1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. Gökbilimciler çarpışan galaksilerin yarattığı şok dalgalarını tespit etti
Gökbilimciler çarpışan galaksilerin yarattığı şok dalgalarını tespit etti

Gökbilimciler çarpışan galaksilerin yarattığı şok dalgalarını tespit etti

Bilim insanları uzak galaksilerin merkezindeki süper kütleli kara delikler birleşmeye başladığında yörüngelerinden gelen şok dalgalarını tespit etti.

A+A-

Bilim insanları uzak galaksilerin merkezindeki süper kütleli kara delikler birleşmeye başladığında yörüngelerinden gelen şok dalgalarını tespit etti.

Bu, süper kütleli kara deliklerin üst üste gelip spiral şeklinde dönerken uzay ve zamanı büktüklerine dair ilk doğrudan kanıt olabilir.

Teoriye göre galaksiler bu şekilde büyüyor. Gökbilimciler yakında bunun gerçekleşmesini izleyebilecekler.

Bu bozulmalar evrenin her yerinde her zaman yaşanan bir durum.

Keşfi yapan gruplardan biri, Almanya'daki Max Planck Radyo Astronomi Enstitüsü'nden Profesör Michael Kramer liderliğindeki Avrupa Pulsar Zamanlama Dizisi Konsorsiyumu (EPTA).

Kramer'e göre, keşif gökbilimcilerin uzay hakkındaki fikirlerini sonsuza dek değiştirebilir:

"Einstein'ın yerçekimi teorisinin yanlış olup olmadığını; evrenin büyük kısmını oluşturan gizemli şey olarak karanlık madde ve karanlık enerjinin gerçekte ne olduğunu anlamamızı sağlayabilir; ayrıca yeni fizik teorilerine yeni bir pencere açabilir."

Daha ileri çalışmalarla, süper kütleli kara deliklerin tüm galaksilerin evriminde oynadığı rol hakkında yeni bilgiler elde edilebilir.

Manchester Üniversitesi'nden Dr. Rebecca Bowler, araştırmacıların tüm galaksilerin merkezinde devasa kara delikler olduğuna ve bunların milyarlarca yıl içinde büyüdüğüne inandıklarını belirtiyor. Ancak şimdiye kadar bunların hepsi bir teoriydi.

"Süper kütleli kara deliklerin olduğunu biliyoruz, sadece oraya nasıl geldiklerini bilmiyoruz. Daha küçük kara deliklerin birleşmesi bir olasılık, ama bu konuda fazla gözlemsel bulgu yok.

"Bu yeni gözlemlerle böyle bir birleşmeyi ilk kez görebiliriz. Bu da bize en büyük kütleli kara deliklerin nasıl oluştuğunu doğrudan gösterecektir."

Gözlemler pulsar (atarca) adı verilen ölü yıldızlardan gelen sinyaller incelenerek yapıldı. Bunlar dönerek düzenli aralıklarla radyo sinyali gönderir.

Ancak İngiltere'deki Birmingham Üniversitesi'nden ve Manchester yakınlarındaki Lovell Teleskobu'ndan gökbilimcilerin de aralarında bulunduğu araştırmacılar, bu sinyallerin Dünya'ya olması gerekenden biraz daha hızlı ya da yavaş ulaştığını tespit ettiler.

Zaman bükülmesinin de evrendeki süper kütleli kara deliklerin birleşmesiyle oluşan yerçekimsel dalgalarla tutarlı olduğunu belirtiyorlar.

Fransa'daki Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS) Astropartikül ve Kozmoloji Laboratuvarından Dr. Stanislav Babak, yerçekimi dalgalarının "Evrenin en iyi korunan sırlarından bazıları" hakkında bilgi içerdiğini belirtiyor.

Yeni bulunan yerçekimsel dalgalar bugüne kadar tespit edilenlerden farklı. Daha önceki dalgalar çok daha küçük, yıldız büyüklüğündeki kara deliklerin birbirlerine çarpmasından kaynaklanıyordu.

Son araştırmada tanımlanan türün ise yüz milyonlarca kat daha büyük kütleli kara deliklerden kaynaklandığı ve bunlar birbirlerine yaklaştıkça birbirlerinin içine girdikleri düşünülüyor.

Bunların yarattığı yerçekimsel etki o kadar güçlüdür ki zaman ve uzayın bükülmesine neden olur ve bu süreç süper kütleli kara delikler nihayet birleşene kadar milyarlarca yıl devam edebilir.

Bilim insanlarının daha önce keşfettikleri yerçekimsel dalgalar kısa süreli sarsıntılar olarak düşünülürse, yenileri sürekli etrafımızda olan bir arka plan uğultusuna benzetilebilir.

Bu konuda daha fazla araştırma yapmak ve gözlemleri birleştirmek gerekiyor. Bir sonraki adım da, eğer kaynak bunlarsa, süper kütleli kara delik çiftlerini tespit etmek olabilir.

Yerçekimi dalgalarının, şimdiye kadar yaratılmış ilk kara delikler ya da kozmik sicimler olarak adlandırılan ve her ikisi de evrenin geliştiği tohumlar olarak düşünülebilecek egzotik yapılar gibi başka heyecan verici fenomenlerden kaynaklanması da mümkün.

Bu haber toplam 1686 defa okunmuştur