Gündemden yamalanma
* “Kuruluş Tüzüğü federasyonda yok. İngilteredeki arşivlerde yok. Güney Kıbrıs’ta da yok(!) Eğer KTFF’nu 1955’te kurduysak, bir tüzüğü olmalıydı. Ne ilginçtir bugüne kadar da tüzüğümüzün olup olmadığını kimse bilmiyor. Gerek KTFF başkanları, gerekse spor basını kuruluş tüzüğünü hiç sorgulamadı. Birileri tarafından bizlere bir masal anlatıldı ve o masala inanarak bugünlere geldik”
Gündemden düşen ve hayatı boyunca zorunlu olarak futbol maçına giden Serdar Denktaş, beceriksizliğiyle batırıp yok ettiği partisini UBP’deki karışıklık sebebiyle tekrardan gündeme taşımak için yeniden futbolu kullanmaya başladı. Ayni taktiği 1955’lerde de TMT de yapmıştı. Neymiş efendim KTFF-KOP ilişkisinde “keşke kendisi haksız olsaymıştı”. Gerçekten çok merak ediyorum (!) Her hangi bir birleşmede çok mu mutlu olacak?
Serdar Denktaş’ın KTFF-KOP konuşmaları her zaman ilgimi çekmiştir. Gündemden yamalanma adına kritik dönemlerde sahne alıp, kendisini haklı gösterme gayreti içerisine giriyor. Futboldan anladığından falan değil ha. Sırf yakıp yıktığı partisini ayakta tutabilmek için konuşuyor. Ancak ayni Serdar Denktaş Avrupa Ralli Şampiyonası Kıbrıs ayağı için bir tek söz bile edemiyor. Allah aşkına, bu ne biçim siyaset ne biçim siyasetçi.
Bu sahaya ne Türkler ne de Köpekler giremez
Hatırlayın seçim arifesi iki oy daha alsın diye bakanlık koltuğunda o meşhur Türkiye dönüşü yaptığı basın toplantısınında söylediklerini. 1955 yılına atıfta bulunarak Çetinkaya’nın Pezoperikos’la oynayacağı maç öncesi rumlar “Bu sahaya ne Türkler ne de Köpekler giremez” pankartı asmışlar (!) Tabi, bu bir iddia...
O dönemlerde sahaya giremeyen Çetinkaya’lı futbolcuların (ki babam da resimde var. Resmin orjinali de arşivimde mevcut) bu sloganın hayali ve Kıbrıs Türkünü bir arada tutmak için söylendiğini itiraf ettiler. Ancak ne hikmetse Serdar Denktaş bu sloganı alıp ısrarla siyaset arenasında kullanmak istedi.
Serdar Denktaş’a bir kez daha sesleniyorum. Bu sloganın resmini göster, senden ÖZÜR DİLEYEYİM. Eğer gösteremezsen yalanlar üzerinden politika üretme. Çünkü yalanlarınızla siz politikacılara bu ülkede güven kalmadı.
Sayın Serdar Denktaş beye şunu da hatırlatmak isterim!
(2014-2015), (2015-2016) Avrupa Ralli Şampiyonalarının Kıbrıs ayakları gerçektir. Taksim Stadı’nın bu organizasyona hazırlanması, KKTC devletinin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin düzenlediği organizasyona bütçe ayırması da gerçektir.
Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağıyla o yarışmalara katılan Kıbrıs’lı Türkler ve Serdar beyin ralliye tutkunluğu sebebiyle sessiz kalışı da gerçektir. Ancak 1955 yılına Çetinkaya - Pezoperikos maçı öncesi sözde stat kapısına asılmış olduğu idia edilen pankart YALANDIR. Benim görevim de sizin gibi siyasetçilere GERÇEK ile YALANI hatırlatmaktır.
Bu kadar da benzerlik pes doğrusu!
KOP sürecinin ilk gün itibariyle çetin geçeceği belliydi. Adamlara zamanında altın tepside bir federasyon hediye etmişiz. KOP’un aman aman “hade be gardaşlar gelin bize katılın” demeyeceğini ve zorluk çıkaracağını taraflı tarafsız herkes bilmekteydi.
Son bir yıl kendi iç işlerimizdeki icraatlarını kesinlikle benimsemediğim Sertoğlu, profesyonel hizmet alarak bizlerin desteğiyle de tüm tehtidlere karşı inanılmaz bir cesaret gösterip o dönemde metnin altına imza attı. KOP, RUM siyasiler hatta bizdeki dünyayı yalnızca dikili taş gören bazı kesimler bu imzaya şaşırmışlardı.
(Sertoğlu kendisini hedef alan antrenörler birliği başkanı ile ilişkilerini bile dondurmuştu). Ben de iki tarafın bağnaz kesiminin buluştuğu ortak noktaya şaşırmıştım. Ne de olsa gerek Kıbrıs konusunda, gerekse sportif faliyetlerde yakınlaşma olduğu anda iki tarafın ayni odaklı kadroları, tek ses koro halinde ayni Türküyü söylüyor, harfi harfine ayni açıklamaları yapıyorlar. İkiz evlat olsalar benzerlik bu kadar olurdu. Vallahi, bu benzerliğe de pes doğrusu.
KTFF kuruluş tüzüğü
FIFA-UEFA-KOP toplantıları derken, mevcut tüzüğümüzün değişmesi gerekliliği ortaya çıktı. Adam gibi yerde olmak için, adam gibi tüzüğe ihtiyaç vardı ve çok önceden yapmamız gereken işleri birileri kafamıza vurunca bir anda bitiriverdik.
Artık her iki tarafın FIFA’ya müracaatı söz konusuydu. Birden KTFF’nun kuruluş tüzüğü gündeme geldi. Herkes şaşırdı ancak ben şaşırmadım. Çünkü Dr. Okan Dağlı ile son iki yıldır ulaşmaya çalıştığım ancak ulaşamadığım belgelerin en önemlisi KTFF kuruluş tüzüğüydü.
Kuruluş Tüzüğü federasyonda yok. İngilteredeki arşivlerde yok. Güney Kıbrıs’ta da yok (!) Eğer KTFF’nu 1955’te kurduysak, bir tüzüğü olmalıydı. Ne ilginçtir bugüne kadar da tüzüğümüzün olup olmadığını kimse bilmiyor. Gerek KTFF başkanları, gerekse spor basını kuruluş tüzüğünü hiç sorgulamadı. Birileri tarafından bizlere bir masal anlatıldı ve o masala inanarak bugünlere geldik.
Gün geldi çattı. Ortaklık istiyoruz ancak kuruluş tüzüğümüz yok.
Alel acele İngilterelere koşuşturduk. Cevap YOK.
Ruma sorduk. Cevap yok.
KTFF arşivlerine baktık. Tüzük YOK.
Peki tüzük nerede?
Bilen yok.
Madem tüzük yok, o zaman şu sorular da KTFF tarafından KOP’a sorulmalı.
Ey KOP. Size göre 1955’te biz kaçtık. Geçmişi irdelememizi istemeyenlere göre de bizi KOP attı. Peki, kaçış/atılış belgesi sizlerde mevcut mu?
Türklerin KOP’tan atılış/kaçış sebebi nedir?
Bu karar için genel kurul toplandı mı?
O dönemki mevcut tüzükler ne diyor?
Hangi karara dayanarak KOP’tan atıldık/kaçtık?
Bu karar hangi tarihde alındı.
Bu kararın altında kimlerin imzası var?
Dr. Okan Dağlı ve ben son iki yıldır bu belgelere de ulaşmaya çalışıyoruz ancak ne hikmetse KTFF’nun tüzüğüne ulaşamadığımız gibi bu belgelere de ulaşamadık.
Sizce, bu işte bir gariplik yok mu?
Sertoğlu ve ekibine büyük iş düşüyor
Sertoğlu yeni süreçte hem Kıbrıs Türk, hem de Kıbrıs Rum toplumunu aydınlatması için bu belgeleri KOP’a sormalı. Evet biz kaçtık/atıldık. İspatlayın. Nedenini bilmek istiyoruz demeli. KOP’un elinde muhtemelen belgeler mevcuttur. Bizleri bir aydınlatsınlar bakalım gerçek anlamda bugüne kadar yazılıp çizilenler bir hikaye mi? Yoksa, gerçek mi?
Kıbrıs adasında iki kesimi yakından ilgilendiren ayrılış/atılış belgeleri inanıyorum ki, futbol adına gelecek nesillere ışık tutacak. Belki de Kıbrıs adasındaki futbolu farklı boyutlara taşıyacak. Özellikle de Türk tarafını.
UEFA ile yapılan bir çok yazışma var
UEFA ile yapılan bir çok yazışma var. Bu belgeler KTFF’nun varlığını yeterince göstermektedir.
Diyelim ki, kuruluş belgesini bağnazlar ortaya çıkarmadı. Peki KOP’a şu soru sorulmalı; 1955-1974 arası hangi belgeye dayanarak her iki federasyon takımları birbirleriyle maç yaptı?
1955-1974 arası hangi belgeye göre İngiliz hakemler KTFF’na bağlı takımların maçlarını yönetti. 1974- 1983 arası hangi belgeye göre Kıbrıs Türk takımları veya karması, uluslararası alanda organizasyona katıldı. Hangi belgeye göre Kıbrıs Türk karması, Türkiye milli takımı ile Girne’de maç yaptı. Evet Birleşmiş Milletler’de özel statümüz vardı ama özel Tüzüğümüz yoktu.
UEFA ve FIFA geçmişin belgelerini incelemeli ve bizlerin de bu adada futbol oynamak istediğimizi bilmeli. Bu yüzden KTFF’nun yapacağı tek bir işlem var o da 1955’li yılları UEFA’ya sorgulatması. Hatta 1955’li yıllarının defterlerini yeniden açmalı.
Gerçekleri saklayanlar uzatma dakikalarını oynamaktadır
Kıbrıs adasının her iki tarafında da tarihten gelen gizlilik prensibi vardır. Adamlar konuşmamak ve gerçeklerin aydınlatılmaması için sanki de kan içmiş. Dikkat edilirse, her iki tarafın belli başlı kesimleri/işbirlikçileri sıkıştıkca siyasetin etkin rolünü kullanma noktasına gitmektedir.
Diyelim ki, kuruluş tüzüğümüz yok. Peki, o zaman KOP neden FIFA’nın merkezinde toplantı yapıp bizlerle anlaşmak istediğini deklare etti? Neden metnin altına imzayı attı? Yoksa, eski Denktaş baba taktiği Sertoğlu’nun metnin altına imzayı atmayacağını mı tahmin etti?
Gerçekleri saklayanlar uzatma dakikaları oynanmaktadır. Er veya geç gerçekler gün ışığına çıkacaktır. İster belge, ister melge. Ama gerçekler muhakkak bir gün ortaya çıkacak.
KTFF’nu her zaman bir adım önde olmalı
KTFF danışmanı vasıtasıyla her zaman bir adım önde olmalı. FIFA ve UEFA kapısını eskisinden daha çok zorlamalı. Kıbrıs Türk gençliğinin yalnızca futbol oynamak, dünya gençliğiyle buluşup koklaşmak istediğini, siyaseti siyasetçilerin yapacağı ancak bizlerin futbola siyaseti asla sokmak istemediğimizi deklare etmeli.
Rallide sessiz kalıp, futbolda hırçınlaşan Serdar Denktaş’ın belli ki geçmiş ile kaygıları var. Bizler de bu kaygıların son bulması için mücadelemizi eskisinden daha çok vermeliyiz. 1974’ten 1983’e kadar bazı değerlerimizi yitirdik.
1983 sonrası neredeyse kalan değerlerimizin tümünü yitiriyoruz. Doğru dürüst, kör topal arada şike de yapılıp sessiz kalınsa bile yalnızca bir futbolumuz kaldı. Futbol ailesi ne kadar “arabesk” müziğe benzese de sırası geldiğinde ortak bir noktada buluşabilir.
Son kalan kaleyi kaygılarım olsa bile kolayına teslim etmez düşüncesindeyim (!) Yanar döner de olsak, bukalemun gibi kılık değiştirip birbirimizle dalaşıp, birbirimizi kırsak bile bu ülkede futbolu seviyoruz. Sevdiğimiz için de KTFF’nun KOP ilişkisine olumlu bakıyoruz. KTFF’nun yeni adımı, bu süreci zorlayıp Kıbrıs Türk gençliğini layık olduğu yere taşıma azmi olmalı.
Unutmayalım! Havaalanı gitti. YDÜ gitti. Koskoca anlı şanlı Çetinkaya GAÜ oldu. Okul sporları zaten son beş yıldır bitik. Su gitmek üzere. Elektirik ve Telefon eli kulağında...
Kürtürel mirasımız olan futbolun elden gitmesi hiçten değil. Bugün başkalarının kimlikleriyle Türkiye kadınlar basketbol ligine 3-4 milyon dolar yatırım yapanlar, Kıbrıs Türkünün sportif açıdan yok oluşuna hizmet edenlerdir.
Bu yüzden KTFF, kendi kimliğimizi koruma adına herkesten bir adım ileride olmalı, çözümü zorlamalı. Aksi halde TİCARET uğruna bu ükeyi satacak bir çok kurum ve kuruluş sırada beklemektedir...