Görev süresi dolmadan koltuktan giden ilk lider!
Tüm toplumu hain ilan eden; eşine bile küfreden bir gazeteye, her gün özel demeç vereceksin…
İki paralık faşistleri adam yerine koyup, onlardan korkacaksın…
Yanına aldığın bir danışmanının ülkede neredeyse gazetecilerin yarısına borcu olacak; yayınladığı gazetede herkesi hiç çekinmeden vatana ihanetle suçlayacak; sen alkışlayacaksın…
-*-*-
Cumhurbaşkanısın; herkesi kucaklamalısın…
Oysa sen, senin gibi düşünmeyen herkesi rahatlıkla düşman ilan edip hedef gösterebiliyorsun…
-*-*-
Kimse sana artık saygı duymuyor…
Duyarmış gibi yapanları geç…
Cumhurbaşkanı veya toplum lideri gibi değil; “O’nun bunun adamı” gibi davranıyorsun…
-*-*-
Türkiye’den gelen basit memurlardan bile korkuyorsun ki korku sebebini anlamak çok güç!
Niye dik duramıyorsun?
Niye iki paralık insanların önünde zavallı gibisin?
Bir kez eğildin, enseye tokadı yedin, artık doğrulma, diklenme şansın da sıfır…
-*-*-
Komik olmak başka şeydir; espri yapmak bambaşka…
Akıl almaz komikliklerle, kendini küçültüyorsun…
-*-*-
Egemen – eşit devlet diye ağzını gere gere çığlıklar atıyorsun, gidip Türkiye’de kaymakam muavinleri ile muhatap oluyorsun…
-*-*-
Eğer dik durmayı başaramazsan, ki çok zor, görev süresi dolmadan o koltuktan giden ilk “Kıbrıslı Türk lider” olacaksın ve altı ay sonra adını hatırlayan da kalmayacak.
-*-*-
Yağcılığı; talimat alıp biat etmeyi, her emre itaat etmeyi “liderlik” mi sayıyorsun?
Çok yanılıyorsun…
Makamı yerlerde süründürüyorsun…
-*-*-
Müzakereleri tahrip ettin, oturduğun makamın uluslararası değerini de öldürdün.
Kıldığın namaz bile biatın, şovun bir parçası…
En yakınındaki dostlarını bir bir yitirdin…
-*-*-
Peki niçin?
Neden?
Koltuk uğruna, bir toplumu feda ettiğini sanmıyorum ama aklıma başka bir şey de gelmiyor…
-*-*-
Bunları yazdım veya söyledim diye beni mahkemeye mi vereceksin?
Elinden geleni ardına koyma!
Haydi 1 Nisan şakası yapalım
Mesela, bir bakan, makam odasında yasalara göre asılması gereken Atatürk portresini kaldırmış!
Ve kendisine bakanlık binasında bir de mescit ayarlamış.
Allah kabul etsin!
-*-*-
Ercan Havaalanı’na bugün 50 yolcu uçağı gelmiş.
Oteller full dolmuş!
Turistlere “lütfen iki günde bir büyük abdest yapın, kanalizasyon sorunu hala çözülemedi” şeklinde broşür dağıtılmış.
-*-*-
Recep Tayyip Erdoğan, olur da cumhurbaşkanlığından bir şekilde gider endişesiyle Ersin Tatar’a yeni bir görev vermiş… Görevin ne olduğunu bilemem ama eskiden Osmanlı saraylarında onlardan çok varmış!
-*-*-
Bugün grev ve miting yapacak olan ezilen Kıbrıslı; Başbakanlık önündeki mitingden sonra, koşarak Kermiya kapısına gitmiş ve kapı yerle bir edilmiş…
Maaşı alan memur, son dakika mitinge katılmaktan vaz geçmiş ama akabinde yeni elektrik faturasını görür görmez, anadan doğma sokağa salıp, şuursuzca koşmaya başlamış!
-*-*-
Tahsin Ertuğruloğlu, Türkiye tarafından, “Lefkoşa Valisi” olarak görevlendirilmiş. Zorlu Töre küsmüş. Sunat Atun “ben oynamam” demiş. Ersin Tatar zaten İngiltere’ye dönmüş. Faiz Sucuoğlu hasta kabulüne başlamış. Ahali sormuş; Maaşları alacak mıyız? Tahsin bey demiş ki, “… Elhamdüllillah iki kat!”…
Sıkıntı olmamış!
-*-*-
KKTC’de etin kilo fiyatı 3 TL olarak belirlenmiş!
Ama hamam böceği eti!
Zaten narenciyenin tümünü Fransa’ya, patatesi de Almanya’ya satmışız!
Hollanda, KKTC ganavvurisi almak için sıraya giren ülkeler arasındaymış…
-*-*-
Erhan Arıklı ve Fikri Ataoğlu mu?
“Anavatan ne derse o” şeklinde açıklama yapmış.
Kudret hocam ve Tufan hocam, parti yetkili ve ilgili kurulları ile toplantıya girmiş; bir daha da çıkmamış!
-*-*-
Serhat İncirli mi?
Yeni Zelanda devlet televizyonunda çaycılığa başlamış!
Çaycı Hüseyin’i taklit ediyormuş; Yeni Zelandalılar kendisini çok sevmiş…
“Çaylaaaaar” şeklindeki çağırışı, ülkede bir anda çok popüler olmuş!
-*-*-
Bu arada Fenerbahçe, Faiz Sucuoğlu’nun en büyük hayalini yerine getirmiş!
Yerim dar, başka yazamam!
Dördüncü sınıftan ikinci sınıfa terfi!
İflas etmiş bir maliye…
Sadece zamlarla cırmalayan bir hükümet…
Aşağılanan bir cumhurbaşkanı ve başbakan…
Halkın seçmediği bir kişiyi “itibarlaştırma” saçmalığı…
Ekonomi tumba, siyaset çamur!
-*-*-
Başbakan çaresiz…
Cumhurbaşkanı kestane gezmesinde; masraflar devletten!
Dışişleri Bakanı, “lider gibi muamelelerde”…
-*-*-
Bre aman zaman, gelin daha geç olmadan Kıbrıs sorununu çözelim!
Yok hayır olmaz!
Neden olmaz!
Rum bizi kesecek!
-*-*-
Açık ve de net söylemek zorundayım; bu memleket, bu şekilde, bu şekliyle, bu yapılanlarla, “size kalacağına”, vallahi da billahi da yıkılsın, yansın ama “bize” kalsın!
-*-*-
Biz kim miyiz?
Biz artık ekmeği Aya Napa otellerinde bulaşıkçılık yaparak kazanmayı hedefleyen, sizin dördüncü sınıfa düşürdüğünüz, Kıbrıs’ın ikinci sınıf vatandaşlarıyız!
Terfi peşindeyiz!
Elini öptüklerimiz bir daha eksildi
Annemin hem çocukluk arkadaşı, hem köylüsü, hem akrabasıydı Ümmü teyze…
Ümmü teyzenin amcası ile annemin teyzesi evliydi…
“Çelik” ailesi…
Eski dışişleri bakanlarımızdan Vedat Çelik, Ümmü teyzenin kardeşi…
Ve Erhan Başay kardeşimin annesiydi Ümmü teyze…
Çocukluktan bu güne, hep güler yüzüyle hatırlarım…
-*-*-
Erhan aradı dün sabah…
En çok şakalaştığım arkadaşımdır Erhan…
Sesinde bir gariplik sezdim telefonu açar açmaz…
Belki de ilk kez şakalaşmadık…
“Annem’i kaybettik, bugün toprağa veriyoruz…” diyebildi…
-*-*-
Öğle ezanı sonrası kılındı Lefkoşa’da cenaze namazı…
Ne ilginç bir rastlantıdır ki; geçenlerde kaybettiğimiz Burhan Yetkili’nin mezarı yanına gömdüler…
İlginçlik nerede mi?
Burhan Yetkili, Arodezli…
Ümmü teyzem, Teralı…
Bu iki köy de Baf’ta…
Ve tıpkı iki mezar gibi komşu…
-*-*-
Ve ne Baf kaldı, ne Arodez, ne de Tera…
Arodezli, Teralı dolu, Lefkoşa Kabristanlığı…
-*-*-
Bir de ne dikkatimi çekti biliyor musunuz?
Lefkoşa Kabristanlığı tıka basa doldu…
Kaldırımlara mezar açıyorlar…
Ve bu mezarlıkta yatanlar; şu anda hayatta olan Kıbrıslı Türklerden çok daha fazla…
Kaç kişi mi?
“Çok kalabalık”…
-*-*-
Ümmü teyzem bir çınardı, devrildi…
Allah rahmet eylesin…
Sevgili eşi Arif abimize, evlatları Erhan’a, Esra’ya ve tüm sevenlerine başsağlığı dilerim…
Elini öptüklerimiz bir kişi daha eksildi…