1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. GÜZELYURT İÇİN İKTİSADİ KALKINMA PLANI ŞARTTIR
GÜZELYURT İÇİN İKTİSADİ KALKINMA PLANI ŞARTTIR

GÜZELYURT İÇİN İKTİSADİ KALKINMA PLANI ŞARTTIR

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI… Vakit çok erken… Gizemli bir esinti var, denizin iyotlu, tuzlu, nemli ve sakin huzurunu getiren. Ellerimizde şiirli kelimeler, bahçelerimizde sihirli çiçekler, bir kitaba başlar gibi yeniden umutlar toplayıp yüreklerimiz

A+A-

 

 

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI…

Vakit çok erken… Gizemli bir esinti var, denizin iyotlu, tuzlu, nemli ve sakin huzurunu getiren. Ellerimizde şiirli kelimeler, bahçelerimizde sihirli çiçekler, bir kitaba başlar gibi yeniden umutlar toplayıp yüreklerimize, halkımıza yürüyoruz. Çünkü biz bu halkın neler yapabildiğini gördük ve biliyoruz.
Bugünlerde ülkemizin de içinde fiilen yer aldığı, hem öznesi hem nesnesi olarak rol üstlendiği fırtınalar, dünyanın da içinde bulunduğu bir doğal politik yörüngenin dönüşümü değil mi? Bir yerde sert esse rüzgârlar, dünya o kadar daraldı ki aslında, bir başka yerde deprem etkisi yaratabiliyor. Ancak biz, bu adaya o kadar ustalıkla ve o kadar sanki (!) gönül rızasıyla kapatılmışız ki neyi, ne zaman fark edip de dur diyeceğimizi de kestiremediler belki daha düne kadar. Oysaki toplumdaki huzursuzluk giderek tırmanırken, elde kalan duyarlılıklar var sadece… Bütün bu hareketin kaynağı “bıçak kemiğe dayandı” duygusudur hepimizde.


En çarpıcı örneklerden biri Güzelyurt’tur bu bağlamda. Ya da orijinal adıyla Omorfo. Rumcada “güzel” demek olan “Morphou”. Öyle ya da böyle, adını hak edecek bir güzelliğe sahiptir Omorfomuz, Güzelyurt’umuz. Verimli topraklar üzerine yayılan bölgemiz adamızın narenciye üretim merkezidir. Peki, ama şimdiki durum ne? Çarşıda kısacık bir yürüyüş yapılsa (2.5 yıldır beceriksiz bir biçimde yürütülen kanalizasyon projesi nedeniyle kazılan yolların çukurlarından ve çamurlarından fırsat bulunabilinirse eğer), Güzelyurt’ta ya da Lefke’de, veya köylerimizde hemen durum anlaşılıyor, ekonomist olmaya da hacet yok! Esnaf, işçi, çalışan, dükkân sahibi olan en ufacık iş yerinden en büyük iş mekânına dek genel bir mutsuzluk, huzursuzluk ve umutsuzluk var. Çünkü evlerini geçindirmek, çocuklarını okutmak ve onlara gelecek hazırlamak sorumluluğunda olan bu bölgemizin insanları, Güzelyurt ilçesi halkı, adanın geneli gibi belki ancak daha katmerli bir biçimde çaresizleştirilmeye, umutlarını tüketmeye, iş için aş için UBP hükümeti tarafından ele güne muhtaç edilmeye çalışılmaktadır. Güzelyurt’u seller aldı 2 yıl önce, yollar, evler, dükkânlar-işyerleri, insanlar sel altında kaldı, ancak UBP hükümeti sel mağdurlarının dahi yaralarını sarmadı da birçok esnaf daralan ve günden güne bitirilen iş hacmi yetersizliğinden dolayı düşmüş olduğu ödeme sıkıntısı nedeniyle çek yasaklarına girmiş ve daha da ötesi borçlarını ödeyemediğinden ötürü cezaevine düşürülmüştür…Güzelyurt en çok göç veren bölgemizdir, halkın kendi toprağında yaşaması adına UBP hükümeti olarak en azından bu son 2.5 yılda ne gibi önlemler alındı? Güzelyurt en az yatırım yapılan bölgelerimizin başında geliyor, UBP hükümeti bu konuda hangi projeleri üretti?


