Güney Kıbrıs'ın yeni liderinden ilk röportaj
Anastasiadis söyleşisinde, Kıbrıs’ta mevcut garantörlük sistemine de değindi ve bu sistemin çağ dışı kaldığını, değişmesi gerektiğini vurguladı.
Güney Kıbrıs Başkanı Nikos Anastasiadis, bugün Atina’ya gerçekleştirdiği ziyaret çerçevesinde, başkanlık koltuğuna oturuşunun ardından ilk röportajını Atina Haber Ajansına verdi ve gerek Kıbrıs sorunu gerekse ekonomi konularında ayrıntılı açıklamalarda bulundu.
Simerini gazetesinde yer alan röportajında Anastasiadis, “Kıbrıs sorununda müzakereler başlamadan önce, bugüne kadarki diyalog çerçevesinde sunulan önerilerin değerlendirilmesi gerektiğini” belirtirken “geçmiş müzakere sürecinde Kıbrıs Rum tarafınca sunulan veya üzerinde uzlaşıya varılan ancak Kıbrıs Rum tarafının çıkarlarına ve AB ilkelerine ters düşen önerilerin ise geri çekileceğini” açıkladı.
Seçim programında Kıbrıs Rum Ulusal Konseyi’nin Kıbrıs sorununun çözümü konusunda bütünlüklü öneriler hazırlamasının öngörüldüğü hatırlatılarak BM Genel Sekreteri’nin kendisine Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’yla görüşme çağrısında bulunması durumunda ne yanıt vereceği şeklindeki bir soruya karşılık ise Anastasiadis, “Kıbrıs sorununun çözümü için bütünlüklü bir öneri çerçevesinin en kısa sürede hazırlanması ve müzakerelere çağırılmadan önce hazırlıklı olmaları gerektiğini, bunu en kısa sürede yapacaklarını” belirtti.
“MÜZAKEREYE ÇAĞRILIRSAK ELBETTE OLUMLU YANIT VERECEĞİZ”
Anastasiadis, “müzakerelere katlıma niyetimiz kesindir. Eğer Genel Sekreter tarafından Kıbrıslı Türk liderle görüşmeye çağırılırsak elbette olumlu yanıt vereceğiz” şeklinde konuştu.
Müzakereci atanması konusundaki görüşünün BM veya Kıbrıs Türk tarafınca kabul görmemesi durumunda nasıl hareket edeceği şeklindeki bir soruya karşılık Anastasiadis, “şekillere bağımlı kalınmaması ve öze bakılması gerektiğini, iki toplumun liderlerinin, öyle ya da böyle müzakereciye direktifler vereceğini belirterek öte yandan iki liderin de birbirleriyle temasının bulunacağını ve gerekli yerlerde müdahale edeceklerini” vurguladı.
Anastasidis, liderlerin görevinin politika belirlemek olduğunu, müzakerecilik yapmak zorunda olmadıklarını ifade etti.
“ZAMAN HER İKİ TARAFIN DA ZARARINA”
Takvimlere ve zaman kaybının Kıbrıs Rum tarafına zarar verdiği değerlendirmelerine de değinen Anastasiadis, “takvimler kavramına ilişkin yanlış bir anlayışın bulunduğunu, takvimlerin siyasi kararlarla ve başkalarının zorlamasıyla belirlenemeyeceğini” savundu.
Anastasiadis, kesin tarihi verilerle belirlenen takvimlere karşı olduğunu ancak bu görüşünün zaman kaybının zararlı olduğu şeklinde algılanmaması gerektiğini belirterek zamanın boşa geçmesinin ulusal davalarına zarar verdiğini, oldubittiler yarattığını ve bölünmüşlüğü güçlendirdiğini ifade etti.
Bu çerçevede gerçek takvimlerin oluştuğunu ve bunları Kıbrıs sorununun çözümü planlarında göz önüne almaları gerektiğini vurgulayan Anastasiadis, çözümsüz geçen zamanın Kıbrıs Rum tarafının zararına olduğunu ancak “yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Kıbrıs Türk toplumuna da zarar verdiğini” söyledi.
“GARANTÖRLÜK SİSTEMİ DEĞİŞMELİ”
Anastasiadis söyleşisinde, Kıbrıs’ta mevcut garantörlük sistemine de değindi ve bu sistemin çağ dışı kaldığını, değişmesi gerektiğini vurguladı.
Anastasiadis, 1960 garantilerinin “başka bir çağda, farklı koşullar mevcutken oluşturulduklarını” belirterek taraflardan birinin güvenlik duygusunu sağlarken diğer tarafı korkutmayacak yeni bir model bulunması gerektiğini ifade etti.
Anastasiadis, bunun hakkında konuşmak için ise henüz çok erken olduğunu belirtti.
“ANNAN PLANI GEÇMİŞTE KALDI”
Anastasidis söyleşisinde, Annan Planı’nın referanduma sunulduğu 2004 tarihinden bu yana nelerin değiştiği ve Kıbrıs Rum tarafının 2004 yılındakinden daha iyi bir müzakereci konumunda mı bulunduğu şeklindeki soruya “Kıbrıs Rum tarafının müzakereci gücünün hiçbir zaman şantajlarla belirlenemeyeceği” yanıtını verdi.
Güney Kıbrıs lideri Anastasiadis, Kıbrıs Rum tarafının müzakereci gücünün tıpkı 2004 yılında “Annan Planı mı AB üyeliği mi” şeklindeki şantajcı ikilemde olduğu gibi, şimdi de “çözüm mü doğalgaz mı” ikilemiyle gündeme gelemeyeceğini savundu.
Çözüm-doğalgaz ikileminin gerçekçi siyasi analizden uzak bir yanılgı olduğunu ifade eden Anastasiadis, çözümün hem Kıbrıs Rum, hem de Kıbrıs Türk tarafının ihtiyacı olduğunu belirtti.
Anastasiadis, gerek Güney Kıbrıs’ın AB’ye üyeliğinin gerekse Münhasır Ekonomik Bölgedeki (MEB) doğalgaz yataklarından elde edilecek faydaların, çözümden sonra Kıbrıslı Türkler için de geçerli olacağını vurguladı.
2004 yılından sonra değişen en önemli unsurun, tüm zararlarıyla fazladan dokuz yılın yükünün Kıbrıs sorununun çözümü üzerine eklenmesi olduğunu ifade eden Anastasiadis, Annan Planı’nın ise, gerek Kıbrıs Rum tarafınca reddedilmesi gerekse yaşanan olaylar sonrasında artık geçmişte kaldığının altını çizdi.
TÜRK YETKİLİLERİN AÇIKLAMALARI TAKİPTE
Anastasiadis söyleşisinde, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la dolaylı bile olsa, bir temasının olup olmadığı şeklindeki bir soruya ise olumsuz yanıt verdi.
Anastasiadis, gerek Erdoğan’ın gerekse Türk yetkililerin yaptıkları olumlu ya da olumsuz açıklamaları yakından takip ettiklerini ve not aldıklarını belirterek çözüm yönündeki isteği dile getiren açıklamalara eylemlerin de eşlik etmesi gerektiği mesajını verdi.
Anastasiadis, gerek Kıbrıs sorunu gerekse doğalgaz konusu gibi anlaşmazlık konularının çözümünün, uluslararası hukukun temel yasalarına karşılıklı saygının dışında bırakılamayacağını sözlerine ekledi.
(TAK/RB)