1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Gönyeli’de olası gömü yerleri...” (2)
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Gönyeli’de olası gömü yerleri...” (2)

A+A-

İsmini vermek istemeyen bir okurumuzun, Gönyeli’de bazı olası gömü yerleri hakkında vermiş olduğu bilgileri dün bu sayfalarda paylaşmıştık...

GÖNYELİ’DEKİ OLASI GÖMÜ YERLERİ...

Bundan beş yıl önce, 21 Nisan 2018 ve ardından 8 Mayıs 2018’de Kayıplar Komitesi yetkilileri ve bir şahidimizle birlikte, gerek Gönyeli Barajı çevresinde, gerekse Gönyeli içinde olası gömü yerleri hakkında araştırma yürütmüştük. O günlerde bu sayfalarda 9 ve 10 Mayıs 2018’de bu araştırmalarımızı aktarmıştık... O günlerde devamla şöyle yazmıştık:

“...“Buraya nasıl gidebiliriz?”

Okurumun arkadaşı, “Ben yolu bilirim, sizi götüreyim” diyor…

Böylece son derece bozuk bir yola giriyoruz, yol bazı yerlerde pratikte neredeyse ikiye bölünmüş, yarılmış… Yol o kadar bozuk ki, Salih Örses çok dikkatli sürüyor aracı… Bu yolda nefesimizi tutarak ilerliyoruz ve bir noktada terk edilmiş bir evcik görüp duruyoruz, ne olduğuna bakmaya…

Acaba burası mıydı yaşlı adamın bazı ölüleri sakladığı yer, onları gömmeden önce? Yoksa bu terk edilmiş evciğin hiçbir şeyle alakası yok mu?

Asbest tavan sökülmüş ve dışarıya atılmış, evciğin çevresi dikenli tellerle çevrelenmiş – araştırma görevlileri ve okurumla arkadaşı gidip bu evi inceliyor. Ben öylece durup fotoğraf çekiyorum…

Bu terk edilmiş evciğin ilerisinde, sağ tarafta Lefkoşa-Girne yolunu görebiliyorum, arabaların geçişini görebiliyorum. Ancak Lefkoşa-Girne yeni yoluna bağlanan üstünde durduğum patika kesilmiş – yani bu toprak yoldan yeni Girne yoluna girmek mümkün değil…

İZOLE BİR YER...

Yolumuza devam ediyoruz ve küçük tepeciklerden birinin etrafını dolaştıktan sonra, olası bir gömü yeri olabilecek vadiye ulaşıyoruz…

Burası o kadar yalıtılmış, o kadar izole bir yer ki, buraya birisini gömmek isteyenleri kimsecikler göremez… 2018 yılında bile tümüyle izole edilmiş bir yer burası  - çevredeki tepecikler, dış dünyayla iletişimini kesiyor…

Bölgeyi inceliyoruz ve tam da okurumun tarif ettiği şekilde dereciği buluyoruz – burada toprak yumuşak – yani gömü yapmak isteyen birilerinin seçebileceği bir yer…

Fotoğraf çekip koordinatlarını alıyoruz bölgenin ve buradan ayrılıyoruz – dönüşün bu kez mandranın önünden geçiyoruz – toprak yol, mandranın önünden geçip gelmiş olduğumuz ana toprak yola bağlanıyor…

gol-003.jpg

GÖNYELİ İÇİNDEKİ OLASI GÖMÜ YERİ...

Barajı ve gizlediği sırları her neyse geride bırakıyoruz ve Gönyeli’nin içine başka bir olası gömü yerini incelemeye gidiyoruz… Bu konuda da okurum iki farklı şahitten anlatıları aktarmıştı ve okurumun anlattıklarını yine bu sayfalarda 24 Şubat 2018’de yayımlamıştık…

Okurumuz şöyle kaleme almıştı anlatılanları:

“Kaynak Kişi 1 (Erkek-58 yaşında) şöyle anlatıyor olayları: “19 Temmuz’un gecesi, saat 10-11 gibi yaşı tutanları asker aldıydı evlerden. Gönyeli’nin içine götürdülerdi bizi. Biz 17 kişiydik. Bizim aileden 3 kişi vardı. Görevimiz mühimmat taşımaktı, Gönyeli ovalarında.19 Temmuz gecesi saat 4-5 sularında yükledik tırları ve Boğaz’a gidip, gizlendik çukurlara. 20 Temmuz sabahı önce dağlardan sesler geldi, tam o saat başladıydı Rumlar da Gönyeli’yi dövmeye. Yunan Alayı vardı Lefkoşa Havaalanı’nın olduğu yerden ve oradan atışlarla Gönyeli’ye saldırırlardı. Helikopterler ve 130 nakliye uçaklarıyla, mavi bereli komandolar inmeye başlamıştı ovalara. Bu esnada biz de seyrederdik, vurulanlar, düşenler, ölenleri görürdük.  Rumlar bir yandan Gönyeli’ye ateş eder, diğer yandan bizim arkadaşlarımız (Hüseyin ve bir kişi daha) da stenlerle gelirlerken, bir havan topunun yanlarına düşmesiyle gözümüzün önünde şehit olmuşlardı. Ben 16 yaşındaydım, 3 bin kişilik bir tabur inmişti, Boğaz’a, Girne’ye. 1974 yılıydı, 7-8 tane Rum tankı Gönyeli’ye girmeye çalışıyordu. Biz o yıllarda daha küçüktük. İddialar o yöndeydi ki, bu tankların arkasında bir de tabur vardı. Taburun arkasından birkaç tane de buldozerin geldiğini söylemişti görgü tanıkları. Sanırım Rumlar Gönyeli’ye girip de bir katliam yapmak istemişlerdi, katliamı yaptıktan sonra da bizi buldozerlerle, toprağa gömeceklerdi. Atlılar, Muratağa ve Sandallar’a  benzeteceklerdi bizi. Bunlar yaşanırken, Türkiye’den gelen komutan vardı ve hava desteği isteyerek bu gelen Rumları bombaladılardı. Kaçışanlar oldu, göz gözü görmezdi. O tanklar da imha edildi. Bu saldırıda ölen Rumlar toplandı sonradan ve şimdi Gönyeli Belediyesi’nin Eski Binası’nın hemen arkasında olan bölgeye ve Çevre Yolu’nun hemen arkasına (bir süpermarket’in olduğu alana) gömülmüşlerdi. Bizim evimiz bu gömülen yerin yakınındaydı. Bombalama yapılırken de görmüştüm, ancak yakına gidip de bakamadım. Kapının aralığından Belediye Binası’nın arkasına ölen Rumları gömerlerken görmüştüm. Sonradan o tahrip edilen tankları da gelip almıştı askerler ve götürmüşlerdi. Bilirsiniz bir tankı vurduğunuzda, içindekilerin hepsi ölür, patlar. Mahşer yeriydi Gönyeli. Hiç unutmam 22 Temmuz’da Rumların attığı havan toplarından biri bir evin üzerine de düştüydü. O evden 6 kişiyi çıkarttıydık bizler. Pattaniyalara sarıp çıkarıp götürüp gömdüydük. Hiç aklımdan çıkmaz, bir tanesi hamileydi ölenlerin. Ameliyat yaptılardı, karnını yarıp çıkarttılardı çocuğu. Yaşar mı, yaşamaz mı artık bilmem o çocuk. 16 yaşımdaydım, 6 gün eve gitmedim ben. Yap derlerdi, yapardım!”

