1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Güngör (Kutsovendi) kazısına Kayıplar Komitesi yetkililerinden ziyaret...
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Güngör (Kutsovendi) kazısına Kayıplar Komitesi yetkililerinden ziyaret...

A+A-

Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu kazılar devam ederken, harita üzerinde Mia Milya (Haspolat) bölgesinde görülen Güngör’de (Kutsovendi) tepelik bir alanda başlatılan kazıya, Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Hakkı Müftüzade ile Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis ziyaret yaparak kazı ekibinden bilgi aldı.

Geçtiğimiz günlerde yapılan bu ziyarette kazı ekibi, Kayıplar Komitesi yetkililerine bu zorlu kazı hakkında bilgi verdiler. Güngör (Kutsovendi) çöp alanı yakınındaki bu kazı alanına ulaşabilmek maksadıyla, Kayıplar Komitesi kazı ekibi, şiroyla bir monobadi kazmak durumunda kaldı... Bu monobadiyi kullanarak olası gömü yerine ulaşan kazı ekibi, çalışmalarını devam ettiriyor.

 

BÖLGEDE GÖMÜ YERİ HENÜZ BULUNAMAYAN KAYIPLAR VAR...

Güngör (Kutsovendi) bölgesinde geçmişte pek çok kazı yürütülmüş ve bazı “kayıplar”dan geride kalanlara ulaşılmıştı. Bir Kıbrıslıtürk okurumuz da bu bölgede bulmuş olduğu ve evine götürdüğü bir kafatasını, kayıplarla ilgili yazılarımızı okuduktan sonra 11 Ocak 2010 tarihinde bize teslim etmiş, biz de bu kafatasını Kayıplar Komitesi yetkililerinden arkeolog Demet Karşılı’ya aynı gün vermiştik. Demet Karşılı ve kazı ekibine okurumuz, bu kafatasını Güngör (Kutsovendi) tepelerinde tam olarak nerede bulduğunu göstermeyi de kabul etmiş ve aynı gün yani 11 Ocak 2010 tarihinde bu alana giderek kafatasını bulduğu noktayı bize ve Demet Karşılı’ya göstermişti. Yapılan DNA testlerinde okurumuzun verdiği kafatasının Alambra’dan genç bir Kıbrıslırum’a ait olduğu saptanmış ve defin için nişanlısına teslim edilmişti.  Sözkonusu kafatası 23 yaşındaki Kıbrıslırum Sotiris Yuannu’ya aitti...

Kutsovendi yani Güngör yöresinde pek çok Kıbrıslırum “kayıp”tan geride kalanlara yıllar önce ulaşılmıştı... Bu bölgede gömü yerleri henüz bulunamayan “kayıplar” olduğu da tahmin ediliyor... Güngör’deki zorlu kazıyı yürütmekte olan kazı ekibine kolaylıklar diliyoruz...

 

NELER YAZMIŞTIK...

12 Ocak 2010 tarihinde yani bundan tam 15 sene evvel, Kutsovendi (Güngör) yöresinde bir “kayıp” şahsın kafatasını bulan okurumuzun bize bunu vermesi ve bulduğu yere bizi götürmesi hakkında bu sayfalarda şöyle yazmıştık:

“***  Bir okurumuz 2000 yılında avlanırken bulduğu kafatasını, Kayıplar Komitesi’ne vermemiz için bize verdi...

Kutsovendi’den “kayıp” şahsa ait kafatasını Kayıplar Komitesi’ne verdik...

Geçtiğimiz hafta bir gece, sabahın saat 01.30’unda telefonum çalıyor. Bir okurum önce kendini tanıtıyor, sonra da bir “kayıp” şahsa ait bir kafatasından bahsetmeye başlıyor. Onunla ertesi günü konuşmak üzere anlaşıyoruz... Belli ki çok heyecanlanmış ve bu yüzden sabahı bekleyememiş...

Birkaç gün sonra buluşmak üzere sözleşiyoruz ve okurum dün öğleyin beni başka bir okurumla buluşturuyor.

Bu okurum bana 2000 yılında avlanırken bulduğu bir “kayıp” şahsa ait bir kafatasını vermek istiyor... Böylece bu “kayıp” şahsa ait kafatasını Kayıplar Komitesi’ne vereceğim ki bir “kayıp” ailesi daha huzura kavuşabilsin...

2000 yılında Kutsovendi’de (Güngör) avlanırken, teraslanmış olan bir bölgede bu kafatasının bir bölümünü toprağın üzerinde görmüş, kafatasının yanında başka kemikler de varmış. Orayı kazarak kafatasının tümünü çıkarmış. Ve hatıra olarak alıp evine götürmüş...

“O zamanlar kayıplar diye bir konu yoktu... Hatıra olarak alıp eve götürdüydüm...” diye anlatıyor.

Ona Kutsovendi’de (Güngör) şu anda Kayıplar Komitesi’nin kazı yürütmekte olduğunu söylüyorum ve bu bölgedeki kazıların sorumlusu arkeolog Demet Karşılı’yı arıyorum. Demet Hanım, bu kafatasının bulunmuş olduğu yeri göstermemiz için bizi Kutsovendi’ye (Güngör) davet ediyor.

Hemen yola çıkıyoruz ve Demet Karşılı’yla buluşuyoruz. Kayıplar Komitesi’nin dört çekişli arabasıyla önce okurumun bu kafatasını bulduğunu sandığı bölgeye gidiyoruz...

“Kayıp kazıları başlayınca, bu yeri bulmak niyetiyle iki kez buraya geldim” diyor, “ancak tam olarak nerede olduğunu kestiremedim... Arazi teraslanmıştı ve akasya ağaççıkları ekilmişti... Belli ki şiro toprağı düzleştirdiği zaman bu kafatasının bir bölümü toprağın dışında kalmıştı. Başka kemikler de vardı... Ben bu kafatasını kazıp çıkardım...”

Demet Karşılı, durduğumuz tepenin arkasını kazmakta olduklarını anlatarak, oraya gidip bakmamızı öneriyor.

Böylece girdiğimiz daracık toprak yoldan çıkarak başka bir toprak yola giriyoruz... Burası çöplük olarak kullanılmaya başlanmış, her yer çöp dolu! Başımızın üzerinden karga sürüleri geçiyor çığlık atarak, belli ki çöpler onları çekiyor... Kayıplar Komitesi yetkilisi Ahmet Erdengiz’in bana gönderdiği mesajı aktarıyor Demet Karşılı: Bu bölgede fotoğraf çekmek yasakmış çünkü ikinci dereceden askeri bölgeymiş... Bu yüzden karga sürülerinin resimlerini bile çekemiyorum!...

Tepeyi tırmanıyoruz ve bir noktada durarak yaya olarak yolumuza devam ediyoruz. Deli bir rüzgar esiyor, güneş bütün bir gün boyu bulutların arkasına gizlendiği için hava soğumuş gibi geliyor... Küçük çam ağaççıklarının üzerinde içinde ölü kurtçukların bulunduğu keseler dikkat çekiyor... Bu ıssız tepelerde, ayazın ortasında kazı ekibini buluyoruz. Koşulları gerçekten acımasız: Zaman zaman çam ağaççıklarının üzerindeki keseler patladığında, rüzgar içindekileri kazı ekibine doğru taşıdığında, ekibi bir kaşıntıdır alıyor. Zaten geçen yıl, çam böceklerinin hücumuna uğrayan ekip burada kazıya devam edememişti bu yüzden...

Bu yıl, kese böceklerine karşı kazı yaptıkları alanlarda, bu ağaççıkların üstüne torba geçirmeyi ve kendilerini korumayı düşünüyorlarmış...

Kese böceklerine karşı ilaçlama yapılmamış çünkü ilaç yokmuş!

Tepenin burnunda titreyerek elle kazı yapıyorlar, yamaçlardan “kayıp” şahıslara ait kemikler buluyorlarmış, daha bir süre daha bu bölgede kazı devam edecekmiş...

Kazı ekibinin bulunduğu yer, teraslanmış ve ağaççık ekilmiş tepenin beşinci terası... Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve sonunda da beşinci teras kazılıyor... Bu bölgede kafatasını bulan okurum, deneyimli arkeolog Demet Karşılı’yla kafatasını nerede bulmuş olabileceğini konuşuyor... Alttan bir derecik geçiyor, Demet Hanım, “Böyle yürüyüp geldiyseniz...” diyor...

Okurum, “Bölge tamam da bu kadar yüksekte değildik... Karşı yamaç olabilir belki” diyor...

2000 yılında birlikte ava çıkmış olduğu arkadaşını da yanına alıp bir kez daha buraya gelecek ve belki o zaman, Demet Karşılı’nın da yardımlarıyla tam noktayı bulma olasılıkları daha fazla olacak.

