1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. 'GÖRÜŞMELERE ARA VERİLEBİLİR'
GÖRÜŞMELERE ARA VERİLEBİLİR

'GÖRÜŞMELERE ARA VERİLEBİLİR'

2. Cumhurbaşkanı Talat, görüşmelere henüz nokta konmadığını, BM açısından zamanın tükenmediğini ancak bir aranın verilebileceğini söyledi

A+A-

 

 

 

 

·        Talat “Kıbrıs Rum tarafının Dönem Başkanlığını alması bir eşiktir, o eşikte bir ara verilebilir; ancak bizim gönülsüz arkadaşların zannettiği gibi artık herkesin yolunda ilerlemesinin önünün açılacağı bir aşamaya gelinmiş olmayacaktır" dedi.

 

·        “Kıbrıslı Türklerin varlığının ve kimliğinin adada gittikçe erozyona uğradığını” belirten Talat, bunun sadece nüfusun buralardan gitmesinden değil, nüfusun bu topraklara bağlılığının da zayıflama sürecinde olmasından kaynaklandığını belirtti.

 

 

 

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, görüşmelere henüz nokta konmadığını, BM açısından zamanın tükenmediğini ancak bir aranın verilebileceğini söyledi.

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, önceki gün katıldığı bir televizyon programında görüşmelerle ilgili görüşlerini dile getiren Talat, 3’lü zirvenin “son oyuna giden aşama” olarak nitelendiğini, ancak kendisinin bunu böyle görmediğini kaydetti.

Talat iç konulara da değinerek “Kıbrıslı Türklerin varlığının ve kimliğinin adada gittikçe erozyona uğradığını” söyledi.

 

“GÖRÜŞMELERE ARA VERİLEBİLİR”

Yapılan üçlü zirve hakkındaki görüşleri sorulan Talat, görüşmelere henüz nokta konmadığını belirterek, BM açısından zamanın tükenmediğini söyledi. O zaman geldiğinde de “kimse Kıbrıs sorunu ile ilgilenmeyecek değildir” diyen 2. Cumhurbaşkanı, ancak bir aranın verilebileceğini kaydetti.

Talat “Kıbrıs Rum tarafının Dönem Başkanlığını alması bir eşiktir, o eşikte bir ara verilebilir; ancak bizim gönülsüz arkadaşların zannettiği gibi artık herkesin yolunda ilerlemesinin önünün açılacağı bir aşamaya gelinmiş olmayacaktır" dedi.

Talat, uluslararası konferansın son oyun olarak nitelendiğini, ama sorunun iç yönlerinin görüşülüp tamamlanması gibi bir koşula bağlandığını belirterek, iç sorunların hangisinin kapandığını sordu.

 

“YÖNETİM VE GÜÇ PAYLAŞIMI, TOPRAK VE MÜLKİYETTEN DAHA ÖNEMLİ”

Görüşmelerle ilgili detayları bilmediğini, Denktaş’ın rahatsızlığından bu yana Eroğlu ile herhangi bir temasının olmadığını, bu yüzden bilgi yetersizliği bulunduğunu belirten Talat, ancak ilerleme olmadığı yönünde bilgilerin sızdığını söyledi. Talat, “yönetim ve güç paylaşımı” konusunun “toprak” ve “mülkiyet”ten daha önemli olduğunu; halkın birkaç yüzyıllık, hatta çok daha uzun geleceğinin buna bağlı olduğunu vurguladı.

Mülkiyet düzenlemesi ne olursa olsun bunun halkın geleceğini belirlemeyeceğini söyleyen Talat, malların el değiştirebilir özelliğine dikkat çekti.

Kıbrıslı Türklerin federal hükümetteki gücünün artırılmasını istediğini, ancak Eroğlu’nun bunu savunup savunmadığını bilmediğini anlatan Talat, Kıbrıslı Türklerin federal hükümette, dolayısıyla tüm Kıbrıs’ta daha fazla söz sahibi olması gerektiğini vurguladı. Talat, “Ancak gördüğüm kadarıyla Eroğlu ‘küçük olsun da benim olsun’ anlayışıyla kurucu devletler üzerinde duruyor” görüşünü ifade etti.

