1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Görüşmeler İçin Başlangıç Vuruşu Yapıldı; Devamında Neler Olabilir?
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Görüşmeler İçin Başlangıç Vuruşu Yapıldı; Devamında Neler Olabilir?

A+A-

BM Genel Sekreteri’nin özel temsilcisi Bn. Cuellar adaya geldi ve liderlerle görüşmelerini yaptı. Bir hafta- on gün kadar adada kalacakmış. Bu süre içinde siyasi ve sivil toplum örgütleri ve geçmiş görüşme süreçlerinde bulunmuş kişilerle de özel görüşmeler yapacak; liderlerle yeniden görüşme, sonrasında garantörler ve AB ile görüşmeler…

Cuellar’a göre yeni bir görüşme sürecinin başlaması konusunda Kıbrıs Rum liderliğinin tutumu olumlu ama yetersiz imiş; Kıbrıs Türk liderliği ise tamamen olumsuz… Bu tutumlar süreci başlatma noktasında tarafların pozisyonudur; Cuellar’ın bundan sonraki çabası tarafları birbirine doğru hareket ettirmek için diplomasi yapmak ve tarafları masada buluşturacak asgari müşterekleri sağlamaktır. Uluslararası siyasette ve çatışmaların çözümü konusunda deneyimli bir kişi… Sorunun taraflarının liderlerini, siyasilerini ve sivil toplum örgütlerini dinleyerek konusuna tam vakıf olmak ve ondan sonra liderlerle karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak gibi bir eylem planı olduğu ilk açıklamasında “Bu aşamada sadece dinleyeceğim” demesinden anlaşılıyor.

Bu görevi kendisine veren BM Genel Sekreteri Guterres’i de dinlemiştir mutlaka… Crans-Montana Konferansında, Berlin’deki akşam yemeğinde, Cenevre’deki Kıbrıslı liderlerle toplantıda yaşananları, taraflara hitaben yaptığı konuşmasında açıkladığı altı maddelik önerilerini Guterres kendisine anlatmıştır mutlaka… Sonuç odaklı ve zaman belirli bir yeni süreci başlatmak istediğini, olmayacaksa da BM Güvenlik Konseyi’ne altı ay sonra sunacağı raporunda sürecin başlamasında olumsuz duruşu olan tarafı da kaydedeceğini de anlatmıştır mutlaka… Son raporunda tarafların farklı duruşta olmalarını belirtip çözümsüzlüğün sona erdirilmesi için liderlerin neler yapması gerektiğini inceden inceye eleştiri mesajlarıyla kaydettiğini de anlatmıştır mutlaka.

Taraflar ne yapacak?! Önemli olan burası… Hristodulidis, “olumlu ama yetersiz” pozisyonda ise, demektir ki sürecin başlamasını istiyor ama gene meymene-mesmene görüşme yapmak yani, sürecin sonuç odaklı ve zaman sınırlı olmamasını tercih eden bir tutum içindedir. Kritik konularından biri de Kıbrıslı Türklerin federal birleşik Kıbrıs’ın yönetişiminde etkin katılımcı ve siyasi eşit taraf olmasını BM Güvenlik Konseyi kararına rağmen kabul etmemek ve bunu kabul etmek içinde de abartılı taleplerde bulunmaktır.  

Tatar “Tamamen olumsuz” pozisyonda ise, 2-Devletli Çözüm önerisini masada görüşmek talebinde ısrar etmiş ve “Eşit egemen taraf olduğumuzun önceden teyidi” şartını koşmuş demektir. 2-Devletli çözüm önerisinin BM çatışı altındaki bir masada görüşülmesi BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırıdır, olası değildir. Ancak, eşit egemen taraf olmak siyasi literatür ve uluslararası hukuk bağlamında “yapıcı müphemiyet” içerir. Örneğin, Annan Planında Kıbrıs Türk ve Rum federe devletleri ile merkez federal devlet arasında hiyerarşik üstünlük yoktu, üç taraf da tam eşitti; federe devletler de kendi coğrafyalarına egemendi…  

Cuellar iki tarafın siyasi ve sivil toplum örgütlerini de dinledikten sonra liderlerin başlangıç pozisyonunda ne kadar bir geri desteğe sahip olduğunu görebilecek. Kıbrıslı Rum liderin geri desteği çok güçlü olmayacak olmasa bile, azımsanacak bir oranda olmayacağı da bellidir. Kıbrıslı Rum sivil toplum örgütleri genelde ve Kıbrıs sorunu özelinde de pek güçlü, etkili, hareketli ve dinamik değildir; AKEL’in ne yapacağı ise sürprizlerle dolu olur… Kıbrıslı Türk liderin geri desteği ise zayıftır; gerek muhalif siyasi partiler ve tabanları gerekse sivil toplum örgütleri BM Ölçütlerinde federal çözüm ve sürdürülebilir barış için kararlı duruşlarını direngenlikle korumakta ve sürdürmektedir.

