1. HABERLER

  2. DÜNYA

  3. GÖKÇEKUŞ SESSİZLİĞİNİ BOZDU
GÖKÇEKUŞ SESSİZLİĞİNİ BOZDU

GÖKÇEKUŞ SESSİZLİĞİNİ BOZDU

YÖDAK Başkanı Hüseyin Gökçekuş iki yıllık sessizliğini bozdu... hakkında yapılan iddialarla ilgili basın açıklaması yaptı

A+A-

YÖDAK Başkanı Hüseyin Gökçekuş, basın açıklaması yaptı. KTÖS Genel Sekreteri Şenel Elcil’in Cumhurbaşkanlı’na yaptığı başvuruda ortaya sürdüğü iddialara yönelik Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya verilen yanıtların da yer aldığı açıklamanın tam metni şöyle:

 

5 Eylül 2016


YÖDAK BAŞKANI’NIN BASIN AÇIKLAMASI:

Basında uzun süredir tek taraflı ve mesnetsiz aleyhimden çıkan gerçek dışı, onur ve hasiyet kırıcı, yalan ve/veya gerçeği yansıtmayan siz basın ve yayın organlarını ve değerli basın mensuplarını ve  halkımızı yanıtlmaya yönelik iki yıla yakın süredir şahsıma ilişkin gerçek dışı   yayınlanan  haberler neticesinde uzun süren suskunluğumu bozarak konu hakkında açıklama yapma gereği duymuş bulunmaktayım. Bu gün yapmış olduğum açıklamada sadece iki konuyu ele almış bulunmaktayım. Bunlardan birincisi 2 tamzamanlı YÖDAK üyesi’nin mesai saatlerine uymadıklarının araştırılması diğeri ise üç YÖDAK üye’sinin (Prof.Dr.Olgun Çiçek, Prof.Dr.Hasan Kömürcigil ve Prof.Dr. Mehmet Hasgüler’in)  istifaya davet etmeleri ve KTÖS Genel Sekreteri Şenel Elcil’in Cumhurbaşkanlı’na yaptığı başvuruda ortaya sürdüğü iddialara yönelik Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’ya verdiğim yanıtlardır.

Söz konusu iki YÖDAK Üyesi Prof.Dr. Olgun Çiçek ve Prof Dr. Mehmet Hasgüler, 65/2005 sayılı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yükseköğretim Yasası’nın 19’uncu maddesinin 1’inci fıkrasına göre tam zamanlı  çalışacak  şekilde istihdam edilmişlerdir. Anılan YÖDAK üyeleri ile akdedilen mezkur sözleşmede  bağlı oldukları yükümlülükler ve sahip oldukları haklar düzenlenmektedir. İlgili sözleşmenin  9’uncu maddesinde “YÖDAK üyesi 13.maaş, barem içi artış, ödenekli yıllık izin, hastalık izni  ve diğer sosyal hakları , değiştirilmiş şekliyle 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasında belirtilen hükümlerine tabidir” denilmektedir. Yine aynı sözleşmenin 10’uncu maddesinde YÖDAK üyelerinin, 65/2005 sayılı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yükseköğretim Yasası ile değiştirilmiş şekliyle 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasası hükümlerine tabi oldukları düzenlenmektedir.

Sözleşmeli personel olarak YÖDAK’a istihdam edilen tam zamanlı YÖDAK üyeleri ile akdedilen sözleşmeden  anlaşılacağı üzere YÖDAK üyeleri kamu hizmeti yerine getirmeleri nedeniyle 7/1979 sayılı Kamu Görevlileri  (7/1979) ve 47/2010 sayılı  Kamu Çalışanlarının ((Aylık-Ücret) ve  Diğer Ödeneklerin Düzenlenmesi Yasasında düzenlenen kurallara  bağlı ve/veya uymakla yükümlüdürler. 7/1979 sayılı yasanın 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrasına göre kamu görevlileri, çalışma saatlerinde görev yerinde bulunacakları ve amirlerinden izin almadan görev yerinden ayrılamayacakları düzenlenmektedir. Yine anılan Yasanın 105’inci maddesine gore kamu görevlilerinin haftalık çalışma süresinin Cumartesi ve Pazar günleri tatil olmak üzere 39 saat olduğu ve çalışmanın başlama ve bitme saatleri ile ara dinlenme saatlerinin personel dairesinin önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca  saptanacağı düzenlenmektedir. Buna gore bu mesai saatleri  Pazartesi,Salı,çarşamda ve Cuma  saat: 08:00-15:30 ve Perşembe günlerinde ise yaz mesai saatleri  08:00-13:00 (öğle arası) 14:00-18:00 kış mesaisinde ise 08:00-13:00 (öğle arası) 14:00-17:00 saatlerinde çalışılması öngörülmektedir. Yapılan açıklamalardanda anlaşılacağı üzere YÖDAK üyeleri yukarıda anılan yasalara bağlı olduklarından bu yasada ve/veya yasalarda öngörülen çalışma saatlerine uymakla mükelleftirler.

Söz konusu YÖDAK Üyeleri tam zamanlı üye olmalarına rağmen yukarıda anılan tabi oldukları sözleşmeye  riayet etmeyerek mesai saatleri içerisinde görev yerinde bulunmamaktadırlar. Bu nedenle defalarca sözlü ve yazılı olarak tarafımdan ve yine Genel Sekreter tarafından uyarılmalarına rağmen bu durumu devam ettirmektedirler. 65/2005 sayılı yasa göre YÖDAK’ın ita amiri YÖDAK Başkanı olduğundan bu konuda sorumluluk altında bulunmakta olup herhangi bir işlem yapmamam halinde üylerin yaptığı gibi ilgili yasa hükümlerine aykırı  düşmemek için gereken yasal ve idari tedbirleri almakla yükümlü bulunmaktayım.
Bu nedenle uzun bir süreden beri özürsüz ve izinsiz olarak bağlı oldukları yasa ve/veya mevzuat hükümlerine riayet etmeyerek mesai saatlerinde işe gelmekdileri ve bu saatler içerisinde  yurt dışına  çıkışları tespit edilmiş bulunup Maliye Bakanlığı tarafından Üyelerden birinin yasaya aykırı bu davranışı nedeniyle maaşından kesinti de yapılmış bulunmaktadır. Ben YÖDAK’ın en üst hiyerarşik amiri  ve ita amiri olarak kurumda ki huzur ve eşitliği sağlamak açısından  söz konusu tedbirleri almakla yükümlü olup yine diğer YÖDAK’da çalışan memurların dirlik ve düzenini sağlamak açsısında dört yılllık bir süre için atanan Üyelerin bu görevlerinin kamu hizmeti olup buna  yaraşır bir şekilde yerine getirmelerini hatırlatmakla yükümlü bulunmaktayım.

Yine hakkımda istifaya çağrı talebinde bulunan Prof Dr. Mehmet Hasgüler, Sayın Prof. Dr. Hasan Kömürcügil ve Sayın Prof. Dr. Olgun Çiçek’in öne sürmüş olduğu haksız, yalan ve yanlış  ve şahsıma hakaret içerikli iddialarına karşılık ve bu iddiaların doğru olmadığını ortaya koyan 19 Mayıs 2016 tarihli Cumhurbaşkanlığına yazmış olduğum yazıyı tüm kamuoyunun aşağıda bilgisine getirmeyi kendime bir borç ve görev bilirim:

 

Sayın Cumhurbaşkanım,        19 Mayıs 2016

YÖDAK Üyeleri Sayın Prof Dr. Mehmet Hasgüler, Sayın Prof. Dr. Hasan Kömürcügil ve Sayın Prof. Dr. Olgun Çiçek’in kendi haksız idealleri ve hedeflerine varma uğruna yapmış oldukları ve kamuoyunda yanlış algı yaratma gayesi güden, beni yasadışı hareketler içerisindeymişim gibi gösterip istifaya çağıran açıklamaları nedeniyle, siz Cumhurbaşkanımızında itham altında bırakılarak yıpratılmaya çalışılması nedenyile, gerçek durumu sizlerin bilgisine getirme ve Müsteşarınız tarafından yazılı olarak 18.5.2016 tarihinde tarafıma iletilen soruları açıklığa kavuşturmak adına konuyu ayrıntılı olarak bilginize getirme ihtiyacı duydum.