Hemen yanıbaşımızda “İngiliz Tepe” dedikleri yer var... Bu bölgede, Kıbrıslırumlar’ın mevzileri varmış. 1974’te ikinci harekatta  Boğaz’dan Dikomo’ya (Dikmen) doğru taaruza geçen Türk askerleri, soluğu buralarda almışlar... Bulunduğumuz alanda, daha çok Dikomo’dan kaçan Kıbrıslırum askerlerin “kayıp” olduğu sanılıyor... Bu alandan 40 civarında “kayıp” Kıbrıslırum asker olduğu sanılıyor ancak o karmaşada bunların kimler olduğunu önceden kestirmek mümkün değil... İkinci harekattaki karmaşada kim nereye kaçıyordu? Kim nereye gidiyordu? Bu belli değil... Ancak bu tepelerden toplanan kemikler DNA testlerine gönderildiği zaman, yüzde yüz bir kesinlikle, hangi Kıbrıslırum askerlerin savaşta bu tepelerde ölmüş olduklarını öğrenebileceğiz.

1998 yılında teraslanmış bu tepelerden dağınık biçimde kemikler çıkıyor ancak kaç kişinin bulunmuş olduğunu kestirmek de henüz mümkün değil... 15 kişi mi? 20 kişi mi? Daha fazla mı? Daha az mı? Şiroyla bu tepeler teraslanırken, kemikler de dağıtılmış...

Bir başka yamaçta, susuz büyüyen kırmızı efgaliptoların altında beş kişilik bir “kayıp” grubu bulunmuş ancak bunların bazılarının kafatasları eksik çıkmış. Belki de başka avcılar, bu kafataslarını tıpkı okurum gibi “hatıra” olarak alıp evlerine götürmüşler... Öyle bir şey olmuşsa, buradan onlara çağrımız olsun: Hatıra olarak aldığınız kafataslarını iade ederseniz, bir “kayıp” ailesini sonsuza kadar mutlu etmiş olacaksınız... Lütfen beni arayınız, okurumun yaptığı gibi, isimsiz olarak arayınız, sorgu sual olmaksızın, elinizde “kayıplar”a ait kemikler varsa, lütfen bunları teslim ediniz ki Kayıplar Komitesi, bu kemikleri DNA testine gönderip ailelerine iade edebilsin...

Demet Hanım, okuruma teşekkür ediyor:

“Bir kayıp ailesini mutlu edeceksiniz... İyi ki bu kafatasını iade etmeye karar verdiniz... Çok ama çok teşekkür ederiz... Büyük bir iyilik yaptınız...”

Geri dönmek üzere Demet Karşılı’yla kazı yerinden ayrılıyoruz, Demet Hanım bize kahve yapmayı öneriyor ancak bu ayazda daha fazla oyalanmadan Lefkoşa’ya dönmek istiyoruz. Arabasında bir su şişesinin içinde mor ve pembe laleler var – şimdi Kutsovendi’de lale mevsimidir, uzanıp birkaç lale topluyorum, bunları da Demet’in arabasındaki şişeye koyuyorum... İncecik kokuları arabayı kaplamış, sanki geçmişte buralarda yaşanmış kanlı savaşı bize unutturmak ister gibi tütüyorlar...

Akşamüstü Kayıplar Komitesi’nin yeni binasına gidip okurumun bana vermiş olduğu kafatasını Arkeolog Demet Karşılı’ya teslim ediyorum. Arkeolog Hazar Kaba da kafatasını, Demet Karşılı’yla birlikte inceliyor... Herkes, kafatasındaki bembeyaz dişlerin tastamam yerinde olmasından memnun. Çünkü bu dişlerden DNA çıkarmak mümkün olacak.

Bu “kayıp” şahsın dişlerinde tek bir çürük ya da dolgu yok. Pırıl pırıl dişlerine bakarak onun genç biri olduğunu tahmin ediyorum... Yüzünün yarısını bir mermi uçurmuş... Kafatasının arkası da yok ama bu bölüm, herhalde çıkarıldığı toprakta kalmış...

Bu kafatasını bize vererek bir “kayıp” ailesini sevindirecek olan okuruma sonsuz teşekkürler... Umarım, onun bu iyi yürekli hareketini, başkaları da izler ve başka okurlarım da, hatıra olarak almış oldukları kemikleri iade ederek, onların ait oldukları yere, sevdiklerine iade edilmelerine yardımcı olurlar...”

(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler... Sevgül Uludağ – 12.1.2010).

ef2928e7-17fa-4df0-a4b0-d6e36430abaf.jpg

15 sene önce, 11 Ocak 2010'da Kayıplar Komitesi'nden arkeolog Demet Karşılı'ya okurumuzun verdiği kafatasını teslim ettik, DNA testlerinde bunun kayıp Sotiris Yuannu'ya ait olduğu ortaya çıktı...

Bu yazı toplam 421 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar