Gözler 13 Eylül’de…
Mağusa’da kendisini aldattığı gerekçesiyle eşi Burcu Okumuş’u 5 bıçak darbesiyle öldüren sanık Özgür Okumuş için karar aşamasına gelindi…
Mağusa’da 18 Nisan 2017 tarihinde, kendisini aldattığı gerekçesiyle eşi Burcu Okumuş’u herkesin gözü önünde 5 bıçak darbesiyle öldüren sanık Özgür Okumuş için karar aşamasına gelindi. Sanık Özgür Okumuş, 18 Ekim 2017 tarihinde “Taammüden adam öldürme”, “Adam öldürme” ve “Kanunsuz bıçak taşıma” davalarından itham edilmişti. Sanık Okumuş, “Adam öldürme” ve “Kanunsuz bıçak taşıma” davalarını kabul ederken, “Taammüden adam öldürme” davasını kabul etmemiş ve 25 Ekim 2017 tarihinde duruşma başlamıştı. Mağusa Ağır Ceza Mahkemesinde 9 aydır süren duruşma dün İddia Makamı ile Savunma Makamının yaptığı hitapların ardından son bulurken, dava karar olarak 13 Eylül 2018 tarihine ertelendi.
Demirtaş: “Eksik tahkikat yapıldı…”
Sanık avukatı İbrahim Demirtaş, Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaklaşık 2 saat boyunca hitapta bulundu. Demirtaş, “Taammüden adam öldürme” davası ile ilgili olarak yapılan duruşmada cinayetin soruşturmasını yürüten Müfettiş Muavini Serkan Bulak’ın şahadetinin büyük bir önem arz ettiğini söyledi. Müfettiş Muavini Bulak’ın şahadetinde sanık Özgür Okumuş’un 17 Nisan 2017 tarihinde maktule Burcu Okumuş’un telefonunda yaptığı kontrolde maktulenin başka bir erkekle fotoğraflarını gördüğünü ve bunun üzerine Facebook’ta “Ayten’in Sonu” isimli şiiri paylaştığını ve cinayeti 17 Nisan 2017 tarihinde tasarlamaya başladığını iddia ettiğini belirten Demirtaş, bu iddia dışında mahkemeye başka bir şahadet sunulmadığını söyledi. Demirtaş, sanığın olaydan önce bir hazırlık içerisinde olduğu yönünde ve sanığın sosyal medyada yaptığı paylaşımları hangi ruh haliyle yaptığını içeren bir uzman raporunun olmadığını ve bunun ciddi bir tahkikat eksikliği olduğunu savundu.
“Cinayeti planladıysa neden kahvaltı siparişi verdi…”
Sanık avukatı İbrahim Demirtaş, sanığın planını uygulamaya koyup koymadığının taammütte önemli bir husus olduğunu belirtti. Demirtaş, sanığın, maktuleyi öldürme yönünde bir hazırlık yaptığı konusunda herhangi bir itirafı, ifadesi veya şahadetinin mevcut olmadığını belirtti. Şayet sanık Okumuş’un planının eşini Yemen Kahvesi’ne çağırıp öldürmek ise sanığın neden kahvaltı siparişi verdiğini soran Demirtaş, İddia Makamının bu konuda herhangi bir şahadetinin mevcut olmadığını söyledi. Demirtaş, öldürme planı olan bir kişinin hatta kendisini de öldürmeyi düşünen bir kişinin kahvaltı yapma isteğinin makul olmadığını ve bunun kabul edilemez olduğunu ileri sürdü. Sanık Okumuş’un mutfağa gidiş amacının bıçağı almak olduğunun iddia edildiğini söyleyen Demirtaş, sanık Okumuş’un bıçağı mutfaktan aldığını gören ne bir görgü tanığının ne de kamera görüntüsünün olduğunu savundu. Demirtaş, İddia Makamının iddiasının, sanığın bıçağı mutfaktan aldığı yönünde olduğunu ancak bu yönde herhangi bir çevre şahadetinin de olmadığını savundu.
“Tahrik unsuru taammüdü yok eder…”
Sanık avukatı İbrahim Demirtaş, hitabında devamla cinayetin tahrik sonucu işlendiği yönünde makul şüphe olduğunu ileri sürerek, bu şüphenin Fasıl 154 Madde 208’de olduğu gibi taammüdü yok ettiğini ileri sürdü. Demirtaş, sanığın elinde bıçak olmasına rağmen ilk hamlesi tokat atmak olduğunu belirterek, bu hususun sanığın “Canını yakmak istedim. Korkutmak istedim” şahadetini doğruladığını savundu. İddia Makamının bu cinayetin bağıra bağıra geldiği iddiasının makul şüphenin ötesine gitmediğini ve bunun duruşmada açığa çıktığını ileri süren Demirtaş, talebinin, sanığın aleyhine getirilen “Taammüden adam öldürme” davasının makul şüpheden ari ispatlanamadığı için beraat etmesi yönünde olduğunu belirtti.
İldeniz: “Tahrik altında öldürülmedi…”
İddia Makamı adına duruşmayı yürüten Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz ise hitabında sanık Özgür Okumuş’un aleyhine 3 dava getirildiğini ve birinci dava olan “Taammüden adam öldürme” davasını kabul etmediğini söyledi. İldeniz, maktule Burcu Okumuş’un sanık Özgür Okumuş’a “Bundan önce habersiz gavattın. Bundan sonra haberli gavatsın” lafından dolayı tahrik olduğu iddiasının tamamen safsata ve sonradan uydurulmuş bir senaryodan ibaret olduğunu savunarak, Burcu Okumuş’un tahrik altında öldürülmediği kanısında olduğunu, sanık Okumuş’un, aldatıldığını o an öğrense dahi tahrik unsuru sayılmadığını belirtti. Sanık Okumuş’un yeminli şahadetinde hiçbir zaman plan yaptığını ret etmediğini ifade eden İldeniz, sanığın gönüllü ifadesinde arka cebinde bıçak olduğunu söylediğini, hatta taammüdün bağıra bağıra geldiğini, cinayetin planlandığını sanığın kendi gönüllü ifadesinin söylediğini savundu.
“Sanık, eşine tuzak kurdu ve tuzağına düşürdü…”
İddia Makamı adına duruşmayı yürütülen Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, sanık Özgür Okumuş ile eşi Burcu Okumuş’un cinayetten 2 ay önce maddi sıkıntılardan dolayı ayrı yaşamaya başladıklarını belirterek, sanığın, maktulenin bir başkasıyla ilişki yaşadığını düşünmeye başladığını ve bu yüzden 17 Nisan 2017 tarihinde maktulenin telefonuna el koyduğunu ifade etti. Sanığın, program yükleyerek maktulenin telefonundan silinen fotoğraflar ve mesajları geri getirdiğini ve maktulenin başka bir erkekle çekilmiş fotoğraflarını gördüğünü belirten İldeniz, maktulenin taammüden öldürülmesine varan sürecin bu anda başladığını ileri sürdü. İldeniz, sanığın, maktul Burcu Okumuş’a tuzak kurduğunu ve tuzağın bir halkası olarak maktulün işini bitirmek için onu kahvaltıya davet edip Mağusa’ya getirttiğini ileri sürdü. Maktulün Mağusa’ya geleceğinden emin olan sanık Okumuş’un son safhaya geçtiğini ve Yemen Kahvesi’nin mutfağına giderek bıçağı aldığını ileri süren İldeniz, sanığın, maktuleye haber verilmesini önlemek amacıyla bıçağı almak için son ana kadar beklediğini çünkü sanığın çok zeki olduğunu savundu.
“Sanığın vaz geçmek için yeterli süresi vardı…”
Maktule Burcu Okumuş’un Yemen Kahvesine geldikten sonra sanık Özgür Okumuş’un da Yemen Kahvesine geri geldiğini anımsatan Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, sanığın içeriye girerken elinin sürekli arka cebinde olduğunu çünkü bıçağı arka cebinde taşıdığını ileri sürdü. İldeniz, sanığın vaz geçmek için yeterli zamanı olduğunu belirterek, istese maktulün yanına gelirken önceden tasarrufuna aldığı bıçağı bırakıp öyle geleceğini savunarak, sanığın planından vaz geçmesi için yeterli zamanının olduğunu ancak vaz geçmediğini ileri sürdü. Sanığın, maktuleyi adım adım tuzağa düşürdüğünü belirten İldeniz, aldatılmanın en büyük cezasını umumi bir yerde infaz ederek verdiğini ileri sürdü. Kıdemli Savcı İldeniz, davasını makul şüpheden ari ispat ettiği kanısında olduğunu belirterek, sanığın mahkumiyetini talep etti.