Her şeyden once Şahsıma ve yürütmüş olduğum YÖDAK Başkanlığına karşı sürdürülen ve uzun zamandır devam eden bu tür haksız itham ve suçlamalara karşın, başkanlığını yaptığım YÖDAK’ın, yükseköğretimimizin ve tabi ki sizlerin zarar görmemesi adına sukunetimi koruduğumu belirtmek isterim.

Nitekim, tüm ahlaki ve etik değerleri yıkan son açıklamalardan sonra dahi bu haksız ve yersiz iddialara  kamuoyu önünde cevap vermek  yerine öncellikle sizlere bilgi verme sorumluluğumu yerine getirmemin daha doğru olacağını düşündüm.

65/2005 sayılı Yükseköğretim Yasası’nda belirlenmiş olan temel ilkeler, yetki ve grevler ile ilgili tüm kurallara uyarak layıkı ile ve eşitlikçi bir anlayışla görevimi yürütmekteyim. Bundan sonrada aynı anlayışla yürütmeye devam edeceğim.

Konu hakkında bazı basın  organlarında çıkan haberler, YÖDAK Başkanı  olarak Yasal  görevimi yerine getirmem hususunda  müdahale  teşkil etmesi  ve şahsıma yapılan haksız saldırı sebebiyle haklarında yasal işlem başlatacağımı beyan ederim

Bu noktadan olmak üzere, söz konusu asılsız iddialarla ilgili değerlendirmelerimi ve tarafıma yönetilmiş olan sorulara karşı izahımı, yasal zemin ve belgelere dayandırarak sunacağım.

1. Sözkonusu basın açıklamasında kararları farklı yorumladığım, kurulun onayı dışında resmi yazılar yazdığım,üyelere bağırdığım, üyelerin çağrılarına rağmen toplantı yapmadığım, gelen yazılar hakkında bilgi vermediğime ilişkin iddialar tamamıyla asılsız olup,  attığım her adımı, yasal zemin ve Yasanın YÖDAK başkanına verdiği yetki ve görevler çerçevesinde ve tarafsızlık ilkesine bağlı kalarak atmaktayım. Tam tersine bazı üye arkadaşlarım saygısızca ve hadlerini aşar nitelikteki tavır ve davranışlarına dahi sırf uzlaşı sağlayabilmek  ve kurumumuzu yıpratmamak adına  KKTC Devletine ,Devletime duyduğum saygı gereği göz yummayı ve sukuneti tercih ettim.

2. Benim taraflı olduğumla ilgili iddiada bulunan üyeler, Girne Amerikan Üniversitesi ve Girne Üniversitesi arasındaki ihtilafla ilgili yargı süreci devam etmekte olduğu bir esnada, Girne Üniversitesi’nin YÖDAK’a açtığı sözkonusu davada Girne Amerikan Üniversitesi’nin  iki avukatını ülkede başka avukat yokumuş gibi –herhangi bir ücret anlaşması olmaksızın- (hatta toplantı tutanağına ücret alınmayacağı yönünde ifadelerle yazılmış ve sonradan bunun ortaya çıkmaması için memurlara üyeler tarafından baskı yapılarak ifade tutanaktan çıkarılmıştır.) hasta olmam nedeniyle katılamadığım bir toplantıda YÖDAK’ı savunmak üzere görevlendirmişlerdir. Bunu öğrenmem üzerine bu avukatı azledip, iki üniversite ile de bir bağı olmayan tarafsız bir avukatı mezkur davada görevlendirdiğim doğrudur. Mahkemenin bu konuda bir karar verdiği de doğrudur, ancak bu karar istinaf edilmiştir ve henüz kesinleşmemiştir. Nitekim Başsavcılıktan Cumhurbaşkanlığımız tarafından istenen görüştede bu durum açıkça ortaya konmuştur.  Bu durumda, ihtilafa taraf bir üniversitenin avukatlarını görevlendiren YÖDAK üyeleri mi yoksa tarafsız bir avukatı görevlendiren şahsım mı tarafsızlığını yitirmiştir? Sorusu sanırım  bu konudaki en doğru cevap olacaktır. Kaldı ki ,  yasaya uygun olarak davrandığım bunun bir suç olmayıp herhangi bir yolsuzluk ve usulsüzlük anlamı taşımayacağı da gayet açıktır.

