyla okuyucuyu cezbediyor Gökaşan kitabının tarzını minimalist olarak açıklıyor. “Minimalist tarz benim grafik çalışmalarımda da sıklıkla kullandığım bir tarz. Yazıda da bunu kullanmak istedim. Bu tarzda az şekil ya da ifadeyle çok şey anlatırsınız. İnsanlar kalın kitaplar okusa da içerisinde kendilerine mal ettikleri çok az sayfalar vardır. Sadece belli noktalar seçilir. Ben kitabımda bunu en baştan yaptım. Bir anlamda okuyucu seçmeden ben onlar için seçtim”
Kapakta, hele de bir şiir kitabında görmeye alışık olmadığımız sivrisinek figürü karşımıza çıkıyor. İnsan bu figürün bir sebebi olmalı diye düşünmeden edemiyor. “Sinek nereye konacağına kendi karar veremez. Aşk için de aynı şey söz konusu. İnsan da kime aşık olacağına kendi karar veremez. Bu kendinden bağımsız olarak gelişen, duyguların sürüklediği bir süreçtir. Burada vurgulamak istediğim mesaj budur. Aşık olduğunuz kişiyi seçemezsiniz.”
TOPLUM İÇİN SANAT YAPMAK
“Her zaman edebiyat ve görsel sanatları ilişkilendirdim çünkü sadece sanatçının bilmesiyle açılan sergi eksik bir sergi olarak kalıyor”
Bugüne kadar gerek kendi kişisel sergilerini açan gerekse de karma pek çok sergiye katılan Gökaşan, hayatındaki farklı sanatların kapılarını bizlere açtı. “sergilemelerim ilk olarak karma bir fotoğraf sergisi ile başladı. Ardından 2011 yılında 11.11.2011 tarihine özgü kolektif bir sergi ile sanatseverlerle buluştuk. Ben bu sergide grafik üzerine çalıştım. Bu sergiden eleştiriler aldım. Böylece kendime yol çizdim. 2012 yılında ilk kişisel sergimi açtım. Çok ilgi gördüm. İyi eleştiriler aldım ve ardından 2014 Selma Gürani ile karışık teknikle hazırladığımız Kayıp Düşme sergisi ortaya çıktı. Bu sergideki tekniği benimsedim.”
“GÖRSELLER YAZIYLA DESTEKLENMELİ”
İnsanlara bir şeyler anlatmayı kendine dert edinen Gökaşan’nın Kayıp Düğme sergisini ben de çok iyi hatırlıyorum. Sadece fotoğraflardan oluşmayan, grafik ve yazılarla desteklenen bu sergi hayli etkileyiciydi. Kendini en iyi görsel sanatlarla ifade edebildiğin söyleyen Gökaşan, edebiyat konusunda gözüme hayli temkinli görünüyor; “Edebiyat konusunda daha yeniyim. Zamanla tam olarak istediğimi yansıtabilecek miyim onu anlayacağız. Görsel sanatlarda fotoğrafta veya tasarımda bunları daha iyi yansıttığıma inanıyorum. Her zaman ben edebiyat ve görsel sanatları ilişkilendirdim. İlk başta açtığım sergilerden bugüne yaptığım eserleri hep yazıyla bağdaştırdım. Günümüzde zaten bu iki sanat dalını birbirinden ayırmak çok güç görünüyor".
Gökaşan sadece görsel malzemelerle açılan sergilerin eksik kaldığı ve sanatçıların kendi için değil, toplum için de sanat yapması gerektiği kanısında. Gökaşan bu konuda kendi deneyimlerini şöyle aktarıyor. “Fark ettim ki görseller yazı olmadan sergi çok açıklamasız kalıyor. Sanatçı tamamen ne anlatmak istediğini kendi biliyor. Ziyaret edenler anlayamıyor. Oysa sadece sanatçının bilmesiyle sanat olmuyor. Biraz da toplum için sanat yapmak gerekiyor. Elbette her şeyi yazıyla anlatmayacaksınız ama ufak birkaç ipucu vermekte de fayda var. Aksi takdirde sanatı topluma yayamayız. ”
TV KANALLARIMIZA DESTEK ÇIKMALIYIZ
“Televizyonculuk sektörünün önünü açmalıyız. Emin olun kaynak olsa bizim televizyonlarımız da çok daha iyi programlar yapacaktır ”
Yıllardır reklam sektöründe çalışan Gökaşan, reklam konusunda daha bilinçli ve buna önem veren sektörler oluşmakla birlikte yine de reklamcılıkta çok geriden geldiğimizi düşünüyor. Bu durumun gerekçelerini ise şöyle sıralıyor; “Özellikle televizyon reklamları konusunda gelişmeye çok ihtiyacımız var. En büyük sorun kendi televizyon kanallarımızın az izlenmesi. Bunu bir zincir gibi düşünün, bunun sonucunda reklam alamıyor. Bütçeleri daha da düşüyor. Yeni prodüksiyonlar ortaya çıkaramıyorlar. Aslında bu zinciri kırmak gerekiyor. İnsanlar televizyona reklam vermek istemiyor. Kaç kişi izleyecek diye düşünüyor. Televizyonlarda özellikle haber programları izleniyor. Oysa toplum olarak kendi programlarımıza ve kanallarımıza destek çıkarsak kanallarımız da daha iyi duruma gelecek. Yoksa aynı noktada saymaya devam ederiz. Sektörün önünü açamayız. Kaynak olsa bizim televizyonlarımız da çok daha iyi programlar yapabilecek ”