Gürkut:“Kanserden korunmak mümkün”
Tıp-İş Başkanı Gürkut, Kanserle Savaş ve Farkındalık Haftası dolayısıyla yayımladığı mesajda, tütün ve tütün ürünleri ve alkol kullanmamanın, sağlıklı bir diyet tüketmenin bireylerin kanserden korunmak için alabileceği önlemler arasında olduğunu belirtti.
Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) Başkanı Özlem Gürkut, 1-7 Nisan Kanserle Savaş ve Farkındalık Haftası dolayısıyla yayımladığı mesajda, tütün ve tütün ürünleri ve alkol kullanmamanın, sağlıklı bir diyet tüketmenin bireylerin kanserden korunmak için alabileceği önlemler arasında olduğunu belirtti.
Mesajında kansere karşı korunmak için alınması gereken önlemlere yer veren Gürkut, alınacak önlemlerle kanserden kaçınmanın mümkün olduğunu vurguladı.
Gürkut, Kanserle Savaş ve Farkındalık Haftası’nda yapılan etkinliklerle hastalıkla ilgili farkındalığı ve kanser bilincini artırma, tarama ve erken tanı programlarına katılımı yükseltmenin amaçlandığını kaydetti.
Kanser verilerinin ve ülke kanser haritasının oluşturulması sayesinde toplumun ihtiyaçlarına uygun bir kanser politikası oluşturmanın mümkün olacağını vurgulayan Gürkut, HPV aşısının rutin aşı programına alınması, obezite ile mücadele, toplumda sıklıkla görülen akciğer kanserine yönelik erken tanı ve tarama programı da oluşturulması gibi önlemler alınması gerektiğini belirtti.
“Kanser önlenebilir ve erken tanınmaları halinde başarıyla tedavi edilebilir”
Tüm dünyada olduğu gibi ülkede de kanser hastalıklarının halk sağlığı açısından giderek önemi artan bir sorun olduğuna işaret eden Gürkut, 200’e yakın farklı kanser türü bulunmakla birlikte kanserler, önlenebilmekte ve erken tanınmaları halinde başarıyla tedavi edilebilmektedirler” dedi.
Günümüzde dünyadaki teknolojik ve bilimsel gelişmelerin, tıbbi bakım, beslenme ve barınma şartlarındaki iyileşmelerin etkisi ile insan ömrünün uzadığını ve dünya nüfusunun yaşlandığını belirten Gürkut, kanser görülme sıklığının yaşla birlikte artması yanında, tanı koyma imkân ve araçlarındaki gelişme ve kanser yapıcı etkenlere (kanserojenler) maruziyetin artması ve modern yaşam alışkanlıkları gibi etkilerle dünyada kanser görülme sıklığı arttığını ifade etti.
“Alınacak önlemlerle kanserden kaçınmak mümkün”
“Kanserlerin çok azı kalıtımsal yani ailemizden aldığımız genler nedeni ile gelişirken büyük çoğunluğu çevresel faktörler ve yaşam tarzımız nedeni ile gelişmektedir” diyen Gürkut, bu nedenle alınacak önlemlerle kanserden kaçınmanın mümkün olduğunu belirtti.
Kanserden korunmak için bireylerin alabileceği önlemlere değinen Gürkut, tütün ve tütün ürünlerini (e-sigara, ısıtılmış tütün ürünleri gibi yeni nesil tütün ürünleri dahil) ve alkol kullanmamanın, sağlıklı bir diyet tüketmenin, ideal vücut ağırlığını korumanın, hareketli bir yaşam tarzı sürmek ve düzenli egzersiz yapmanın, güneşten doğru yararlanmanın ve kansere yol açan enfeksiyonlara (Hepatit B ve HPV gibi) karşı aşı yaptırmak ve güvenli bir cinsel yaşam sürmenin önlemler arasında yer aldığını kaydetti.
Gürkut bunların yanı sıra, kanser belirtilerini bilmenin, ailevi ve kişisel riskleri farkında olmanın ve erken tanı ve tarama programlarına dahil olmanın, kanser riskini azaltacağını ve koruyacağını ifade etti.
“Kanser verileri ve ülke kanser haritası oluşturulmalı”
Gürkut, halkı kanserden korumak için yapılması gerekenlerle ilgili de bilgi vererek, kanser verilerinin ve ülke kanser haritasının oluşturulması sayesinde toplumun ihtiyaçlarına uygun bir kanser politikası oluşturmanın mümkün olacağını vurguladı.
Tütünün kanserle doğrudan ilişkisinin birçok çalışma ile gösterildiğini vurgulayan Gürkut, tütünün sadece kanser riskini değil, kalp ve damar hastalıklarının görülme sıklığını da artırdığını belirtti.
Dünyanın pek çok ülkesinde yasak olmasına rağmen ülkede yasal olan yeni nesil tütün ürünlerinin (e-sigara, ısıtılmış tütün ürünleri gibi) kanser ile ilişkilerinin son yıllarda yapılan çalışmalar ile kanıtlandığını kaydeden Gürkut, “Ülkemizde Tütün ve Tütün Ürünlerinin Zararlarından Korunma Yasası yürürlükte olmasına karşın uygulamasında ciddi sorunlar vardır. Oysa sadece tütün mücadelesinde ulaşacağımız başarı beraberinde yüzlerce yaşam kaybının önlenmesi başarısını da getirecektir” dedi.
“HPV aşısının rutin aşı programına alınmalı”
Gürkut, Human Papilloma Virüs (HPV) aşısının rutin aşı programına alınması gerektiğini vurguladı.
HPV’nin kadınlarda rahim ağzı kanserine, tüm bireylerde baş-boyun kanserlerine ve genital bölge kanserlerine yol açtığını belirten Gürkut, direkt cinsel ilişki ile bulaşabildiği gibi direkt temasla da bulaşabildiğini ifade etti.
Günümüzde 4’lü ve 9’lu aşısının bulunduğunu dile getiren Gürkut, hem erkeklere hem de kadınlara 9-26 yaş arasında rutin olarak yapılmasının önerildiğini, aşılı bireylerin HPV’ye bağlı kanserlerden yüzde 70 oranında korunduğunu belirtti.
Obezite ile mücadeleye de değinen Gürkut, sağlıklı bir vücut ağırlığını korumanın bireyleri birçok kronik hastalıktan olduğu gibi kanserden de koruduğunu ifade etti.
Bu amaçla ülkede insanların küçük yaşlardan başlayarak sağlıklı beslenme, güvenli gıda tüketme ve düzenli egzersiz yapma alışkanlıkları edinmesi ve bunları yapacak imkanlar bulması için yapılacaklar olduğunu söyleyen Gürkut, gıda güvenliğini sağlama, güvenli spor alanları oluşturma, halkın sağlık bilgisini artırmaya yönelik sistemli ve düzenli çalışmalar yapmanın bunlardan bazıları arasında yer aldığını belirtti.
“Toplum bazlı erken tanı ve tarama programları geliştirilmeli… Akciğer kanserine yönelik erken tanı ve tarama programı oluşturulmalı”
Gürkut, toplum bazlı erken tanı ve tarama programları geliştirilmesi gerektiğini söyleyerek, kanserlerin bazılarının erken tanısının mümkün olduğunu, bu amaçla dünyada erken tanı ve tarama programları- kılavuzlar oluşturulduğunu kaydetti.
Gürkut, şunları kaydetti:
“Her kanserin toplumda görülme sıklığının arttığı bir yaş aralığı vardır ve bu programlar ona göre oluşturulmaktadır. O kanser türü için toplumda risk altında olan kesimlerin tamamına yakınını düzenli olarak tarama programlarına dahil etmedikçe ülke için anlamlı bir başarıdan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Ülkemizde sınırlı olarak yürütülmekte olan erken tanı ve tarama programları kalın bağırsak kanseri, rahim ağzı kanseri ve meme kanserini içermektedir. Bunların yanı sıra toplumumuzda sıklıkla görülen akciğer kanserine yönelik erken tanı ve tarama programı da mutlaka oluşturulmalı ve tüm risk gruplarını kapsayacak şekilde uygulamaya girmelidir. Ayrıca rahim ağzı kanseri taraması için 30 yaşın üzerindeki kadınlarda, kullanılmakta olan PAP smear (sitolojik) testinin, HPV testi ile kombine hale getirilmesi de günümüzde standart hale gelmelidir. “
“Koruyucu sağlık hizmetlerini tüm paydaşlar olarak geliştirmeli ve yaygınlaştırmalıyız”
Ülkede kanser hastalarının takip ve tedavilerinin başlıca Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Onkoloji Merkezinde yapıldığını söyleyen Gürkut, geçmiş yıllara kıyasla hekim, hemşire ve sağlık çalışanlarının sayısında artış, tedavi olanaklarında iyileşme olsa da Merkezde yer alan yoğun bakım ünitesinin hekim ve hemşire eksikliği nedeni ile hala hizmete girmediğini ifade etti.
Kanserin tedavisinde önemli bir yere sahip olan palyatif bakım hizmetlerinin organize edilmediğini belirten Gürkut, son dönem kanser hastaları için hizmet verecek bir hospis de bulunmadığını söyledi.
Kanserden korunma ve korumanın, kanseri tedavi etmekten daha kolay ve çok daha ekonomik olduğuna işaret eden Gürkut, “Bu noktadan hareket ederek koruyucu sağlık hizmetlerini paydaşlar olarak geliştirmeli ve yaygınlaştırmalıyız.” ifadelerini kullandı.
Gürkut, hastaların tedavisi için mevcut hizmetleri ve olanakları artırmak ve güçlendirmek gerektiğini belirtti.