3. Girne Üniversitesi Pilotaj Bölümüne ilişkin iddia hususunda verebileceğim cevap, makamlarınızın talebi üzerine verilen Başsavcılık görüşünde açıkça ifade edilmiş ve elde edilen bilgi ve belgeler ışığında, görevi kötüye kullandığım iddialarının asılsız olduğu ve bu gerekçe ile  görevden alınmamım hukuken mümkün olmadığı açıkça ifade edilmiştir. Ancak 19.10.2015 tarihli aynı Başsavcılık görüşünde yer alan “... tarafıma gönderilen tüm bilgi ve belgeler değerlendirildiği zaman, konu ile ilgili çelişkili iddialara olduğu ve baqzı üyelerin gerçekleri söylemediği görülmektedir.” Biçimindeki Başsavcılık ifadesi, kimin görevni kötüye kullandığı, kimin kullamadığı , kimin doğruyu söylediği, kimin söylemediği hususuna oldukça güçlü bir ışışk tutumakta olup  bunun takdirlerinize bırakıyorum.

4. YÖDAK’ta usulsüz bir biçimde, yasaya aykırı bir şekilde kurul kararı olmaksızın, Araştırma Görevlileri (doktora Öğrencileri) çalıştırdığımla ilgili iddianın cevabı iddiada bulunan üyeler tarafından bilindiği halde bunu saptırmanın kurumumuza ne kazandıracağını inanın ki anlayamıyorum. Ama yinde de konuyu izah edeceğim. Başlangıçta 4 kişi ile başlayan ancak su an sayısı iki olan bu araştırma görevlileri, YÖK’te  YÖK Başkanının başkanlığında , benim ve KKTC’deki tüm  Üniversite rektörlerinin de dahil olduğu bir toplantıda Sayın Prof. Dr. Yekta Saraç’ın istemi doğrultusunda arılan mutabakat çerçevesinde üniversite  rektörlerince görevlendirilen ve ücretleri ilgili üniversitelerce karşılanan,  sadece akademik çalışmalara yardımcı olan kişiler olup başka herhangi bir görevi ve kurumdan çıkarı olmayacak araştırma görevlileridir.


5. Kurumda güvensizlik ortamı yaratıldığı, personelin korku, kaygı, huzursuzluk ortamı içerisinde çalıştığı hususundaki iddia tamamen asılsız olup, güvensizlik ortamı yaratılmışsa bunun suçlusunun basın açıklamasını yapan kişiler olduğunu belirtmek isterim. Kapı kilitlerinin değiştirilmesinin sebei ise,   daha imza aşamasına gelmeyen YÖDAK’ın bazı resmi yazılarının ve/veya karar tutanaklarının sızdırılmasıdır. Örnek olarak  daha imza aşamasına gelmeyen bir yazının KTÖS’ün Web sayfasında yer alması ve/veya Cumhurbaşkanlığına hitaben yazdığım bir yazının,  yerine ulaşmadan  gazette veya medya sayfalarına servis edilmiş olması da gösterilebilir. Söz konusu yazıların servis edildiği yerler ile bu gün aynı hedefte aynı yönlü açıklamalar yapan kişi veya kuruluşların aynı olması da oldukça dikkat çekicidir. 

