Gör – Duy – Konuşma...
Mücahit olduğumuz ilk zamanlarda, kılık kıyafetimizle, oradan buradan toplanıp gelmiş çapulcular gibiydik. Eğitimlerle hepimizi ‘asker’ yapmaya çalışıyordu zamanın komutanları. Bir süre sonra, kıyafetler (üniformalar), botlar v.s. gelmişti. Bu arada eğitimler de daha bir yoğunlaşmıştı. Yoğun çabalarla biraz da olsa ‘askere’ benzemeye başlamıştık artık.
‘Hazır ol’, ‘Emredersiniz Komutanım’, ‘Sağa dön’, ‘Sola dön’, ‘Nişan al’ gibi bir sürü şey yanında, öğretilen ilk şeylerden biri de ‘Gör-Duy-Konuşma... Bütün sırrı burda bırak’ idi. Çok net ve anlaşılırdı. Bunun ne demek olduğunu kavradık hemencecik tabii. Askerdik artık. Ne öğrenciydik, ne işçi... Ne memurduk ne de herhangi bir işsiz... Ne öğretmendik ne de bir çiftçi...Ne alelade bir vatandaştık ne de bir gazeteci... Her birimiz birer askerdik (!). Ve emir, kural buysa, uyacaktık. Uyduk da. Gördük, duyduk konuşmadık... Eğrisiyle doğrusuyla bütün sırları bir yerlere kapattık, hapsettik. Gördüklerimizi, duyduklarımızı başkaları öğrenmesin, gün yüzü görmesinler diye. Hala da hapisteler.
***
Can Dündar ve Erdem Gül hapse atılınca aklıma geldi: ‘Gör, duy, konuşma... Büyün sırrı burda bırak’....
Sevgili Can...Sevgili Erdem.... Belli ki siz askerlik sırasında çokça duyduğunuzdan emin olduğum o kuralı, ya unuttunuz ya hiçe saydınız, ya da umursamadınız.
Çokları gibi görüp, duyup, öğrenip sussaydınız, yutaydınız ya... Size neydi TIR’lardan ? Size neydi TIR’ın içindekilerden ? Size neydi TIR’ların içindekilerin nereye, kimlere gideceğinden ? Size neydi o TIR’ları kimin doldurduğundan, kimin boşaltacağından ?
Görecektiniz, duyacaktınız ama bütün sırrı kendinize saklayacaktınız...
Siz kimdiniz ki Devlet’le baş edecektiniz ? Siz kimdiniz ki, Derin Devlet’le, MİT’le uğraşacaktınız ? Siz kimdiniz ki, Devletin büyük sırlarını ifşa edecektiniz ? Siz kimdiniz ki burnunuzu ‘Büyüklerin’ işlerine sokacaktınız ?
Kendinizi ‘gazeteci’ mi sanıyordunuz ? Gazeteciyseydiniz her istediğinizi yazabileceğinizi mi sanıyordunuz ? Kendinizi, gazetecilerin, duyduklarını, öğrendiklerini, bildiklerini halkına da aktarma özgürlüğünün olduğu bir ülkede mi sanıyordunuz ?
Şimdi hapishane hücrelerinde öğreneceksiniz dünyanın kaç bucak olduğunu.... Şimdi öğreneceksiniz ‘Büyüklerin’ işlerine burnunuzu sokmamayı... Şimdi öğreneceksiniz Devlet’i de Devletin büyüklüğünü de... Şimdi öğreneceksiniz Türk usulü hak’kın da hukukun da ne demek olduğunu... Şimdi öğreneceksiniz ‘görüp, duyup, konuşmamayı’...