1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. ‘Güvensizlik’ anıtları!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

‘Güvensizlik’ anıtları!

A+A-

Ada yarısında 100 kişiden 90'ı ülkede işlerin yanlış gittiğini düşünüyor.

Asıl merak ettiğim geriye kalan 10 kişi!

Onlar ne düşünüyor acaba?

“Böyle iyi” mi diyorlar?
Boynumuza kadar battık, yine de nefes alıyoruz ya “yarabbi şükür!

***

Hep diyorum ya "balı tutan ve beş parmağını birden yalayan" menfaat düşkünü ayrıcalıklı bir zümre var.

Umarım gün gele boğulmazlar (!)

***

Göç Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi’nin (CMIRS) Eylül 2023 anket sonuçları herhangi bir sürpriz içermiyor aslında...

Bildiklerimiz!

Ülkeyi yönetenlerin karne notu ise 10 üzerinden 3.50.

Bir hatırlatma yapalım, "Eğitim Bakanlığı" marifetiyle altı kez bütünlemeye kalan ama yine de geçerli not alamayan çocuklar sınıf geçebiliyorlar.
"Hükümet" ya da "Cumhurbaşkanı" olarak anılan yönetim kademesi bu formülle kendini de aklıyor (!)

***

Ankette ekonomiden sonraki en önemli sorun "yeteneksiz ve beceriksiz siyasi liderler" olarak öne çıkıyor.

Bir eksik kalmış: İradesiz!

Biraz yetenek olsa, biraz da haysiyet, mutluluk notumuz da 10 üzerinden 5 olmazdı zaten...

***

Ankette "Türkiye'nin müdahalesi" de ele alınmış.
Buradaki verileri iyi değerlendirmek şart…

Her 100 kişinin 80'i Türkiye'nin kuzey Kıbrıs'ın içişlerine "artan" bir müdahalesi olduğunu söylüyor. Yüzde 64.8 gibi bir oran bu müdahaleyi "olumsuz" görüyor.

İşte muhalefetin önündeki en önemli fırsat bu!

Böylesi ciddi bir potansiyel var, doğru siyaset, kararlılık, vizyon ve umutla örgütlenebilecek...

"Türkiye'ye değil demokrasimize ve iç işlerimize yönelik müdahaleci siyasete karşıyız” diyerek yola çıkılır ve bir başarı öyküsüne inandırılırsa bu kitle, değişim başarılabilir.

Türkiye'nin müdahalesini alkışlayan kesim yalnızca yüzde 35 aslında!

Bu da son derece anlaşılır.
Gözlerimizle görüyoruz böylesi bir kitlenin varlığını…


***
Toplum en az "UBP-DP-YDP Hükümeti"ne güveniyor.

"Cumhurbaşkanı"na duyulan güvensizlik de epeyce büyük...

Tatar-Üstel ortaklığı "güvensizlik anıtı" olarak günbegün büyüyor.

***

Ankete bakarak kendiyle yüzleşmesi gereken kurumlarımız da var.

Siyasi partiler ve sendikalar gibi...

Kolay kolay kabullenilmiyor, sorgulanmıyor ve anlaşılmıyor bu "güvensizlik" maalesef...
 

***
İyi ki “yargı” var, şimdilik…
Neredeyse tek güvencemiz…
Pamuklara sarmak, korumak gerekiyor, göz bebeğimiz gibi…
 


Merdivenlerde kaybolurken

sergi-1.jpg

Bir sanat etkinliğinde, böylesi yoğun bir kalabalık görmek insanı mutlu ediyor.
İlk kişisel fotoğraf sergisini açtı, Mustafa Evirgen…
Atatürk Kültür Merkezi’nde çok nitelikli bir kitle vardı, ciddi bir ilgi, sahiplenme…

Usta sanatçı Ümit İnatçı kendi adına kurduğu sanat merkezinde, tam bir adanmışlıkla, az zamanda ciddi bir üretim ortaya koyuyor.
Soyadı gibi, inatçı…
Üstelik de bunu özel fonlarla, yardımlarla, destekle falan yapmıyor.
Kendi imkanlarını zorluyor.

Evirgen’in sergisini de Ümit İnatçı Sanat Merkezi açtı.

***
Siyah beyaz fotoğraflarda “merdiven” teması işlenmiş.
Işık gölge oyunlarıyla hayatlarımıza gönderme var, günlük telaşlarımıza, kayboluşlarımıza, çıkmazlarımıza, rutinimize, eylemlerimize, hepimizi çevreleyen labirentlere bir anlamda…

“Mekanın kültürel kimliği insanın kültürel kimliğinin önüne geçiyor” diyor Ümit İnatçı…
“İnsanlar gelip geçicidir, ancak, bir medeniyetin göstergesi olan mekanlar kalıcıdır.”
Maalesef mekanları da öldürüyorlar yaşadığımız coğrafyada…
Kimliğimiz, kültürümüz, belleğimiz katlediliyor aslında…

***
O harika kalabalık içinde “protokol” yoktu ve serginin açılışını da eşine yaptırdı Mustafa Evirgen…
“Otuz üç yıldır benim kahrımı çekiyor ve bu açılışı onun yapmasını istiyorum” dedi.
Harika bir sürpriz oldu.

Merdivenlerin derinliğinde kaybolduk sonrasında…

Yönümüzü aradık, karanlıktan çıkmak ve ışığa koşmak istedik, bu zor zamanlarda…

img-7024.jpeg


N O T L A R

● Maliye Bakanı geçenlerde “Deprem Fonu”nda 320 milyon TL toplandığını açıklamıştı. En azından o “sıvası dökülen” okulu tamir etseydiniz! TL her gün eriyor zaten…

● UBP Milletvekili’nin eşi “geçici öğretmen” oldu ya… Gıda mühendisiydi hani… “Üzüldüm” demiş vekil… Sendikacı da üzülmüştü… Polis Müdürü de… İstihdamlar geri alınmıyor tabii… Çocukları işsiz gezen anne babalar üzülmüyor sadece… “Üzülmek” bile hatırlı, ayrıcalıklı, yandaş insanların hakkı!

● Kruvaziyer gemileri savaş sonrası İsrail programlarını Limasol’a çevirdi. Ortadoğu'daki savaş da cruise turizmiyle güneye yarayacak. Dünyada bir ülke olmak, böylesi bir şans… Şimdi on binlerce turist daha akacak, güneye…

Bu yazı toplam 2349 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar