Küresel salgının boyutları giderek büyürken tüm dünya gözünü aşıya çevirdi.
Avrupa’da her 17 saniyede bir kişi Covid’den ölüyor.
Türkiye’de her 10 dakikada bir kişi hayatını kaybediyor.
Salgın için tek umut aşı.

 

Kıbrıs için 1 milyon
 

Kıbrıs Cumhuriyeti, Covid-19’a karşı 1 milyon aşı sipariş verdi, Kıbrıslı Türklere de aşı için önceden söz almıştı. “Milliyetçi körlük” işbirliği imkânlarını sabote etmezse eğer hepimiz için çok daha iyi olacak.

Özellikle de Dünya Sağlık Örgütü’nün de onayladığı, etkinliği kanıtlanmış aşı çalışmaları ön plana çıkıyor.
Avrupa Birliği, yeni tip koronavirüs hastalığına karşı kullanılmak üzere Pfizer-BioNTech’le 300 milyon aşı için anlaştı.
Kıbrıs da Avrupa Birliği üyesi bir ülke!
Kıbrıslı Türkler de ‘bireysel’ dahi olsa bu üyeliğin bir yerinde duruyor.

 

Teknik komite başkanına sordum

İki Toplumlu Sağlık Teknik Komitesi Başkanı Dr. Cenk Soydan’a “Kıbrıs’a gelecek Avrupa Birliği aşılarını ve Kıbrıslı Türklerin payını” sordum.
Kıbrıslı Rum eş başkan Leonidas Filaktou ile geçmişte yaptığı görüşmede 400 bin aşı sözünü aldıklarını söyledi. “Şimdi 1 milyon sipariş edilmiş, kuzeye ayrılacak rakam 250 ya da 300 bin de olabilir. Ortada bir söz vardır. Bunu yeni yönetime de ilettik” dedi.
Kıbrıs Cumhuriyeti, Avrupa Birliği süreçlerine dâhil olarak ilk anlaşmayı onayladı.
600 bin aşı AstraZeneca, 200 bin aşı Johnson&Johnson ve 200 bin aşı da Pfizer/BionTech şirketlerinden tedarik edilecek.
“Bunların tümü son derece güvenilir şirketler, ayrıca, bu aşıların etkinlikleri de kanıtlandı” diyor Dr. Cenk Soydan.
Peki kuzeye dair başka bir çalışmamız var mı?
“Sağlık Bakanlığı, Türkiye’yle, Çin’den gelecek aşılarla ilgili bir görüşme yapmış.”
Sağlık uzmanları şimdilik “Çin aşısı”na biraz tereddütle yaklaşıyor.
Elbette tüm imkânları masaya yatırmak ve sadece ve sadece “sağlığımızı” düşünerek hareket etmek gerekiyor.

 

Yeni dönemin ilk toplantısı

İki Toplumlu Sağlık Teknik Komitesi Başkanı Dr. Cenk Soydan, Cumhurbaşkanlığı’ndaki değişimin ardından, ilk toplantılarını önceki gün Ergün Olgun’la yaptıklarını söyledi.
“Biz gerekli bilgileri aktardık, rapor istendi, hazırlayacak ve sunacağız” diyen Dr. Cenk Soydan, özellikle de aşının “muhafaza” koşullarına dikkat çekti.
“Ülkemizde bu aşının muhafaza koşulları şu anda yoktur. Eksi 75 gibi bir derece tartışılıyor. Bunu araştırmamız ve üzerinde çalışmamız gerekiyor. Bu yönde de raporlarımızı sunacağız.”

Aşı için planlama

Öyle görünüyor ki odaklanmamız gereken Avrupa Birliği’nden gelecek aşıdır.
Çok daha “güvenli” çünkü…
Bir de aşıya dair nüfus kriterlerin belirlenmesini önemiyorum.
Çünkü şu anda başımızda “kayırmacılıkla” meşhur, “partizanlıkla” nam yapmış bir anlayış var.
Gözümüzü dört açmalıyız.
Örneğin güneyden bir yetkili şu açıklamayı yaptı:

“Nüfus gruplarının bir algoritma temelinde belirlenerek hangi grupların hangi sıralamada aşılanacağı çalışması tamamlandı.”
Peki kuzeyde durum nedir?
Böyle bir çalışma başlamadı bile!
Umarım bilim insanlarımız ve tabip örgütlerimiz bu işin peşini bırakmazlar.