Şunu belirtmek isterim ki attığım her adımın haklı gerekçesi ve yasal zemini olup, YÖDAK’ın verimli, etkin ve demokratik bir ortamda çalışması,  65/2005 sayılı yasada yer alan kuralların, iddiaları yapan üyelerce  ve özellikle tam gün çalışma esasına gore görevlendirilmiş bulunan iki YÖDAK üyesi tarafından algılanması ve bu kurallara uymları ile mümkün olabilecektir. Yasa gereği tam gün esasına gore çalışan ve devletin uyguladığı mesai saatlerine uymak durumunda olan iki üyenin , bu kurala uymadıkları için ikaz edilmelerini mobbing olarak kamuoyuna yansıtmaları manidardır. Bu hususlara tüm çalışanların hakkı ile uyması halinde açıklamada belirtildiği gibi olmasa dahi, kendilerince aksak görülen hususların kendiliğinden yerine geleceği, daha doğrusu bu iddiaların yersiz olduğu ortaya çıkmış olacaktır.

6. Izinsiz olduğu tespit edilen Lisans ve Doktora programları konusunda Kurul kararı olmasına rağmen gerekli yazışma ve süreç takibini yapmadığıma ilişkin iddia da diğer iddialar gibi mesnetsiz olup, gerçeği yansıtmamaktadır. Konu hakkında gerekli ilk uyarı yazısı 22 ocak 2016 tarihinde yazılmış, 25 ocak 2016 tarihinde gelen cevap kurulca değerlendirilmiş ve alınan karar doğrultusunda,  ilgili üniversite YÖDAK Başkanı olarak benim imzamla ikinci kez  28 Mart 2016 tarihinde ilgili üniversiteden daha ayrıntılı bilgi istenmiştir.

7.  YÖDAK bütçesi sizlerinde bildiği gibi Cumhurbaşkanlığı bütçesi altında olup  tüm harcamalar tamaıyla devlet dairelerinde uygulanan usuler ve Cumhurbaşkanlığının kontrolünden geçirilerek yapılmaktadır. 65/ 2005 sayılı yasanın  15.madde 1. Fıkrasında YÖDAK Başkanı’nın görevleri sıralanmakta ve İta Amirliği görevinin de Başkan tarafından yürütüleceği hükme bağlanmaktadır. Yukarıda da belirttiğim gibi her konuda olduğu gibi ita amirliği hususunda da hesap veremeyeceğim hiç bir işlem bulunmamakla birlikte, YÖDAK tarafından yapılan harcamaların bütçe ve bütçenin uygulama esaslarına uygunluğu Sayıştay’ın denetimine tabi olduğunu da vurgularım.

8. Yükseköğretim strateji belgesi olarak kendi başıma hazırladığım, hiç bir bilimsel ve resmi  dayanağı olmadığı iddia edilen belgeyi kurul tarafından onaylanmadan her platformda dağıttığım, yanlış bilgi ve yönlendirme yaptığım belirtilmektedir. Bu konuda yapılan eleştiriler benden çok, bu konuda katkısı bulunan, emeği bulunan Yükseköğretimle ilgili tüm paydaşlara, Üniversite rektörlerine, çok sayıdaki öğretim üyesine, belediye başkanlarına Siyasi Partilerin başkanlarının da aralarında yer aldığı üst yöneticilere, partilerin gençlik ve kadın kollarına ve tüm sivil toplum örgütlerine ve reel sektor temsilcilerinden oluşan çalışma grubuna yapılan haksızlık olarak tarihe geçecektir. Söz konusu raporun sunuş kısmında, raporda yer alan bilgilerin nereden alındığı kimlerin katkısıyla hazırlandığı da ayırntılı biçimde izah edilmiştir.  Bu belgenin bir taslak olduğunun bilincinde olup, 2013-2015 dönemini içeren  TC- KKTC arasındaki ekonomik protokolde yer alan ve YÖDAK’a yüklenilen üç görevden biri olup (KKTC Yükseköğretim Strateji Belgesi ve Eylem Planının hazırlanarak hayata geçirilmesi) tüm çalışmalar bu çerçevede gerçekleştirilmiştir. Bu raporun ön değerlendirmesine ilişkin sunum 22 Mayıs 2014 tarihinde  tarafımdan  Dönemin Başbakanı başkanlığında toplanan Ekonomi Koordinasyon kuruluna sunulmuştur. Ancak ne yazık ki Malum YÖDAK Üyeleri buna katkı koymak yerine Başkanı devirmek, kendi kafalarındaki ideallerine ve hedeflerine ulaşmak için çeşitli oyunlar içine girmişlerdir.


9.  YÖK’le ilgili ilişkilerimizin en alt seviyeye indiği konusunda ise söylenebilecek tek şey, bu ilişkilerin mümkün olan en üst seviyede yürütüldüğüdür. Başkanlığım döneminde gerek Başkanlar, gerekse şikayette bulunan kurul üyelerinin de bildiği gibi kurul üyelerininde bulunduğu  heyetler  düzeyinde toplantılar gerçekleştirilmiş KKTC Yüksek öğretimini ilgilendiren birçok konu Masaya yatırılarak çözümler üretilmesi yönünde adımlar atılmıştır. Bu bağlamda yine ekonomik protokolde yer alan yükseköğretim ortak veri tabanının (YÖKSİS)  hazırlanması konusunda son aşamaya gelinmiştir.  Ayrıca kaliteyi artırmaya yönelik olarak Avrupa Birliği Uzmanları ve Dünya Bankası yetkilileri ile YÖDAK olarak sürdürdüğümüz çalışmalara ek olarak 2009 yılında TC ve KKTC Milli Eğitim Bakanları Tarafından imzalanan “TC ve KKTC Hukukuna Göre Kurulmuş Üniversitelerin Karşılıklı Tanınması Milletlerarası Anlaşmasının” 8. Maddesinin öngördüğü şekilde YÖK (Prof. Dr. Yekta Saraç, Prof. Dr.Yavuz Atar, Prof. Dr. Mehmet Şişman) ve YÖDAK ( Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş, Prof. Dr. Olgun Çiçek) Üyelerince Denetim kurulu oluşturulmuş, Bu kurul tarafından Denetim kriterler belirlenmiş ve bu Kriterler bağlamında Üniversitelerden istenen bilgiler kurula sunulmuştur.

10. Yüksek Öğretim Yasasının 6.(2). 6(5) ve 6(9). Maddelerine atıf yapılarak demokratik katılım, Hukukun Üstünlüğü İlkesi ve işbirliği ilkelerine uymadığıma ilişkin iddiada bulunulmaktadır. 65/2005 sayılı yasada, YÖDAK Başkan ve Üyeleri ile Genel sekreteri ve diğer çalışanların görevleri ve yetkileri ve YÖDAK’ın kurum olarak nasıl işleyeceği sıralanmaktadır.

Dolayısıyla bu iddiaların sahipleri olan ve kuruldaki demokratik katılımın en önemli parçası olup yasada görev , yetki ve sorumlulukları belirtilen üyelerin, demokratik katılımı kötü niyetli kullanmalarından kaynaklanan tavırlarını şahsıma mal etmeye çalışmaları tamamen softa şaşaırtması niteliğinde olup, yaratmış oldukları klikle yerine getirmeye çalıştıkları misyon endişe vericidir.

Gerek YÖDAK  üyelerinin basın açıklmasında gerekse siz Cumhurbaşkanımıza KTÖS başkanı sn. Şenel Elcil tarafından iletilen yazıdaki iddialara cevap verilmesi amacıyla yukarıda izah ettiğim ve her iki tarafından ortak iddialarını içeren hususlar yanında sn Şenel Elcil tarafından saptırılarak gündeme getirilen Girne Üniversitesi ve Yakın Doğu Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği konuları ile ilgili husulara da Başsavcılık görüşü ve Mahkeme kararlarına dayanarak aşağıda yer veriyorum.
Sınıf Öğretmenliği konusu ile igili olarak 25.02.2016 tarihinde Müsteşarınız Sn. Gürdal Hüdaoğlu’na iletmiş olduğum yazı ve eklerinden de görüleceği üzere, bu konu mahkemeye intikal etmiş ve mahkemenin YİM133/2015 sayılı ara emir kararı sonrasında, YÖDAK’ın 13.10.2015 tarih ve 15/24-1 sayılı kararı ile (üye ssn. ProfçDr. Mehmet Hasgüler’in olumsuz oyuna karşılık dört olumlu oy) “öğretime başlama izni verilipi akreditasyona aday olarak Kabul edilmesi” biçimindeki 5.5.2015 tarihindeki kararın devamına karar verilmiş vebu husus yasal zeminde çözüme kavuşturulmuştur.

Girne Üniversitesi ile ilgili iddialara gelince; bilindiği üzere, tüm üniversitelerimiz gibi Girne Üniversitesi’de, 65/2005 sayılı yükseköğretim yasası çerçevesinde kurulmuş bir üniversitemizdir. Konu üniversite yasaya uygun olarak 4.3.2013 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “Açma Ön İzni” verilen ve aynı yasa kapsamında 19 Mart 2013 tarihinde Prof.Dr. Hasan Alibıçak’ın başkanlığı döneminde alınan 13/04 sayılı YÖDAK kararı ile öğretime başlama izni alarak faaliyetlerini sürdüren bir üniversitemizdir.

Hukuk Dairesi’nin ( Başsavcılık) son olarak 13 Mayıs 2016 tarihinde Dışişleri Bakanlığı’na hitaben vermiş olduğu görüşten alıntı yaparak hiç bir yorum yapmadan Girne Üniversitesi ile ilgili yasal durumu izah etmiş olacağım.

Başsavcılık görüşü; “...65/2005 sayılı yasaya gore üniversiteler Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilen “açma ön izni” ile  Yükseköğretim Denetleme ve Akreditasyon Kurulu (YÖDAK)’ın kararı ile kurulabilmektedirler. Üniversiteler Fasıl 113 Şirketler Yasası altında kurulmamaktadırlar.

65/2005 sayılı Yükseköğretim Yasası uyarınca Milli Eğitim Bakanlığı’nın vermiş olduğu 4/3/2013 tarihli “açma ön izni” uyarınca YÖDAK’ın 19.3.2013 tarihinde aldığı 13/04 sayılı kararı ile “Girne Üniversitesi” ismi altında bir üniversite kurulmuş olup konu üniversite 65/2005 sayılı yasa’nın (2)’inci maddesinde anlamını bulan Kamu Tüzel Kişiliği statüsünü kazanmıştır. Konu Kamu Tüzel Kişiliği Fasıl 113 Şirketler Yasası tahtında kurulan MŞ16098 sayılı şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir tüzel  kişiliktir.

Konu Kamu Tüzel Kişiliği bünyesinde bulundurduğu ve ek’teki Milli Eğitim Bakanlığı yazısından da anlaşılcağı üzere dört fakülte ve bir yüksekokulu ile otuz yediülkeden bin elli öğrenci kapasitesine ulaşan ve faaliyetlerini Girne’deki kampüsünde halen sürdüren akademik ve kurumsal özgürlüğe haiz bir yükseköğretim kurumudur.

Ilgi yazınıza ekli YİM 176/2015, YİM144/2015 ve YİM82/2013 sayılı davalardaki mahkeme kararı ile ara emirleri MŞ16098 tescil numaralı Tüzel kişi hakkında verilen karar ve emirler olup, idare muhterem mahkeme’nin konu kararlarına uymaktadır.

Ancak, 65/2005 sayılı Yükseköğretim Yasası tahtında Milli Eğitim Bakanlığı’nın “açma ön izni” tahtında ekteki YÖDAK Başkanı’nın yazısından da görüleceği üzere YÖDAK kararı ile kurulan Kamu Tüzel Kişiliğine haiz Girne Üniversitesi isimli yükseköğretim kurumunun, kuruluşunun ve kaydının iptali ile ilgili YÖDAK ve Eğitim Bakanlığı laeyhine Yüksek Mahkeme’de ikame edilen bir dava neticesinde konu Üniversite’nin kuruluş ve kaydı ile olarak YÖDAK veya Eğitim Bakanlığı2nın veya devletin herhangi bir organının kara veya işlemlerinin yürütülmesinin durdurulması emreden bir mahkeme kararı mevcut değildir...” biçimde olup, daha once sizlerin aracılığla aldığımız 4.4.2016 tarihli Başsavcılık görşüne uygun olarak altı hukukçudan (Emekli Yüksek Mahkeme Başkanları Sn. Nevvar Nolan ile Sn Şafak Öneri, Emekli Başsavcılar Sn. Osman Talat Naim Enginsoy ve Sn. Akın A. Sait, Emekli Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Necmettin Bostancı ile Eski Barolar Birliği Başkanı hukukçu Sn.Hasan Sözmener) almış olduğumuz ve Müşteşarınız Sn Gürdal Hüdaoğluna’da ilettiğim yazılarda aynı ortak görüşün hakim olduğu açıkça görülmektedir.

Hal böyle iken, YÖDAK olarak Girne Üniversitesi’nin faaliyetlerinin özelikle açıklama yapan üç üye tarafından tüm bu gerekler bilinmesine rağmen engellenmesi, usulüne uygun olarak talep edilen yeni bölüm açma izinlerinin  yaklaşık sekiz aydır bekletilmesi, kurulda görüştürülmemesi (demokratik katılım ilkesi!!!) gibi bir lüksümüzün olmadığına böyle davranılmaya devam edildiği için suç işlenmekte olduğu ortada olup, bu davranış şekli ile kimlere hizmet edilmeye çalışıldığının sorgulanması gerekmektedir.

Şahsımı yıpratmak adına kurul üyelerimizinde alet olduğu ve/veya ortak olduğu bu çirkin oyunu bozmanı hepimizin görevi olduğuna inanmaktayım.

Ayrıca, üzüntü ile belirtmek isterim ki, kamu oyunu ve kurumumuzu sürekli bu konuyla taciz eden ve huzursuzluk yaratan Girne Amerikan Üniversitesi yöneticileri son olarak YÖDAK üyelerinden  üçünün açıklama yaptığı ve şahsımı istifaya davet ettikleri, ve ayrıca KTÖS Başkanı’nın şahsınıza gönderdiği tarihinden bir gün sonra, her iki açıklamada kullanılan ifadeleri içeren bir uslüp ile aynı dili kullanarak şahsıma mesnetsiz ithamlarda bulunmuş ve beni sitifaya davet etmişlerdir.

Tüm bu izah etmeye çalıştıklarımdan olmak üzere, şahsıma yöneltilen tüm haksız suçlama ve iddiaların sürekli olarak aynı merkezlerden ve eş zamanlı olarak yapılması dikkat çekici olup bunun makamlarınız veyapmış olduğunuz açıklamada bu konuları yöneltiğinizi ifade ettiğiniz kurumlar tarafından da değerlendirileceğine olan inancım tamdır.

Saygılarımla Bilgilerinize Sunarım.

Prof.Dr. Hüseyin Gökçekuş
YÖDAK Başkanı

Bazı üyelerin saygısızca hadlerini aşar nitelikteki tavır ve davranışları dahi sırf uzlaşma sağlayabilmek ve Kurumumuzu yıpratmamak adına KKTC Devletine, “Devletime” duyduğum saygı gereği göz yummayı ve sukuneti tercih ettim. Bu dakikadan itibaren tüm konuları belgelere dayalı olarak açıklayacağımı, değerli halkımızın bilgisine sunarım.

Bu haber toplam 4609 defa okunmuştur