Güven Artırıcı Önlemler ve “insan”...
Geçtiğimiz Salı günü liderler buluştu. Bu sosyal bir görüşme idi. Öyle de oldu. Müzakere olmadı. Çünkü bu buluşmada müzakere amacı yoktu.
Buluşmada liderler birkaç tane güven artırıcı önlem üzerinde mutabakat sağladı. Elbette her iki taraftan insanları ilgilendiren bu önlemler sevindiricidir. Ama henüz realize olmadı. Teknik komiteler bu konularda karşılıklı görüşerek kısa sürede sonuca gitmeye çalışacaklar.
İki taraftan sıradan insanları ilgilendiren en önemli konu cep telefonlarının iki tarafta da çalışabilmesidir. Bu basit konuda yıllardır müzakere edilmekte, kararlar alınmakta ama bir türlü sonuca gidilememektedir.
İki taraftan insanlar Türkiye ve Yunanistan dahil, dünyanın neresine giderlerse gitsinler cep telefonlarıyla haberleşebilmektedirler. Yalnızca kuzeyden güneye, ya da güneyden kuzeye geçtiklerinde bütün dünyada çalışan telefonlar susuyor.
Bu durum kapılar açıldığından bu yana, yaklaşık 16 yıldır çözülemedi.
Peki engel nedir?
İşte bu noktada siyasi yapı öne çıkıyor. Rum tarafı “KKTC’nin düzeyi yükseltilecek” gaylesiyle GSM şirketlerinin işbirliğine karşı çıkıyor. Halbuki KKTC’de Hizmet veren iki şirket de Türkiye şirketidir. Hatta bizde hala KKTC Telsim olarak hizmet veren şirket İngiliz Vodafone ‘dur.
Dolayısıyle Rum tarafının bu kaygusu bana biraz abartılı geliyor. Rum tarafı “KKTC’nin düzeyi yükseltilecek” kaygusuyla bugüne kadar birçok olumlu girişimin önünü kesti.
İlk kez Yorgo Vasiliu’nun Cumhurbaşkanlığı döneminde gündeme gelen “Güven artırıcı önlemler paketi” o dönemde rahmetli Denktaş tarafından reddedilmişti. Bu sayede uzun yıllar gündeme getirilmeyen bu önlemler referandum sonrasında tekrardan canlandırıldı. Hatta kapılar artık açık olduğu ve insanların iki tarafı da ziyaret edebildiği koşullarda gündelik ihtiyaçlar daha da arttı.
Çözüm elbette bütün bu günlük yaşamda karşılaşılan sorunları ortadan kaldırır. Ama çözüm olmadan da bunları ortadan kaldıracak adımların karşılıklı olarak atılması gerekir.
Yirmi birinci yüzyılda basit gerekçelerle iki taraftan insanların günlük yaşamı kolaylaştıracak adımların atılması engellenirse bu ülkeyi nasıl yeniden birleştirecek ve ortak bir yaşam kurabileceğiz?
Elektrik konusunda geçmişte neler yaşandığına bakılmaksızın iki taraftaki iletim hatlarının enterkonnekte olması iki taraftaki elektrik kurumları için teknik açıdan çok yaralıdır. Bunu iki kurumun mühendisleri çok kez gayrı resmi bağlanmalarda gördüler. Hem daha sağlam bir Grid oluşur. Hem aktif, reaktif güç tüketimi dengelenir, hem de bir tarafta yaşanacak küçük arızlar karşılıklı al-verle insanlar hissedilmeden önlenir.
Liderlerin diğer koular yanında özellikle bu iki konuda sağladıkları mutabakat çok ama çok önemlidir. Teknik komiteler sağlanan bu mutabakatları kısa sürede sonuca ulaştırır ve insanların hizmetine sunarlarsa çok yararlı bir iş yapacaklar.
Önemli olan insandır. Politikanın merkezinde insan olmalıdır. Türk ya da Rum değil insan. Hangi milletten, hangi ırktan, hangi cinsiyetten, hangi dinden ya da hangi dili konuşuyor olduğundan bağımsız olarak sadece insan.
Kıbrıs sorunu daha uzun yıllar süreceğe benziyor. Liderler sorunu çözmeye hazır değil. Elbette toplumlar da henüz hazır değiller. Çünkü özellikle Rum tarafında siyasiler başka gaylelerle hala insanları çözüme hazırlamak için gerekli adımları atamıyorlar.
Bu durumda liderler daha çok güven yaratıcı önlem üzerinde mutabakat sağlamaya, özellikle insanların günlük yaşamını kolaylaştıracak, karşılıklı geçişleri artıracak, ortak iş kurma, ya da kültür, sanat ve spor alanlarında, sağlıkta işbirliğini geliştirecek çalışmayı hızlandırmalıdır.