Çözüm müzakerelerinin çıkmaza doğru sürüklendiği şu günlerde tarafların ‘Güven Yaratıcı Önlemler’ listelerini teati etmesi, GYÖ’ler ve çözüm iradesinin bir kez daha karşı karşı gelmesine neden oluyor.

Oysa her ikisi, paralel bir şekilde yürütülmesi gereken inisiyatifler.

Güven Yaratıcı Önlemler ve kapsamlı çözüm müzakereleri, birbirlerini ikame eden unsurlar olmadığı gibi, tam aksine birbirini destekleyen unsurlar olarak, eş zamanlı bir şekilde yürümek zorunda.

Çünkü hep söylüyoruz, çözüm için, toplumlar arasında güven tesis etmeniz lazım.

***

Evet, çözüme odaklanmak şart.

Bunun aksini savunanların çözüme ilişkin niyeti, sorguya açılır hale gelir şüphesiz.

Tarafların müzakere masasındaki varlık sebebidir çözüm.

Ve liderlerle ekipleri, o masada oturdukları sürece tam zamanlı bir biçimde çözüme yönelik çaba göstermek durumundadırlar.

Bu noktada kritik detay şu; çözüm içi iyi niyetli çaba, paralelinde GYÖ’lere de odaklanmayı gerektirir.

Yani GYÖ’ler, çözümün dışında değildir.

‘Çözüme odaklanın da bırakın şu GYÖ’ler ile uğraşmayı’ dediğiniz zaman, aslında dolaylı olarak ‘bırakın şu çözümü de bir tarafa’ demiş gibi oluyorsunuz.

Buna dikkat etmek lazım.

Ancak diğer kritik detay da hiç kuşku yok ki, GYÖ’leri gündemde tutarken, müzakereleri bir köşeye itmemek...

Ve üstüne üstlük GYÖ’leri, iyi niyetli biçimde masaya sürmek yerine, toplumun bu konudaki desteğini suistimal edip, çok da manalı olmayan önerilerle ‘günü kurtarıcı’ bir taktiğe dönüştürmemek!

Tarafların karşılıklı olarak sunduğu GYÖ listelerine bakıyorum ve özellikle Türk tarafınınkilerle ilgili ‘niyet’ sorgulamasına girmeden edemiyorum.

Toplumların karşılıklı olarak güven sorunu yaşadığı bu adada, ‘barış’ yapabilmenin yolunun bu güven sorununu olabildiğince ortadan kaldırmaktan geçtiğini, öncelikle içtenlikle kabul etmeniz gerekiyor.

Yani sırf ‘birileri’ GYÖ’lerde ısrar ediyor, sırf o ortak metnin altına imza atarak bu konuda bir taahhüt altına girdiniz diye değil!

İnanacaksınız...

Sonrasında ise gerçek anlamda güven yaratmanın yollarını bulmaya çalışacak, insanların karşısına makul, gerçekçi ve sonuç getirici önerilerle çıkacaksınız.

Kimileri uygulanabilir olmayan, kimileri ise uyduruk, güven yaratmakla uzaktan yakından ilgisi olamayacak ve aslında tribünlere göz kırpmaya çalışan birtakım önerilerle, hem sonuca yürüyemezsiniz hem de ‘çözümü bir kenara bıraktılar, GYÖ’lerle zaman kaybediyorlar’ eleştirilerine hedef olursunuz.

Ve de tabii bu şekilde, GYÖ’leri de toplumun gözünde ‘bir zaman kaybı unsuru’ imajına hapsedersiniz.

Güven Yaratıcı Önlemler, zaman kaybı değildir.

Güven Yaratıcı Önlemler, çözüm çabalarını önemsizleştiren çabalar değildir.

Güven Yaratıcı Önlemler, çözüm için, çözümün kendisi kadar gereklidir.

Ve çözüm çabalarının bünyesinde, müzakerelere paralel bir şekilde gündemde tutulmalıdır.

Mesele, gündeme getirilen önlemlerin işlevsel ve de uygulanabilir olup olmadığı ve aslında sizin, ‘göstermelik’ önerilerle zaman kaybı yaratıp yaratmadığınızdır.