Tarafların liderlerinin geri desteğindeki farklı kimya Cuellar’ın kendi stratejisini şekillendirmesinde esas etken olacaktır. Yani, Tatar’a başlangıç pozisyonunun halkın genelini temsil etmediği gerçeğini tespit ettiğini söyleyerek, mevcut pozisyonundan çıkıp, halkını temsil eden pozisyon ile ilerlemesinin gereğini onunla paylaşabilir. Tatar bunu yaparsa, sıkıntı Hristodulidis kaynaklı olacak. Cuellar ona da Kıbrıs Türk tarafının yeniden BM Ölçütlerinde çözüm için masaya oturmaya karar verdiğini, Rum tarafının da Annan Planı ve Crans-Montana Konferansı kusurlarını sürdürmesinin ve/veya tekrarının Kıbrıslı Türklerin geleceğinin uluslararası hukuk içinde şekillenmesinin önünü açacağını anlattığında Hristodulidis ve şürekası bu aşamada bir tercih yapmak durumunda kalacak: Ya 1963’ten beri tek başına yönettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti devletini 1974’den sonraki alanda kalarak sürdürecekler ve Kuzey bölgesini Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukukun kabul ettiği bir kimlik ve yapı ile yönetmesini  kabullenecekler, ya da BM Ölçütlerindeki iki bölgeli, iki halklı federal birleşik Kıbrıs’ı kurgulamayı, kurmayı ve hayata geçirmeyi, Kıbrıslı Türkleri de siyasi eşit ve etkin ortak olarak kabullenmeyi tercih edecekler. Aklın yolu birdir, bundan kaçamayacaklar…

Bu sonucu en etkin olarak ne yaratabilir? Türkiye’nin pozisyonu… Başlangıç için 2-Devletli Çözüm tezini Tatar’a söyletmiş olabilirler ama çok pragmatik bir siyasi lider olan TC Cumhurbaşkanı Erdoğan arkadan sökün edip gelirse, daha önce dünyaya söylediği “Gerekirse Annan Planı’nda yaptığımız gibi elimizi taşın altına koyarız” sözünü fiiliyata geçirmeye adım atarsa Tatar ve pozisyonu son bulur, süreç ise ivme kazanır, yol alır.

AB ne yapar? BM’yi destekler… Diğer garantörler Yunanistan ile Birleşik Krallık ne yapar? Birleşik Krallık BM Daimî üyesi olarak böylesine bir süreci ve sonucu destekler… Yunanistan ise Türkiye ile ilgili diğer ve doğrudan sorunlarının çözümüne odaklanır, Erdoğan’a da “Denizi geçerken derede boğulmayalım – Aramızda çözümlenmeyecek sorunumuz yoktur” sözlerini hatırlatıp, iyi ve sorunsuz komşuluk ilişkilerini ilerletmeye bakar. Türkiye ne eder? Doğu Akdeniz doğal gaz kaynaklarından tatmin olacağı payı almak ve bölgenin enerji kaynakları toplama ve dağıtma merkezi olmak vizyonu yolunda ilerler. ABD ne yapar? Emperyal petrol şirketleri adına tüm taraflara teşekkür eder; Büyük Ortadoğu Projesi’nin ilerlemesi için önemli bir gelişme sağlamaktan dolayı da mutluluğunu özellikle Türkiye ile paylaşır…
Bütün bunlar gerçekleşmezse ne olur? Kıbrıslı Türklerin halen yaşadığı koşullar daha da kötüleşerek devam eder… Kıbrıslı Rumlar adanın güney yarısında sürekli bir Türkiye tehdidi ile kalır, Doğu Akdeniz doğal gaz kaynaklarından nemalanmak da pratikte ham hayal olur. Ya BM?! Adada oyalanmaya devam; iddiasız ama adanın güzelliklerini personeli ve askerleri ile turistler gibi keyifle yaşamaya devam…
Cuellar başarılı olacak mı? Kozlarını iyi yönetirse olacak; deneyimleri de kozlarını iyi yönetmesine olanak veriyor. Ne zaman? Hele bir Türkiye’nin yerel seçimleri bitsin; yani Nisan 2024 başından itibaren, Nisan 1 olmadan…   
      

 

Bu yazı toplam 1108 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar