1. YAZARLAR

  2. Tümay Tuğyan

  3. Güneyde seçim fiyaskosu
Tümay Tuğyan

Tümay Tuğyan

Güneyde seçim fiyaskosu

A+A-

 


Yeşil hattın kuzeyinde ikamet eden Kıbrıslı Türkler’in de Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmasına olanak veren Mart 2014 tarihli yasal düzenleme, sonuç itibarıyla tam bir fiyaskoya dönüştü.

Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartına sahip Kıbrıslı Türkler’in yaklaşık 3’te 1’i, ikamet adresi sorunu nedeniyle seçmen listesine giremedi ve dolayısıyla da oy kullanamadı.

Seçmen listesinde olmadığı halde kimlik kartını götürüp oy kullanmayı talep etmenin yasal bir karşılığı olmadığından, dün bu tür girişimlerde bulunanların sandık görevlilerince geri çevrileceği ortadaydı.

Dünyanın pek çok başka ülkesinde de (hatta Kıbrıs’ın kuzeyinde de) eğer seçmen listesinde değilseniz, oy kullanamazsınız.

Bu noktada bir aksilik yok.

Aksilik, belli ki öncelikle yasanın düzenleniş biçiminde ve sonrasında, yasayla ortaya çıkan anomalinin ortadan kaldırılabilmesi için Kıbrıslı Türkler’e doğru zamanda doğru bilgilendirmenin yapılmamış olmasında.

Seçmen listesi seçime sadece 5 gün kala Kıbrıslı Türklerin bilgisine geldi.

Elbette Rum İçişleri Bakanlığı’nın web sitesi aracılığıyla seçmen listesinde olunup olunmadığı bilgisine ulaşılabilirdi ancak Mart’ta Temsilciler Meclisi’nden geçen yasayla beraber ‘Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik kartına sahip tüm Kıbrıslı Türkler Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanabilecekler’ şeklinde bir ‘eksik’ bilginin dolaşımda olması nedeniyle, kimse ‘listede var mıyım yok muyum’ diye bir sorgulama içerisine girmedi.

Son birkaç gündür yapılan bazı açıklamalardan anladığımız kadarıyla bu konu bir şekilde güneyde gündem olmuşsa da, Kıbrıslı Türkler güneydeki gündemin doğrudan takipçileri ol(a)madıklarından, bu tartışmanın dışında kaldılar. 

Bu noktada yapılması gereken, ‘ikamet yeri’ sorunu nedeniyle on binlerce Kıbrıslı Türk’ün seçmen listesi dışında kaldığının, Kıbrıs Türk basını aracılığıyla etkin bir şekilde bilgiye getirilmesi ve itiraz taleplerinin zamanında dosyalanabilmesine olanak tanınmasıydı.

Oysa ne yazık ki süreç böyle işlemedi, güneyde kimse böyle bir inisiyatif üstlenmedi.

Dolayısıyla iş bu aşamaya geldikten sonra ‘biz demiştik’ demek de pek anlamlı değil.

Ancak...

Ancak yine de bu tatsız deneyime rağmen yaşananlardan, amacını aşan sonuçlar çıkarmayalım.

Bütün bunların arkasında maksatlı art niyet aramak da bir tercihtir elbette ama biz tercihimizi kötü senaryo üzerinden kullanmayalım.

Gerek listelerde yaşanan bu sorun gerekse bazı sandıklarda çıkan tartışmalardan hareket ederek, genel yargılara varmayalım.

Özellikle Facebook’ta, ‘Alın işte, bunlarla barış falan olmaz’ şeklinde, Kıbrıslı Rumlar’ı genelleyen yorumlara sıkça rastlıyorum.

Bu tür yaklaşımlar, yapıcı olmaktan uzak ve tam da hem kuzeyde hem de güneyde barışın önüne taş koymak isteyen çevrelerin ekmeğine yağ süren yaklaşımlardır.

Belli ki ortada bir yanlış var.

Belli ki devlet bu süreci doğru biçimde yönetemedi.

Ve belli ki güneydeki bazı siyasi çevreler, durumun farkında olmalarına rağmen yeterince ses yükseltmedi.

Ama Kıbrıs’ta barış ve uzlaşı kültürünün gelişmesinin gereğine inanan biz Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar’a düşen, bu yanlışın bundan sonrası için düzeltilmesi ve bu olayda bir örneğini yaşadığımız (bilinçli ya da bilinçsiz) iletişim eksikliğinin ortadan kaldırılması amacıyla, bütün iyi niyetimizle çaba sarf etmektir.

Bu yazı toplam 2366 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar