Görüşmeden kimler için ne çıkar?
Bugünün ve bu haftanın gündemi tabii ki, iki toplum liderinin Guterres ile yapacakları görüşme…
Görüşmeyle ilgili iyimserlikler var, ihtiyatlı iyimserlikler var, bir şey beklemeyenler var, umutsuz olanlar var, bir şey olmasını istemeyenler var, kötü niyetliler var.
Bir şey olmasını istemeyen veya kötü niyetli ne demektir?
Tabii ki bu soruya yanıt verenler iki pencereden bakabilir…
Bir kesim, kötü niyetliyi barış karşıtı, statükodan nemalandığı için bu statükonun devam etmesini isteyenlerin kötü niyetli olduğunu söyler ve bu da benim için doğru bir yaklaşımdır.
Bir kesim de kötü niyetliyi bu statükonun yıkılmasını isteyenlerin boynuna sarar. Barış isteyenler o kesime göre kötü niyetlidir. Örneğin bir resmi geçitte barış işareti yaparak protokolün önünden geçen kişi, kötü niyetli, devleti yıkmaya yeltenen, terörist olarak algılanıp içeri bile atılabilir.
Ancak o kesime göre aynı resmi geçitte bozkurt işareti yaparak protokolü selamlayan kişi statükocu, yalaka, turancı ve (kendi bilmese de) faşist olduğu için beslenmesi gereken kişidir.
***
Birinci kesimle ikinci kesim ve belki de arada olan ve ne istediğini bilmeyen kesimlerle birlikte bugünkü sürece başlıyoruz.
Bugün başlayıp bugün bitmesini isteyenler ve bekleyenler olduğu gibi, bugün olacak görüşmenin ardından yeni bir sürecin başlamasını ve barışa, çözüme kadar gitmesini isteyenler ve bunun için baskı oluşturmaya çalışanlar da var.
Örneğin Başbakan Tatar ve Yardımcısı Özersay, bugünün burada kalmasını ve söylemlerinde dile getirdikleri gibi hiçbir şey olmamasını beklerken ve de umarken, Ana muhalefet partisi ve başkanı ile TDP ve bazı sol örgütler ve de barış yanlısı bazı sivil toplum örgütleri yukarıda yazdığım gibi görüşme sürecinin devam etmesini umuyor ve talep ediyorlar.
Hatta bugünkü görüşme öncesi iki toplumlu barış yanlısı eylemler yapılırken Guterres’e iletilmesi istenen mektuplar da yazıldı.
Örneğin CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Guterres’e yazdığı mektupta; “Ada için sahip olduğumuz vizyon, uzun süredir devam etmekte olan müzakerelerin de temelini oluşturan BM karar ve parametreleri ile uyumlu, sürdürülebilir bir federasyondur” demektedir. Erhürman şimdiye kadarki BM kararlarına da ithafen; "siyasi eşitlik federal devletin tüm kısımları ve idaresinde sayısal olarak eşit katılım anlamına gelmemekle birlikte, diğerlerinin yanında her iki toplumun tüm organlara ve federal Hükümetin tüm kararlarına etkin katılımı, federal Hükümetin herhangi bir toplumun çıkarlarına karşı hareket etmesini engelleyecek güvencelerin varlığı; iki federal Devletin eşit ve tıpatıp aynı güç ve yetkilere sahip olması şeklinde düşünülmelidir" hatırlatmasını da yapıyor.
Kıbrıslı Rum Lider Anastasiadis’in şimdiye kadarki anlaşmalara ve açıklamalara karşın siyasi eşitliğe dair belirsiz tavrına da değinen Erhürman, “Bu kritik dönemeçte, "Referans Şartları"na ilişkin tüm konuların tartışılmasına eşsiz bir olanak sağlayacak beşli bir konferansın gerçekleşebilmesi için, yaklaşan üçlü toplantının başarılı bir sonuca ulaşması hayati önem arz etmektedir” değerlendirmesini ve talebini ortaya koyuyor.
Bugün, tabii ki iki taraf için yani barışı isteyenler ve istemeyenler için de yine büyük bir öneme haiz.
Umarım bugünkü görüşmeden gazete taşlayan ama protokolde yer alanlar ve resmi geçitte protokole bozkurt işareti yaparak geçenler için değil, barışı, sevgiyi isteyenlerin sevineceği haberler çıkar.
Alkışlar GHE’ye…
Girne Halk Evi Futbol Kulübü’nü alkışlıyor ve tebrik ediyorum. Savaş çığırtkanlığı, barış düşmanlığı yapanlara, cehaletin örneklerini gösterenlere çok güzel bir cevap verdiler. Neydi olay? Kıbrıs’ın güneyinde faşist parti ELAM’ın bazı üyeleri KKTC bayrağını yaktılar diye Kıbrıslı Rum kalecisi olan Girne Halk Evi ile oynayacak olan Dörtyol takımı, Girne Halk Evi’nin Kıbrıslı Rum kalecisine de bayrak vererek sahaya çıkmasını istemişti. Girne Halk Evi yöneticileri bunu kabul etmemiş, siyasetin spora karıştırılmamasını istemişlerdi. Girne Halk Evi, Dörtyol’un bu isteklerine karşılık dünkü maça karanfillerle, Atatürk’ün yurtta sulh, cihanda sulh yazılı tişörtleriyle çıktı, söz konusu kaleci Athos Chrysostomou’yu sahaya kaptan olarak çıkardı ve Athos sahada en güzel cevabı verdi; bir penaltı kurtardı. Maçın sonunda Dörtyol 1-0 galip geldi ama aslında kim kazandı!? Tabii ki buradan da bütün Dörtyollulara veya futbol takımının oyuncularına değil ama bayrak yakmaya karşı aynı kafayla karşılık vermeye kalkanlar için güzel bir yanıt oldu demek daha doğru olacaktır.
Haberi olan!
TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye ile Kıbrıs arasında bir elektrik ve doğal gaz hattı kurulması için çalışmaların devam ettiğini bildirdi. Elektriği biliyorduk da doğal gazı bazıları (belki herkes) gibi ben de ilk kez duyuyorum. Hatta merak ediyorum; Başbakan Tatar’ın bundan haberi var mıydı!
Cehalet
Bireysel çıkarların toplumsal çıkarların önüne geçmesi, böyle bir mentalite içinde olanların toplumun gerilemesine neden olması, sürer durumun devam etmesini istemesi, bunun ne anlama geldiğini anlamaması veya yine kendi günlük çıkarları için anlamazdan gelmesi, umursamaz ve bencil olması, bakıp da görmemesi cehaletten başka ne anlama gelebilir acaba! Okuyup da bir yerleri bitirmiş olmak cahilliği aşmak anlamına gelmiyor ne yazık ki!
Ve öyle bir gün gelecek ki; tanıdığın her insan yüzünden, biraz daha yalnızlaştığını göreceksin.
Charles Bukowski