Hade Gel De Düzelt!..
Kıbrıs sorunu görüşme süreci çözüm yönünde umut ve heyecan verici olarak ilerlerken, statükocu sağ siyaset süreci baltalamak, yurttaşı da karamsar yapmak için yoğun gayret gösterdi; dezenformasyondan geçilmezdi. Güney parlamentosunun Enosis plebisti ile ilgili faşist kararın ardından süreç durağana geçince, statükocular hemen görüşmeleri bırakmak, adayı birleştirmek fikrinden vazgeçmek, KKTC’yi tanıtmaya yoğunlaşmak ve bu arada da ‘içimizi düzeltmek’ önerileriyle gündem yaratmaya çalıştı.
Üzerinde durulması gereken noktalardan biri de bu ‘içimizi düzeltmek’ fikri ve söylemidir. Statükonun devamını isteyen sağ siyaset, yurttaşın bu ‘statükonun içi’ni pek de yaşamaya cazip bulmadığını, devamını da arzulamadığını, çözüm ve barış isterken de bu statükonun kendisinden de, onun kötü niteliklerinin yaratıcılarından da kurtulmak istediğini bildikleri için, ‘içimizi düzeltelim’ demeye başladılar. İddia da, kendi yarattıkları bozuk ve berbat düzeni, uluslararası hukukun dışında kalan bu yapı içinde her türlü hukuksuzluğa açık düzeni kendileri düzeltecekler?!…
Bu statükonun arızlarını düzeltmek için görüşme sürecini bitirmek mi gerek; kendi marifetleri olan her türlüsünden arızalar, görüşmeler var diye mi oldu yani?! Şu an hükümetteler, hade düzeltsinler… Örneğin Başbakan’dan başlasınlar; kızının mezuniyet törenine şürekasıyla ve devlet kesesinden giden Başbakan’dan başlasınlar ve ondan Ombudsman’ın konu ile ilgili raporunun gereğini yapmasını istesinler… Sayıştay Başkanı elbette bu konuda suskum kalacaktır, çünkü Başbakan ile kardeşten de öte yakınlıkta arkadaştır ve onun sayesinde Sayıştay Başkanı seçilebilmiştir.
‘İçimizi düzeltmek’ için Sayıştay’dan da başlayabilirler… Lefkoşa Türk Belediyesi’ni batıranlar hala daha siyasette etkili unsur, Sayıştay’ın mali raporlarına rağmen hiçbir girişim yok… Telekomünikasyon’un muhasebesinde beş yüz bin TL’lik usulsüzlük yapıldı, Sayıştay raporu aylarca sonra çıktı ama haftalardır Sayıştay Başkanı’nın masasında bekliyormuş; ileriye götürülemiyor. Bunları düzeltmek için çözüm süreci engel mi yani, yoksa çözüm görüşmeleri yapılıyor diye bunlara bakılamıyor mu?!.
Ülke ‘Sorma – Gir Hanı’ olmuş, Türkiye’nin kriminalleri at koşturtuyor… Üst üste kadın cinayetleri, bir kadını öldürmek için gönderilen kiralık katil, her gelen uçakta uyuşturucuyla yakalanan yolcular, geldiğinin ertesi günü hırsızlık ve fuhuş yapıp yakalananlar… Turist diye ülkeye girip kaçak çalışan ve çalıştırılan ucuz ve niteliksiz işgücü… Aile içi - aile dışı her türlüsünden şiddet, taciz, tecavüz, darp, yaralama, cinayet… Bunları önlemek için görüşmeleri durdurmak mı gerekiyor?!.. Yooo…. Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi başhekimi Dr. Abidin Akbirgün, Yenidüzen’e yaptığı açıklamada, “Hangi yaş grubu göç alıyorsak o yaş grubuna göre hangi suçlarda artış olabileceğini az çok kestirebiliyoruz; ona göre önlem almak gerekiyor” diyor… Ama doktor, bunu yapmak için görüşme sürecini sonlandırmak gerektiğini söylemiyor; ne alaka?!.
Sık sık iş kazaları, trafik kazaları; yitirilen canlar… Önlem yok, laf çok… Düzeltememenin nedeni Kıbrıs sorunu görüşme süreci mi? Kayıt dışı ekonomi, kayıt dışı çalışanlar… Doktorların ikinci iş konusu bütün harareti ile gündem yapılırken, kayıt-dışı diğer ikinci iş yapanlar devam… Memurların mesai saatleri uygulaması yap-boz tahtasına dönmüşken, özel sektörde hiçbir fazla ödenek almadan haftada altmış – yetmiş saat çalışanlara verilen ücretin saat-başı asgari ücretin çok altında kaldığına bakan bir sağ siyaset de yok…
Partizanlık diz boyu, kamu bankalarının kaynakları talan, çevre katliamı devam, plansız yapılaşmaya fetva üzerine fetva ve fetvayı alanların mahkeme salonunda “bir şekilde verdiler” sözlerine bu ‘içimizi düzeltelim’ diyenlerden tıs çıkaran yok, o ‘bir şekil’in ne olduğunu da sormuyorlar… Çünkü biliyorlar ve onların eseri olan ‘içimiz’ böyle oluştu… Yurttaşlık dağıtıyorlar seçimlerde oy avlasınlar diye ve kurdukları düzenin bekası için…
“İçimizi düzeltelim” diyenlerin seçtiği siyasi temsilcileri eliyle ve marifetiyle oluyor bütün bunlar… Faal on dört üniversite varmış, öğrencilerinin önemli bir oranı kaçak işgücü aslında, bazıları da fuhuş sektörünün insan kaynağı… Faaliyete geçmesi beklenen yirmi iki üniversite daha varmış… Üniversiteler, her öğrenim yılında kaç yeni öğrenci kaydı yaptıkları üzerinden yarışıyor, kalite yere düştükçe düşüyor ama sağ siyasetin derdi YÖDAK Başkanı’nı da kendisi atasın, cumhurbaşkanı değil… Aslında toplam ekonomiye katkısı Turizm sektöründen daha istikrarlı ve önemli olan üniversite sektörü, sağ siyasetin statükocularının kendi adamlarına kıyak yapmak üzere verdikleri izinlerle batacak… Görüşme sürecinin bunlara katkısı sıfır…
Türkiye’den hormonlanıp gelen yeşil kapital haksız rekabetle yerli sermayeyi ya tüketmiş ya da taşeronu yapmış durumda, ‘içimizi düzeltmek’ denilen kavramda burası yok herhalde… Bunu söyleyenler bundan nemalananlardır ama bu düzenden canı yananlar da barış ve çözümü dört gözle bekliyor, hoyrat Türkiye hükümetlerinin Kıbrıslı Türklere şerrinden kurtulmak istiyor. Siyasette omurgasını yitirmiş siyasiler eliyle mi ‘içimiz’ düzeltilecek?!. Türkiye hükümeti önünde başı eğikler, ‘dut yutmuş bülbül’ olanlarla mı ‘içimiz’ düzeltilecek?!. Bunlar her geçen gün yeni arızalar eklemekle meşgul…
74 ganimeti ile huy edinenler, devleti talan ile devam ederken yarattıkları bu ‘içimiz’i şimdi düzeltmek gerektiğini itiraf ediyorlar ve hiç sıkılmadan da “düzeltelim” diyerek halkın kendilerine kredi vermesini istiyorlar; halkın zeka düzeyiyle dalga geçmektir bunu anlamı…
Federal çözüm için görüşmeler aksasa da sürmelidir, bu liderlerle değilse bile başka liderlerle görüşmeler sürecektir, ta ki ‘içimiz’ dedikleri bir statükoyu onlara rağmen değiştirene ve Kıbrıslı Türkleri Türkiye’nin arka bahçesi olmaktan çıkarıp dünyanın onurlu bir parçası yapana kadar…
Ekonomiyi düzeltmelerinden umudu kesti yurttaş, bari siyasi ahlakı düzeltseler, ‘devlet malı deniz – yemeyen domuz, bal tutan parmak yalar’ kavramlarını terk etseler… Ölü gözünden yaş beklemek gibi bir şey bu ama bilmeliler ki “çözüm sürecini terk edip içimizi düzeltelim” dediklerinde yurttaşın sigortaları atıyor…