YAŞAYAN BİR KENT OLABİLMEK…

Kentler, altyapısı gelişmiş, ekonomik göstergeleri iyi, daha iyi eğitim, sağlık ve iş olanakları sağlayan yerleşim yerleri olarak kabul edilmektedir. Ama biliyoruz ki hızlı ve genellikle de plansız kentleşmeler, yoksulluğu, çevrenin yıpranmasını, yaşayanların hizmetlerden yeterince yararlanamamasını beraberinde getirmektedir. Kentlerde yaşayan halkın sağlığı, fiziksel ve sosyal çevrenin gördüğü hasar doğrultusunda etki altındadır. Bilinmektedir ki sağlık ve sosyal hizmetlerin sunumundaki gelişmeler, kentli nüfusun artışı kadar hızlı gerçekleşememektedir. Bunun nedeni olarak, genellikle, kentin gelişim politikalarında ve kentin sağlığına bakış açısının olmamasında aranabilir. Bir kenti yönetebilmek için o kente uyumlu yaşamak gerekir işte bu nedenlerle… O kentin ağaçlarıyla soluk alabilmek, o kentin suyuyla can bulmak; o kentin parklarında gülen çocukların kahkahaları olabilmek gerekir eğer oradaki halkla gönül gönüle yaşamaya niyetlendiyseniz…


Aslında, insanın bulunduğu her yer; yaşayan, nefes alan, büyüyen, sürekli değişen bir iç dinamiğe sahip, karmaşık bir organizmadır. Yaşamını sürdürmesi için bir takım gereksinimleri vardır. Sağlıklı olmak bunların temelidir. Yerel yönetimi sürdürenler, “sağlıksız bir ortamda yaşıyoruz”, “yaşadığım sokak çok kirli”, “çöplerimiz toplanmıyor”, “çöpleri ne kadar sık toplasak da şu insanlara çöplerini torbaya koymalarını, çöp kutularına atmalarını öğretemedik”, “içme suyu yeterince klorlanmıyor”, “alt yapı sorunlarımızı halledemedik, “kanalizasyonu imkânsızlıklar nedeniyle bu dönem tamamlayamadık” diyerek yeniden yola çıkıyorlarsa başlangıçtan günümüze dek “Ne yaptınız peki?” diye sormanın tam zamanıdır. Çünkü bu soruyu, yöneticilerini seçen halk, seçtiğine sorma hak ve hürriyetine sahiptir.

GÜZELYURT İÇİN “İKTİSADİ KALKINMA PLANI” ŞARTTIR…

AKP’nin 3 Kasım 2002’de Türkiye’de tek başına iktidara gelmesi, 11 Kasım 2002’de Annan Planı’nın taraflara sunulması ve 14 Aralık 2003’te CTP-BG’nin DP ile koalisyon hükümetini kurması ile Kopenhag ve Lahey’de kaçırılan referandum hakkı yeniden kazanılmış ve 24 Nisan 2004 tarihinde referandumda Kıbrıslı Türkler Annan Planına %65 gibi yüksek bir oranda “Evet” demiştir. Güzelyurt bölgesi insanları ise yeniden yer değiştireceklerini bilmelerine rağmen adada çözüme %69 oranı ile en yüksek “evet” oranını gerçekleştirmişlerdir. Referandum sonrası tüm adada büyük oranda inşaat patlaması yaşanır ve yatırımlar artarken Güzelyurt bölgesi bir kıpırdanma göstermiş olsa da istenen yatırımlara bir türlü kavuşamamış ve Güzelyurt’tan göçler devam etmiştir. Özellikle CTP-BG’nin Güzelyurt ilçesine dönük geliştirmiş olduğu “İktisadi Kalkınma Planı” projesi ve bu projeye bağlı olarak yapılacak olan turizm yatırımları maalesef “askeri atış alanı” engeline takılmış ve bir türlü çözülememiştir. Güzelyurt’un genişleme planına bağlı olarak ODTÜ Kalkanlı Kampüsü ile Akdeniz köyü arasındaki bölgeye yapılması düşünülen yeni konutlar ise alt yapılarının yapılmasına CTP-BG hükümetleri döneminde başlanmasına karşın UBP hükümeti tarafından 2.5 yıldır bir türlü hayata geçirilememiş ve bu yüzden gençleri bölgede tutmak mümkün olamamıştır.

UBP hükümetine Güzelyurt bölgesi insanları, esnaf ve zanaatkarları, gençleri ve yaşlıları adına bir kez daha buradan sormak istiyorum Güzelyurt bölgesinin düşürülmüş olduğu bu olumsuzluklardan kurtulması için hangi önlemleri almayı ve ne zaman hayata geçirmeyi düşünüyorlar diye…ÖNERİMİZ GÜZELYURT İKTİSADİ KALKINMA PLANININ HAYATA GEÇİRİLMESİDİR…HEM DE HİÇ VAKİT KAYBETMEDEN…



 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1489 defa okunmuştur