“GÖMÜLDÜKTEN SONRA GİDİP BAKTIYDIK...”

“Kaynak Kişi 2 (Kadın-80 yaşında) şöyle anlatıyor: “21-22 Temmuz 1974’te tam bizim evin önünde 7 tane tank geldi. Yüzbaşı vardı bir tane bağırırdı “Hava desteği verin! Hava desteği verin!” diye. O gelen tankların arkasında tabur da vardı. 2 tane uçak geldi, kalbur etti kendilerini. Kurtulan var mı diye gidip bakmadık. Cesetler ve kemikler hâlâ oradadır o evlerin altında. Eski Belediye Binası’nın orada bir ev var, onun yanından devam ettiğinde çatallanan yolun oraya gömdülerdi kendilerini. Orada hâlâ daha bir bina var, orası keşif bölüğüydü, onu havaya uçurmak isterlerdi asıl. İşte bizimkiler de orada kesti önünü Rumların  ve vurup öldürdülerdi kendilerini. O ateşin içine girip da bakamadım, kim sağ kaldı, kim öldü.  Bizimkilerden de ölenler vardı zere. Sonrasında asker bırakmadı yanaşalım oraya, onlar daha da kalabalık olup geldiydi bizimkiler. Ölen Rumları çukur kazıp gömdülerdi. Hiç unutmam söve söve bizim Türk askercikleri gömerlerdi o Rumları. Biz gömüldükten sonra Rumlar gidip baktıydık sadece….”

İşte okurumun iki farklı şahitten aktarmış olduğu bu bilgiler ışığında, sözünü ettikleri bölgeyi araştırmaya gidiyoruz. Eski belediye binasını buluyoruz, yakında bir yere arabayı park edip yürüyoruz, bu olası gömü yerini bulmaya çalışıyoruz…

YOLUN ÇATALLANDIĞI YER...

1960’lı ve 1970’li yıllarda Gönyeli’de Türk Alayı kampı vardı, şimdi bulunduğumuz yer ise, bu kampa ait olan ve askeri araçların bakımının yapıldığı bir yer… Bu yer hemen yakınımızda ve tellenmiş ama sanki boş gibi duruyor.

Yolun “çatallandığı” noktayı arıyoruz – biraz aklımız karışıyor ve tam olarak bu noktayı bize gösterecek bir şahit bulmayı kararlaştırıyoruz… Fotoğraf çekiyoruz, koordinat alıyoruz.  Sonra bir başka okurumu arıyorum ve o da bu boş alanın – olası gömü yerinin – neresi olduğunu bize eşinin veya kendinin gösterebileceğini söylüyor.

8 Mayıs 2018 tarihinde bir kez daha Gönyeli’ye gidiyoruz Salih Örses ve Hristiana Zenonos’la birlikte – aramakta olduğumuz bu noktayı bize göstermeye söz veren okurumuzu arıyorum ve onun tarifi üzerine aslında çatallanan noktayı geçen defa fark etmeden geçmiş olduğumuzu kavrıyorum… Oraya bir TIR parketmiş olduğu için burasının aramakta olduğumuz yer olduğunu fark etmemiştik… Okurum telefonla bizi yönlendiriyor ve aradığımız noktayı buluyoruz…

Bu konuda şahitlerden bilgi toplayan okuruma ve genç arkadaşına yürekten teşekkür ediyorum – adamızın güzelliği de budur işte… Adamızın yalnızca güzel bir denizi, harika bir güneşi yok – kocaman insan yüreklerine sahip harika insanları da var işte…

Ayrıca Kayıplar Komitesi’ne ve genç araştırma görevlileri Hristiana ve Salih’e de bizimle birlikte gelerek bu olası gömü yerlerini kendilerine göstermemiz için olanak sağladıkları için sonsuz teşekkürler.

Gönyeli konusundaki araştırmalarımızı sürdüreceğiz ve buraya tekrar geri döneceğiz…”

(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler – Sevgül Uludağ – 9-10 Mayıs 2018).

Bu yazı toplam 990 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar