Gündem
Bütün sorunlar ikinci plana düştü. Bu bir gerçek. Gündem TL...
Herkesin ama herkesin dilinde Türk Lirası’nın durumu var. Ekonomistlerin de, politikacıların da.... Ofisdeki adamın da, sokaktakinin de... Berberin de, bakkalın da, kasabın da... En alttan en üste vatandaşın da....
Herkes ama herkes şaşkın. Böyle olunca da, doğal olarak, her kafadan bir ses çıkıyor. Kendi aklınca ‘çözüm’ üretenler de bol, umudunu tamamen yitirenler de... Bilen de konuşuyor, bilmeyen de... İşin sonu nereye varır, hiç belli değil.
Gerçek malesef bu.
İpsiz-Sapsız Sorular
--- 24 Haziran’a kadar sterling 10 olur mu ?
--- RTE giderse TL değer kazanır mı ?
--- Euro’ya geçersek (!) maaşım ne kadar olacak ?
--- Çözüm KKTC Lirası mı EURO mu ?
--- Batsın Bu Dünya şarkısı bizim için mi yazılmıştı ?
--- Döviz borcumu ödeyemezsem kaç yıl hapis yatarım ?
--- Kumarhaneler kapansa, ülkeye gelen turist (!) sayısı kaça düşer ?
--- Kumarhanelerde kumar TL ile mi yoksa dövizle mi oynanıyor ?
--- Üniversitelerimizin, kolejlerimizin, özel okullarımızın harçları neden döviz ?
--- Kuzey Kıbrıs’ta kaç Mercedes var ?
--- Kuzey’de yaşayıp, Güney’de çalışan Türklerin sayısı kaç ?
Abartı
Geçen hafta futbolda, Türkiye Süper Ligi Şampiyonu belli oldu. Bilmeyenler-ilgilenmeyenler için açıklayalım. Tüm karşılaşmalar aynı saatte (18.00) başladı ve 20.00’ye doğru bitti. Şampiyon Galatasaray oldu. Taraftarların kutlamaları da 20.00 sıralarında başladı. Tam da o sıralarda, önemli bir randevum vardı.
‘Dereboyu hep kutlamaların merkezi olur, oradan değil bir başka yoldan gideyim merkez Lefkoşa’ya’ diye düşündüm. Ardından da “Sen gene de, randevuyu biraz daha sonraya al” dedim ve telefona sarıldım. Randevuyu bir saat kadar ileriye aldım.
Evden çıktım ve Ortaköy yoluyla Lefkoşa-merkez’e gitmeye kalktım. Daha Ortaköy köprüsü önünde başıma gelecekleri anlamakta gecikmedim. İnanılmaz bir araba konvoyu ile karşılaştım. Yüzlerce araba yollardaydı. Kornalar, bayraklar, çığlıklar, araba pencerelerinden yarı beline kadar dışarıya çıkmış avaz avaz bağıran erkekler-kadınlar v.s.
Sonuçta, normalde en çok on dakika sürebilecek olan hedefime 45 dakikada ulaşabildim. Büyük başarıydı. Çünkü hiç ulaşamamak da olabilirdi.
***
Her şey iyi güzel de, bu kadar abartı, bu kadar coşku, bu kadar çılgınlık, bu kadar tüm yasaları, kuralları hiçe sayma ne ? Anlamak çok zor.
Düşüncelere daldım...
Böylesine büyük bir coşku ve kalabalığı en son ne zaman, nerede ve hangi nedenle görmüş, yaşamıştım ? Galiba, Annan Planı dönemindeki meydan mitinglerindeydi.
Çok merak ettim,
Bu gençlerimizin, Kıbrıs Süper Ligi’nde hangi takımımızın şampiyon olduğundan haberleri var mıydı acaba ?
Gençlerimiz, spor dalındaki bir ‘şampiyonluk’la yaşadıkları bu coşkuyu, kendi geleceklerini doğrudan ilgilendiren konularda da yaşarlar mıydı ?
Bir ‘Çözüm Mitingi’ olsa böyle coşkuyla katılırlar mıydı ?
Mesela, akaryakıt zamları karşısında ‘tepki mitingi’ düzenlense, bu kadar coşkuyla toplanırlar mıydı ?
Kira sözleşmelerinde döviz’e karşı düzenlenecek bir protesto mitingine bu kadar coşkuyla katılırlar mıydı ?
İç meselelerimizde, topluca şikayetçi olduğumuz bir sürü sorunla ilgili ne düşünüyorlardı ?
v.s. v.s. v.s.
Takılmıştım bir kere... Açıkçası, takılı da kaldım hafta boyunca.
Sokak Ağzı
“Herhangi birine sorun. Herkes ama herkes kabus görüyor. Kabusun başrollerinde de Türk Lirası’nın durumu var.” (Münevver-Lefkoşa)
***
“GS şampiyon oldu ya..Bana ne dövizden, borçtan, dükkan ve ev kiralarından ? Vur patlasın çal oynasın. Gerisi yalan.” (Yavuz Kılıç)
***
“Yıllarca Ya Taksim Ya Ölüm diya bağırdınız. Alın size takdim da ölüm da yanında...” (Kamuran-Londra)
***
“Bitse bu seçimler da gurtulsag bu yol rezaletlerinden artıg. Tak dedi canımıza. Beş sene sonraki seçimlere gadar Allah kerim.” (Abdullah Kaçar-Lefkoşa)
***
“Başkan RTE hiç bitmeyen açıklamalarına ve konuşmalarına birazcık ara verse, TL değer kazanmaya başlar mı acaba, çok merak ediyorum.” (Selçuk-Girne)
***
“Yağmur Duası var da Döviz Duası yok mu ? Hadi hep beraber Döviz Duası’na çıkalım. İşimiz Allah’a kaldı.” (Müesser-Lefkoşa)
***
“Güney’deki İngiliz üslerine Amerikan askerleri gelmeye başlamış bile. Sayıları 18 bin’i bulacakmış... Gözümüz aydın. Türkün de Rumun da.... Biz hala da birbirimizi yemeye devam edelim. Ok yaydan çıkınca kendimize geliriz herhalde.” (Serdar Çavuş)