HAKSIZLIK BU
Bazı şeyleri doğru bildiğimden hiç emin değilim. Gerçeğin çoğu zaman göründüğü gibi olmadığını öğrendim çünkü… Elimdeki verilerden emin olmadığımda sezgilerime başvuruyorum; Birtakım işaretleri okumaya çalışıyorum. En çok da kalbime soruyorum. Sonuçta bu yaşıma gelmişim; bir deneyimim var artık. Yine de yanılıyor işte insan. Bütün denklemi değiştirecek ufak bir ayrıntıyı göremiyor bazen.
Geçmişte hakkımda söylenip yazılan bazı şeylere nasıl isyan ettiğimi hatırlıyorum. İçim parçalanırdı adaletsizlik ve çarpıtma karşısında. Haksızlığa uğramak kadar delirtici başka bir şey bilmiyorum.
Bu kendimizle ilgili çok içerden bildiğim bir şey olduğu için bu kadar isyan ederiz belki. Başkalarına yapılan bariz haksızlıklar da delirtmiştir beni ama. Kalbimin gözleriyle görmüşümdür bir diğer insanın mağduriyetini. Zulüm karşısındaki çaresizliktir biraz da insanı çileden çıkaran. Uysal görünmeme, şiddet karşıtlığı üzerine söylevler çekmeme rağmen içimde bastırılmış bir şiddet var diye düşünürüm bazen. Örneğin birisinin suratına bir tokat çakmak arzusuyla dolup kendime çok engel olmuşluğum vardır. Kendimi bir yere kapatıp ağlarım genelde içimdeki şiddeti boşaltmak için. Öfkem çok şiddetliyse yumruğumu bir yerlere yöneltip kendime zarar verdiğim bile olmuştur.
İnsanlar başkalarını yansıtırken çoğu zaman bazı zaaflarla kıvranan kendi ruhlarının çarpıttığı bir lunapark aynaları çadırına sokuyorlar onları. Diğerleriyle ilgili anlatıları kurarken birtakım art niyetleri, kıskançlıkları, intikam arzuları devreye girebiliyor. Bir noktadan sonra kendi yaptıkları kurguya kendileri de inanmaya başlıyorlar hatta. Çevresindekilere anlattıkları biçim değiştirerek geri dönüyor ve kolektif bir yalan inşa edilmeye başlanıyor. Karşıdakine yönelik bu linç kendi başarıları için bazı yolları açtığından zalim bir hazza dönüşebiliyor.
Başkaları hakkında hiç konuşulmasın, hiçbir yargıda bulunulmasın değil demek istediğim. Birisine çok kırgın, çok öfkeliyseniz bunu başkalarıyla konuşmak rahatlatıyor. Hele de konuştuğunuz kişi de aynı duygu ve düşüncelere sahip olduğunu söyleyip size onay verirse… Tıpkı sevdiğiniz birini kaybettiğinizde yasınızı başkalarıyla paylaşmanız gibi. Ölüm ritüellerindeki toplu vedalar gibi… Konuşmak istiyorsunuz size yapıldığını düşündüğünüz bir haksızlığı da. Birinin omzuna başınızı yaslamak, birilerine sarılıp ağlamak istiyorsunuz. İçinizdeki ağırlığın bir köşesinden tutsun, ruhunuzu hafifletsin istiyorsunuz birileri.
Çoğu zaman kendi yanlışınızı da görüyorsunuz. İnsan her zaman hata yapabiliyor çünkü. Bir iş yapan bir şeyleri atlayabiliyor. Bir konunun hassasiyeti konusunda körlük yaşayıp önemli bir noktayı gözden kaçırabiliyor.
Küçük hatalar, kötü bir niyet olmadan yapılan yanlışlar bağışlanmayı beklerler. Failin içinde çoktan bir pişmanlığa dönüşmüşlerdir zaten.
Kimi zaman bir davranışın, bir yanlışın ardında sizin bilmediğiniz çok önemli bir neden, idam mahkûmuna tahliyeyi getirebilecek önemli bir ayrıntı vardır. Gerçek o kadar karmaşıktır ki düğümü çözmek bir ruh dedektifliği, derin bir araştırma gerektirir çoğu zaman.
Vahim olan birisine karşı haksız bir düşmanlığın bir hayatı karartabilmesidir. Kimi kez karşımızdakine yaptığımız bir haksızlığı fark etmeyiz bile. Görmezden geldiğimiz bir insan kafasında bizimle ilgili, hiç farkında olmadığımız bir öfke, gizli bir intikam arzusu büyütebilir. Kimileri ise bizimle ilgili inşa edilmiş kolektif bir yalanın etkisi altındadır.
Bir mahkeme, karar verebilmek için sayısız kanıt ister. Bu kanıtlardan emin olmak için incelemeler yapar. Buna rağmen adaletin yerini bulmadığı çok olmuştur. Bizlerse bir yalan denizi içinden yargılarımızı verip kalemi kırabilmekteyiz çoğu zaman.
Hayatımda birilerine haksızlık ettiğimi biliyorum. Başkalarının bana yaptığı haksızlıkları hayatımı karartan kâbuslar olarak hatırladığım, bazılarının ceremesini bir biçimde çekmeye devam ettiğim gibi. Dilerim haksızlık yaptığım bazı insanlar beni bağışlarlar bir gün. Ben kendimi hem kolay hem de zor bağışlıyorum. Kolay bağışlıyorum çünkü beni hataya götüreni içerden biliyorum. Zor bağışlıyorum çünkü vicdanımın sesi çok yüksek çıkıyor.
Ne olursa olsun birilerini haksız yere üzmüş olmayı kendime yakıştıramıyorum. Çoğu zaman da diyorum ki hayat böyle. Benim de sorumluluğum var ama böylesi kirli bir dünyada masum kalmak çok zor. Kalp sızılarından, gözyaşlarından geçerek var olmak zorundayız bir biçimde... Fark etmeden çarpıp kırdığımız bir vazo, ayağına bastığımız birisi hep olacaktır. Bunu bir gün telafi etme şansımız da.