Gündem Yüklü
Son on günün haber gündemi yoğundu. Neler olmadı neler... Güneydeki komşuda ‘Seçim’ vardı... CTP’de ‘Kurultay’ vardı... Su sorunu çözüldü çözülüyor derken bu sefer de ‘fiyat’ konusu kriz yarattı... Derken, Seyrüsefer Ruhsatları konusu tartışmalara neden oldu... Ülkede hareketli günler yaşanırken bir de İstanbul’daki ‘Zirve’de olanlar haftaya damgasını vurdu.
Her biri için yazılacak çok ama çok şey var. Medyadaki arkadaşlar hafta boyunca yazdılar, konuştular, tartıştılar. Tekrar tekrar üstünden geçmenin bir yararı yok diye düşünüyorum. Ama.... Kısa geçişcikler yapmaktan da kendimi alamıyorum.
Güney’deki Seçim
Dünyanın her yerinde, her Genel Seçim, bir spor karşılaşması gibi heyecan verici olur. Hangi Parti kazanacak ? Hangi Parti kaybedecek ? Kimler seçilecek ? Kimler seçilemeyecek ? Sonuçları ne olacak ?
Kuzey, Güney’deki seçimleri merakla izledi. ‘Çözümcüler’ de ‘Çözüm Karşıtları’ da.. Sonuç ortada. Ve de en çok konuşulan konu da ortada. Faşist ELAM, Meclise girmeyi başardı. 13 bin küsur kadar oyla. Bunun üzerine Kuzey’de yorumlar bol bol.
Bizim ‘Milliyetçilerimiz’, ELAM’ın, Meclise soktuğu iki milletvekili ile ortalığı darmadağın edeceği görüşündeler. Bir de, genelleyip “Aha Rum...” demeyi de ihmal etmiyorlar fırsatı yakalamışken.
Bir not daha... Herkes Güney’de 13 bin oy’lu milliyetçi (!) ELAM’ı konuşuyor. Benim aklıma takılan ise başka birşey: Güney’de 500 küsur bin seçmen vardı. Ama üç’te biri sandığa gitmişti. ELAM’cıların tümünün oy kullanmaya koştuğu neredeyse kesin. Buna karşın aldıkları oy sayısı 13 bin kadar. Bir başka deyişle, 500 bin’de 13 bin de denebilir... Merak ettim... Kuzey Meclis’indeki milliyetçilerin (!) toplam oyları kaç ? Ve de nüfus oranına göre karşılaştırma yapan var mı ?
CTP Kurultayı
CTP toplandı. Konuşmacılar, eski Hükümet ortaklarıyla olan sorunlarını anlatmaya çalışırken günah çıkarmaya da çalışır gibiydiler. Kurultay’ın flaş açıklamalarından biri de Sn. Talat’tan geldi. Sözün özünde Talat, “Ben bundan sonra yokum” dedi. Ve de bu açıklamayla birlikte tüm gözler, Tufan Erhürman’a çevriliverdi. Görüntü, yeni lider olarak, çoğunlukta, Erhürman üzerinde bir mutabakat olduğu şeklinde.
Sn.Tufan Erhürman, son derece çalışkan, ne söylediğini , ne yaptığını bilen, efendi kişiliğiyle taraflı tarafsız herkesin dikkatini çeken birisi. CTP’yi toparlayabilir mi ? Kolay değil ama imkansız da değil.
Su ve Seyrüsefer Parası
Tam da “Sorun çözüldü galiba” demeye hazırlanırken açıklanan su fiyatı tüm Belediyeleri darmadağın etti. Ve öğrenmiş olduk ki, Belediyelerimizin gelirleri arasında ‘su’dan elde edilen gelir, ön sıralarda. Belediyeler “Biz suyu bu fiyattan alırsak kaça satacağız ?” diye feryat etmekte. Halk ise ‘su’ beklemekte...
Tartışılan bir başka konu da Seyrüsefer Ruhsatları... Hükümet, petrol fiyatına eklenecek bir miktarla, ‘çıkarılmayan’ seyrüsefer ruhsatlarının hem çıkarılmasını sağlamak hem de para kazanmak istiyor. Dünyada benzeri bir uygulama var mı ? Bilmiyorum. Ama çoğunluğun , bu uygulamanın nasıl olabileceği konusunda kafası karmakarışık.
İstanbul Zirvesi
‘Tanımayan’ TC, ‘Tanımadığı’ KC’nin Cumhurbaşkanını İstanbul’daki Zirve’ye davet etti. O da atladı uçağa, güle oynaya gitti, resimlerde mutlu görüntülü pozlar da verdi. Tam da “Maşallah her şey yolunda” diyeceğimiz sırada, KKTC Cumhurbaşkanı da apar topar İstanbul’a çağrıldı. Veya davet edildi. ‘Yemek’ için... Bunu duyan KC Cumhurbaşkanı, herhalde, “Beni böyle bir oyuna getirmezsiniz” dedi, küstü,kaçtı.
Alın size, bol bol yorumlar yapabileceğiniz bir konu daha...
TC, Anastasiadis’i bir oyuna mı getirmeye çalıştı ? Siyasi bir manevra mı vardı ? TC, malum nedenlerle hep dışlanan (Türkiyedeki etkinlikler dahil) KKTC halkının sırtını “Yavrummm” diyerek sıvazlamaya mı çalışmıştı ? KKTC Cumhurbaşkanı’nın davet edilmesi, çok masumane, tepkilerin ne olabileceğinin kestirilemediği bir basit yemek daveti miydi ? Sn.Akıncı bir oyuna kurban mı edilmişti ? Anastasiadis’in yeriden bir başkası olsaydı nasıl davranırdı ?
İstanbul krizinin sonuçları bekleniyor şimdi.