Hakan Kaşif: Gezgin bir fotoğrafçı olabilirdim.
İçimizdekiler/ Ülviye Akın Uysal
(Ekonomist/Bankacıyım ancak sorulara ‘sanatsever’ kimliğimle cevaplar vermeye çalıştım)
Kendimi tek kelime ile tanımlayacak olsam: Espritüel
Şu an yaptığım işi yapmasaydım: Mesela gezgin bir fotoğrafçı olabilirdim.
Benim gündemimi en fazla meşgul eden: Kendime bir atölye-stüdyo hazırlıyorum. Bu günlerde beni en çok meşgul eden budur.
Kayıtsız kalamadığım şey: Çocukları(n)mızın geleceğinin çalınması ve çevre kirliliği. Bir de adaletsizlik.
En büyük pişmanlığım: Hatırı sayılır bir pişmanlığım yok aslında. Ama mimar olsaydım hani, fena mı olurdu?
En büyük sevincim: Kızlarım
Hayatımın dönüm noktası: ‘Nanny’ (Narin) ile tanışmam.
Beni en çok etkileyen yazar: Louis de Bernières
Başucumdaki kitap: Başucumda mutlaka birkaç şiir kitabı durur; Can Yücel, Bedri Rahmi, Cemal Süreya ve tabii ki Nazım Hikmet bunların başında gelir. Bu aralar okumakta olduğum kitaplar ise: ‘’4 3 2 1 Paul Auster’’ ve İnci Aral’ın ‘’Taş ve Ten’’i
En keyif aldığım müzik: Aslında tercihim yok. O anki ruh halime bağlı olarak her çeşit müziği severek dinlerim.
En son izlediğim film: En son izlediğim değil ama son zamanlarda beni derinden etkileyen film; yönetmenliğini Paolo Virzì’nin yaptığı ‘’La Pazza Gioia’’ oldu.
Kendim için son aldığım şey: Drone – multikopter.
Dolabımdaki en gereksiz şey: Dolabımda bir boy paltosu var ki ancak senede bir, hade bilemediniz iki kere giyerim. Ama bu paltoya bile gereksiz diyemiyorum. Çünkü hiç olmazsa senede bir iki olsun giyiyorum. Yani dolabımda gereksiz bir şey yok. Ama fazlalık var mı? Evet var.
Benim için alınabilecek en güzel hediye: Kol saati.
Kendimle ilgili değiştirmek istediğim şey: Fazlaca ihtiyatlı veya tedbirli olmam.
Kendimde beğendiğim özellik: Yukarda da belirttiğim gibi ‘espri’ yapabilme yeteneğim.
Olmasa da olur: Av.
Olmazsa olmaz: Seyahatler, kameram ve eskiz defterim.
En iyi yaptığım yemek: Ben bu soruyu biraz evirip ‘’en iyi yaptığım hamur işi’’ olarak cevaplamak isterim; Öyle de yapıyorum: Evet, ‘Pilavunayı’ iyi yaptığım doğrudur.
Madem soruyu bozduk, buraya iyi yaptığım iki adet sosu da eklemem lazım. Daha doğrusu bir makarna sosunun iki değişik biçimini: fesleğen, zeytin yağı, parmesan peyniri, ve çam fıstığı ile yapılan ‘pesto’, diğeri ise güneşte kurutulmuş domates ile yapılan ‘kırmızı pesto’.
Hayalimdeki dünya: Hayal bu ya; savaşların olmadığı, insanların evlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalmadığı, çocukların öksüz, yetim kalmadığı bir dünya ‘çooook’ güzel olurdu. Çok mu istedim? Yok, çok değil. Hayalden öte, zaten olması gereken bu.
Aşk benim için:
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde.
Bedri Rahmi’nin ‘’çakıl ‘’ şiirinde dediği gibi; bir kuşun gelip de yüreğin ucuna konmasıdır aşk, insanın içinde bir çakıl taşının ısınmasıdır. Bir erik ağacının tepeden tırnağa donanıp, deliler gibi dönmeğe başlaması, döndükçe yumak yumak çözülüp ufalıp küçülerek çekirdeği henüz süt bağlamış masmavi bir erik kesilmesidir dokundukça dudakların yandığı. ‘O’ nu düşünürken bir çakıl taşının ısınmasıdır içimizde, aşk.
Onunla çok tanışmayı isterdim: Mahatma Gandhi; “Yanlışı savunup kalabalıkları arkama katmaktansa, doğrumu savunup yalnız kalmayı tercih ederim.”
Görmek istediğim yer: Nepal ve Hindistan.
Mutlaka yapmak istediğim: Kara yolu ile kadim ‘’ipek yolu’’ nu kat etmek isterdim.
Son olarak söylemek istediklerim: Sanatla dolu, sağlıklı, mutlu yıllar diliyorum. Hayallerinizin peşini
hiçbir zaman bırakmayın.
Yine Bedri Rahmi ile bitirmek istiyorum:
Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse
Güzel kokmak
Kekik misali
Lavanta çiçeği misali
Fesleğen misali
Itır misali
İsâ misali
Yunus misali
Tonguç misali
Nâzım misali