“Yerel Yönetimler” siyasi partiler içinde ayrı hükümranlıklara dönüşüyor.
Korkutucu...
Bugünün sorunu değil bu.
Epey bir geçmişi var.
Peki ne oluyor?
“Güç” ya da “iktidar” zehirlenmesi tavan yapıyor, akıl tutuluyor, otorite büyüdükçe özgürlükler kayboluyor.
Unutulan şu...
Demokrasi hele de sol değerler, ‘halkın iktidarı’nı hedefler, ‘iktidarın halkı’na karşı!

*  *  *

Herkesin kendi hükümdarlığına oynamaya başladığı yerde demokrasi silikleşiyor.
Otokrasi kök salıyor.
Dikkat etmek gerekiyor.
O nedenle insanlar siyasetten ve siyasi partilerden uzaklaşıyor.

*  *  *

Siyasi partilerimizdeki temel sıkıntı ülkeyle aynı: "Kurumsallaşma eksikliği, halı altına süpürme alışkanlığı, değerler fukaralığı.”
Ve o “halı” artık kusuyor, altına süpürdüğümüz onca kibiri, öfkeyi, hırsı...

*  *  *

Avrupa görmüş gençlerin ve dünyanın kucağına doğan yeni kuşakların bu ezberi değiştireceğine inanıyorum.
Kimileri “heveslenme” diyor, “onlar da abilerinin, ablalarının izinde...”
İnatla hevesleniyorum.
Bu değişimin başladığını görüyorum.
Asıl üzüntüm siyasi partilerden uzaklaşan, farklı arayışlarda kaybolan, tepkisel örgütlenme denemeleri arasında potansiyellerini yitiren ve enerjilerini toplumsal bir faydaya dönüştüremeyen gençler...
Siyasi partilerin onlara çok daha fazla ihtiyacı var.

*  *  *

Yerel yönetimlerden başlamıştık.
Şimdi kimi tartışmalarda "belediye başkanları bağımsız olmalı" deniyor ya!
Tam da “bize özgü” çözümler.
Günü kurtarmayı amaçlıyor.
Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde bunu gördünüz, duydunuz sahi?
Bence "partiler parti gibi olmalı…"
Halıyı silkeleyerek işe başlamalı...
“Güç” ya da “iktidar” zehirlenmesine yenilmeden, gerçekten...
Ve sevgili gençler...
Çok insan günü kurtarmaya uğraşıyor.
Siz yarını kurtarınız, ne olur.
Biliyorum soracaklar: “Kimden yanasın?”
Yanıtım net: Gelecekten!