 

“HRİSTOFYAS PRESTİJ KAYBETTİ”

Bir başka soru üzerine, “Hristofyas’ın Eroğlu ile kıyaslandığında bile daha uzlaşmaz göründüğünü” kaydeden Talat, güneyde meydana gelen patlama yüzünden Hristofyas’ın “iyice prestij kaybettiğini” de belirtti.

 

“ÇÖZÜM MİSYONU…”

Çözüm misyonuyla cumhurbaşkanı olduğunu söyleyen Talat, bu misyonla göreve geldiğini ve çözüm ihtimalinin zayıfladığı zaman da kaybettiğini belirtti. Hristofyas’ın da bu zayıflık içinde olduğunu söyleyen Talat, “Halk ancak çözüm için solu destekledi” dedi.

Eroğlu’nun ocak ayındaki zirveyi “büyük bir heyecanla beklediği” yorumunu yapan Talat, “Zannediyor ki, o gün gelince çıkmaz ilan edilecek ve böylece rahata erecek. Çıkmazla birlikte KKTC’nin hiç olmazsa Tayvanlaşacağını ummaktadır” dedi.

Kendisinin bunlara ihtimal vermediğini söyleyen 2. Cumhurbaşkanı, Rum tarafını çözüme sürüklemek gerektiğini belirterek, bunun yapılmaması halinde “kim sizi tanıyacak?” diye sordu.

 

“KİMLİĞİMİZ GİTTİKÇE EROZYONA UĞRUYOR”

 “Kıbrıslı Türklerin varlığının ve kimliğinin adada gittikçe erozyona uğradığını” belirten Talat, bunun sadece nüfusun buralardan gitmesinden değil, nüfusun bu topraklara bağlılığının da zayıflama sürecinde olmasından kaynaklandığını belirtti.

 “Milli günlerde ve bayramlarda çok sayıda insanın birçok nedenlerle Rum tarafında olduğunu” söyleyen Talat, “Peki orayı çekici gören ve kuzeye tercih eden bir insan kendi toprağına bağlılıkta bir sıkıntı yaşamaz mı” diye sordu. Bunun görülmeyen bir erozyon olduğunu ve ancak çözümle değişeceğini kaydeden Talat, “Kimlik kartı almak, pasaport almak, güneyde sağlık hizmeti almak gibi olayların da erozyonu teşvik ettiğini” belirterek “Tüm bunlar toplumsal dağılmaya katkı koyuyor” dedi.

 

İÇ KONULAR

Sendikaların görüşmeler hakkında bilgi istediğini basından okuduğunu da belirten Talat, “Demek ki bilgi verilmiyor” dedi.

Talat, Halk Konseyi’ni “göstermelik” olarak da değerlendirdi.

Kendi döneminde tüm örgütleri gruplar halinde çağırıp bilgi verdiğini anımsatan Talat, “Hiçbir örgütü dışlamadık” dedi.

İç konularda bir başka soru üzerine Talat, sendika ve örgütlerin çözüm formüllerinin de alınması gerektiğini, bunlar yapılmayınca kaos yaşandığını anlatarak “O zaman da kaçınılmaz olarak örgütler seslerini yükseltecek” dedi.

 

”TC’YLE İLİŞKİLER MÜKEMMELDİ…ŞİMDİ KÖTÜYE GİDİYOR”

 “Bizdeki istihdam işi deliliğe dönüştü” diyen Talat, “geçmişte olduğu gibi şimdi de yapılanın çıkar dağıtma olduğunu” söyledi. “Her işe karışan Türkiye, buna nasıl karışmıyor” diye soran Talat, "Belki bir uzlaşma vardır, bilmiyorum” dedi.

 “Kendi dönemlerinde Türkiye ile olan ilişkilerin mükemmel olduğunu, şimdi kötüye doğru bir gidiş olduğunu” ileri süren Talat, Yunanistan’ı örnek vererek AB’nin Yunanistan’a para verdiğini ancak işi yapacak olanın Yunanistan olduğunu, nitekim Papandreu’nun sonuçta istifa ederek geniş tabanlı bir hükümete olanak yarattığını söyledi.

Talat, yakında çözüm olmayacağını, ama çözümle ilgili halkın umudunu kesmemesi ve toplumsal erozyona karşı bilinçli ve dirençli durması gerektiğini ekledi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 898 defa okunmuştur