Günde 2 uçak, 2 gemi ve güvenilmek
KKTC’ye covid-19 virüsü geldiği günden bu yana tam 4 ay geçti. Charter sefer yapan bir uçakla Almanya’dan gelen bir yolcuda covid-19 virüsü teşhis edildi.
Virüs teşhisi Ercan hava alanında değil, gelen yolcu otele yerleştikten sonra rahatsızlandığı için götürüldüğü hastanede yapılan testlerde ortaya çıktı.
Ardından 10 Mart 2020’de KKTC içeride de, dışarıya da kapandı. 2 ay içerde sokağa çıkma yasağı uygulandı. Bu sürede sağlık çalışanlarının olağanüstü çabası dışında hiçbir hazırlık yapılmadı. Ne pandemi hastanesi yapıldı, ne de yeterli test kiti ve ilaç temin edildi.
Sağlık bakanlığı bu süreçte sadece test ve vaka sayısı açıkladı. Günlük test sayısı da dünya standartlarının çok çok altında idi.
Ülkemizin coğrafi koşulları, yerleşim yerlerimizin nüfus yoğunluğu ve kapalı alanların fazla kullanılmaması kültürü nedeniyle bulaş az oldu. Böylece vaka sayısı sınırlı kaldı. Bu virüsten yaşamını yitiren kişi sayısı da 4’le sınırlı kaldı.
Kuşkusuz bunda sokaktaki insanın ilk günlerde gösterdiği maske, mesafe ve sokağa çıkmama, temas kurmama yönündeki uyarılara hassasiyet göstermesi de etkili oldu.
Özetle sağlık çalışanlarının olağanüstü gayreti ve halkın uzmanların uyarılarına gösterdiği duyarlılık sayesinde biz pandemi sürecinin birinci aşamasını ucuz atlattık.
Ama hükümet pandemiye karşı yapması gereken hazırlıkları yapmadı. Her gün aldığı kararları değiştirdi. Yetmedi sabah aldığı kararı öğleden sonra tam tersi bir kararla değiştirdi.
10 Marttan tam 2 ay sonra hiçbir hazırlık yapmadan içerde açılma kararı aldı. Hem de okullar, oteller ve toplu taşıma ile sinema tiyatro dışında ne varsa açtı.
Mayıs başı geriye kalanları da açtı. Bu arada KKTC yurttaşlarına verilen bu haklardan Pile köylülerini mahrum bırakmaya devam etti. Başbakan Tatar gerekçe olarak da “Ben KKTC’yi korumak zorundayım” diye açıkladı. Ayrıca güneyde çalışan işçileri de perişan etti. Onlara da “gidin ama gelmeyin” dedi.
Sonra 22 Haziran’da güneye gidişlere ve Pilelilere belli şartlarda geçiş izni verildi.
1 Temmuz’da da KKTC dışa açıldı. Daha doğrusu sözde açıldı. Dışarıdan ancak sınırlı sayıda yolcu alabiliyoruz. Çünkü dışarıdan gelecek yolculara PCR testi zorunluluğu getirdik ama elimizde yeterli test kiti ve bu testleri yapacak teçhizat ve personel yok.
Günde 2 uçak, 2 de gemi seferi ile KKTC’de turizm ya da başka bir ekonomik sektörün ayakta kalma şansı olabilir mi? Bunlar da sadece Türkiye’den gelebiliyor.
Dün itibarıyla Larnaka hava alanına günde 48 uçak inip-kalkıyor. Hem de Avrupa’nın ve dünyanın birçok değişik ülkesinden uçaklar gelip, gidiyor. Buan rağmen durum onlarda da sıkıntılıdır.
Bizde ise amaca hizmet etmeyen kararlar, bu nedenle her gün, hatta bazan her an değiştilmekte ve böylece ülkemiz tam bir yap-boz durumuna düşürülmektedir.
Böylece gerek halk, gerekse de yabancı ülkeler nezdinde itibarımız yerle bir oluyor. Güvenirliğimiz sıfırlanıyor.
Bir gün 15 günlük karantina, ertesi gün çift PCR ve 3 gün karantina otelinde karantina diyoruz. Sonra kumar patronları bastırınca Cuma gün akşam üzeri gelen uçak yolcularını çift PCR ile kendi otellerinde 3 gün karantinaya gönderiyoruz. Ama bu yolcular Cuma akşam gelip, Pazar akşam döneceği için ve bu arada da kumar oynamaktan başka birşey yapmayacağı için 3 günlük kendi otelinde karantina şartı havada kalıyor.
Pazar akşam da bakanlar kurulu olağanüstü toplanarak “Covid-19 virüsünün çok tehlikeli, bulaşıcı bir hastalık olduğu” kararını üretiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün Şubat’tan itibaren, dünyanın bütün ülkelerinin neredeyse 6 ay önceden belirlediği bir gerçeği bizim bakanlar kurulumuz 5 Temmuz 2020 Pazar akşamı görüyor.
Başbakan Tatar bunun gerekçesini de “Mahkeme Tabipler Birliği’nin açtığı ‘dışarıdan gelişlerle ilgili yürütmeyi durdurma davasında’ ara emri vereceği duyumunu aldık, o nedenle bu kararı ürettik” diyerek nasıl bir yönetim olduklarını itiraf etti.
Bu karardan sonra yetki sağlık bakanlığına devredildi. Ama sonuç yine değişmedi. Ülkeye giriş çıkışlarla ilgili kararlar her gün, her saat, her dakika değişebiliyor.
Bu arada ülkede günlerce önce sıfırlanan vaka sayısı da yeniden artmaya başladı.
Pandemiye karşı DSÖ’nün belirlediği ve neredeyse bütün ülkelerin uyguladığı hazırlıklar bizde hala yok.
Bütün bu git-gelli, güvenilmez, ne zaman ne yapacağı kestirilmez yönetim zaafiyetleri içinde ekonomi kalkınacakmış.
Buna sadece gülünür.
Günde 2 uçak, 2 gemi seferiyle turizm ve eğitim sektörüne dayalı bir ekonomi nasıl kalkınacak bilinmez. Bırakın kalkınmayı başta turizm ve eğitim olmak üzere bütün sektörlerin şu andaki tek gailesi ayakta kalmaktır. Kalkınmayı çoktan unuttular.